Dünkü gazetelerden bir haber: "Tokat Belediyesi Plevnespor, Erkekler Voleybol Aroma Birinci Ligi'nde Galatasaray'ı 3 - 0 yendi." Elbette, voleybolun, basketbolun "futbol gibi" Anadolu'ya yayılması, oradaki takımların bu branşlarda "Türk Sporu'nun en büyük kulüplerinin takımlarını yenmeleri", sporumuz, Anadolumuz adına "güzel" hem de "çok güzel" bir gelişme!.. Ne var ki, olaya, "voleybolu Türkiye'ye getiren" ve "çok uzun yıllar bu spora öncülük ederek onca şampiyonluk kupasını müzesine taşıyan, Avrupa'larda ülkemizi temsil eden" Galatasaray açısından baktığımızda, tam bir "kara tablo" var ortada!.. Faruk Süren - Mehmet Cansun ikilisinin "mâli olarak" Galatasaray'ı mahvettiği dönemlerden beri "Galatasaray voleybolda hem de kızlı erkekli olarak sürüm sürüm sürünüyor", nerdeyse!.. Basketbolda da "böyle" idi, ama "Ülker sponsorluğu" sarı - kırmızılı takıma, "ağabeylerin de katkısı ile" hayat verdi!.. "Salon sporlarından gelen" Faruk Süren'lerin, Özhan Canaydın'ların başkanlık dönemlerinde "alınıp da, hiçbir işe yaramadan gönderilen" onca futbolcudan "ikişer tanesine harcanan para" bu branşlara ayrılabilse, verilebilse, koca Galatasaray "yenilmez armada olduğu" bu branşlarda "bu" hâllere düşer miydi?.. Ne yazık ki, "yıllardır", koca Galatasaray, voleybol takımlarına "doğru dürüst" bütçe ayıramadığı gibi, onları "yerlerde sürünmekten kurtaracak" birer sponsor bile bulamıyor!.. Onca "Galatasaraylı büyük iş adamı" varken, onca hatta "bu takımlarda spor yapmış" patron varken!.. Neden?.. Çünkü, Galatasaray camiasında "birlik ve beraberlik" yok!.. Çünkü, Galatasaray camiası "heyecanını ve ruhunu" kaybetmiş!.. Çünkü, Galatasaray'ın "son dönem" başkanları, "camiayı toparlama, camiaya heyecan ve ruh aşılama" konusunda, "üzerlerine düşen görevleri ve sorumlulukları yerine getirecek çap ve evsafta olmadıklarını göstermekten" öteye geçemediler!.. Çünkü, Galatasaray'ın son dönem başkanları "tam tersine", seçim kazanabilmek için "camiayı bölüp parçalamayı, hizipleşmeyi bir araç gibi" kullandılar!.. Çünkü, son dönem Galatasaray başkanları, mesela bir Ali Şen, bir Aziz Yıldırım kadar bile "fark" meydana getiremediler!.. Ben, "Özhan Canaydın gitmeli, Adnan Polat başkan seçilmelidir" diye yazıp çizerken, "Polat'ın bu farkı ortaya koyabilecek bir başkan olacağına inanıyordum"; ama şu geçen süre gösterdi ki, onun da "fark filan yapacağı" yok; "başı sıkışınca", kendinden öncekiler gibi, büyüklere, "stat, Riva, kredi, faiz masalları" anlatılıp duruyor, sonuç; "sportif" alanda, çok şey eski tas, eski hamam!.. Kaç defa sordum, gene soruyorum; mesela "sahibi olduğu" Ege Seramik'in genel müdürü "imalat ve satışta" bu kadar "başarısız" bir dönem geçirse, Polat, "Zaten yeni fabrikamız da yapılıyor, bir gün elbet o da bitecek ve sabredelim, genel müdürüm nasıl olsa bir gün başarılı olacak" diye bekler mi?.. Ama "iş Galatasaray'a gelince" bekle dur; bekle dur ki, "futbolda koyduğun hedefler birer birer hayal olsun" ve "iş işten geçtikten sonra" vur beline kazmayı; peki ama böyle bir operasyon, "iş işten geçtikten sonra" ne işe yarayacak; bu yıl da bir "Cevat Hoca şansı" mı beklenecek?..