Torba ve çorba devrimi!..

A -
A +

Artık, "Sen ne biçim adamsın, Galatasaray'ı karıştırmak için elinden geleni ardına koymuyorsun!.. Özhan Canaydın ile Feldkamp'a bu kadar ağır eleştiriler yazılır mı?.. Yanlış yapıyorsun, haksızsın" mealinde mail ve telefon yağdıran okuyucularımın çoğundan "özür" mail ve telefonları alıyorum; "Çok haklıymışsın Öcal Bey!.. Çok haklıymışsın Öcal Abi!.. Abartıyorsun sanıyorduk ama az bile yazıyormuşsun, rezil ettiler koca Galatasaray'ı" diyen diyene!... Keşke ben abartsaydım, keşke hatayı ve yanlışı yapan ben olsaydım; şimdi "bu mailleri gönderen" okuyucularım yerine "ben özür dilese" idim!.. Bir mail var ki, okuyunca hem üzüldüm, hem güldüm: Taaa Almanya'lardan gelmiş: "Öcal Abi, sen Fatih Terim hakkında, onun hazırlık maçlarındaki dağınıklığını, hedefsizliğini, yaptığı büyük yanlışı, hazırlık maçlarını deneme tahtasına çevirmesini eleştirmek için 'Torba ve çorba' diye bir yazı yazmıştın, galiba aynısını Galatasaray için de yazman gerek; Özhan Canaydın kulübü, Feldkamp takımı tam senin tasvir ettiğin gibi torba ve çorbaya çevirdiler; yaz abi, bunu da yaz!.." Köln'den mail atan sevgili Mehmet kardeş; düşündüm ki; "Çok doğru yazmışsın"; keşke devam etseydin ve de "neden ve nasıl torba ve çorbaya döndürdüklerini anlatsaydın" da, "o maili bu sütunda aynen yayınlasaydım!.." Zira, "sen çok daha inandırıcı,çok daha samimi ve gerçekçi şeyler" yazardın, ben "şimdi", senin çizdiğin rotada düşündüklerimi yazacağım, bakalım "senin düşündüklerinle" uyuşacak mı?.. "Senin" derken, biliyorum; karşımda "senin gibi düşünen" yüz binlerce, hatta milyonlarca "Galatasaray taraftarı" var!.. Evet, "torbaya ve çorbaya çevirdiler" Galatasaray kulübünü de, Galatasaray takımını da!.. Bir başkan düşünün; "Aday olmayacağım" dediği zaman, kongre salonu alkıştan inliyor!.. Bir başkan düşünün; "Aday olmayacağım" dediğinde taraftar sitelerinde "düğün bayram" ilân ediliyor!.. Bir başkan düşünün; "Aday olmayacağım" dediğinde "sözüm ona" çok üzülen futbolcular "Bu hafta başkanımız için oynayacağız" dedikleri maçta, "lig sonuncusu" Kasımpaşa'ya "yıllardır emsali az görünen bir futbol" ile yeniliyor!.. Bir başkan düşünün; "Aday olmayacağım" diye yaptığı açıklamaya kimsecikler inanmıyor; "Kongre taktiği" diyenden "Karşısına çıkacakları birbiriyle çatıştırıp, çarpıştırdıktan sonra, kurşun askerlerinin 'Dön başkan' feryatları içinde 'Ne yapayım, ben Galatasaray için varım' diyerek aday olacak; bunun için Ünal Aysal ile kesin anlaştılar" diyene kadar kulüp içinden ve kulüp dışından bin türlü iddia ve fısıltı var!.. Ortalık toz duman, "torbadan" daha kimlerin çıkacağı ve Özhan Canaydın'ın da "en sonunda" hangi tavşanı çıkaracağı belli değil!.. Yani, tam bir çorba durumu!.. Galatasaray futbol takımının da "kulüpten farkı yok"; onu da bir "ihtiyar adam" her hafta "torbasından bir başka çorba kâsesi çıkararak" Leverkusen'den 5 yiyecek, kendi sahasında Kasımpaşa'ya yenilecek hâle getirdi!.. Geçen yıl Gerets'i, "torba ve çorba bakımından" yerden yere vuruyorduk; Feldkamp ona rahmet okuttu!.. "Sakatlanan bir sağ bekin yerine, başka bir adam monte edip takımı sahaya süreceğine", ne hikmettir bilinmez; takımın nerede ise "kaleci hariç" her yeri ile oynayan bir "hoca" ile karşı karşıyayız!.. Mübarek sanki "maç yapmıyor", durup dinlenmeden "Değiştir" oynuyor!.. Bir maçta oyuncusuna, onu "dama taşı" zannedip, hem de "bir maç içinde" durmadan "Sağ bek çık, ön liberoya geç, hayır olmadı gene sağbeke dön, yok yok tekrar orta sahaya" diye talimat veren ve uygulatan bir hocayı bıraktım Galatasaray tarihi, futbol tarihi yazmış mıdır acaba?.. İhtiyar adam, "sadece" Galatasaray takımında değil, "futbol literatüründe de devrim yapıyor" anlaşılan; "torba ve çorba devrimi!.." Pes doğrusu; Orkun "Leverkusen'den 5 yemiş"; Kasımpaşa maçında "moralmen çökmüş" Orkun'u dinlendirip, yerine Aykut'u oynatsana ve "sonuncu önünde mağlûbiyeti getiren" o golü "moralmen bitmiş o çocuğa yedirmesene!.." Ama, nerdeee, o hocalık!.. Zaten "sezon başından beri," durup dinlenmeden "Kaleci de kaleci" diye tutturarak, "o çocuklarda moral bırakmayan" da bu ihtiyar adam değil mi?.. Şimdi gazetelerde okuyorum; "Bu gece Fenerbahçe maçında Aykut'u oynatacakmış"; eğer "bunu da yaparsa" bir "pes" daha; "bunca aydır maç oynamayan" bir kaleciyi "Fenerbahçe önü ne at"; olacak şey mi?.. Yerse "3- 5 gol"; ne olacak?.. O da bitecek; alkışlar!.. Tıpkı, "ön libero" diye aldığın Barusso'yu "sağ beke koyup", torbadan tavşan çıkartırcasına "ön libero yapmaya kalkıştığın" Emre gibi, onu da "moralmen" bitir!.. Çok yazdım ve söyledim; "ocak ayının başında bu ihtiyar adam gönderilse" idi, hiç olmazsa "kulüpteki çorba ve torba" vaziyeti de belki olmayacaktı; zira "futbol takımı torba ve çorba vaziyetinde" olmayacaktı!.. Soru şu: Yumurta mı tavuktan çıktı, tavuk mu yumurtadan; "kulüpteki torba ve çorba vaziyeti" mi, "takımdaki torba ve çorba vaziyetini" doğurdu, yoksa "takımdaki torba ve çorba vaziyeti" mi, "kulüpteki torba ve çorba durumunu" ortaya çıkardı?.. Cevabını, "çiçeği burnunda başkan adayı" sevgili Adnan Polat versin; versin de öğrenelim!.. *** Eğer gerçekten "Özhan Canaydın'ın başkanlık koltuğuna oturmaya devam etmesinin yolunu kulaklara fısıldandığı gibi İnan Kıraç kesmiş" ise, bu olay, İnan Kıraç'ın Galatasaray Kulübüne yaptığı "en büyük iyilik" olacak ve unutulmayacaktır!.. Milyonlarca Galatasaraylı gibi, ben de kendisine teşekkür eder ve derim ki; ey Galatasaraylılar, Özhan Canaydın'ın "dönme ihtimali" mevcut; bunu hiç ama hiç aklınızdan çıkarmayın!.. Bakınız; "bazılarının" hâlâ "Vazgeçilemez, başkan kalmalı" dediği Özhan Canaydın döneminde kulüp ne hâlde; benden değil sevgili Osman Tanburacı'nın kaleminden okuyun: "Öğleden sonra telefonum çaldı; Hattın öbür ucunda Rasim Öztekin. Şu bizim tiyatrocu, Galatasaray Liseli, has sarı - kırmızı Rasim. Öldürdü beni gülmekten. Sonra bütün gazetelerin internet sitelerine girdim Rasim haklı. Anlatayım; Rasim yarınki Galatasaray maçını merak ediyor, kaçta oynanacak, maçı hangi kanal verecek diye. Bir dizi araştırmadan sonra, son çare olarak Galatasaray Spor Kulübü'ne telefon ediyor. Telefona çıkan kişiye soruyor; 'Leverkusen - Galatasaray maçı kaçta oynanacak, maçı hangi kanal verecek?' Birine bağlıyorlar Rasim'i, bağlanan bilmiyor, ötekine aktarıyorlar o da bilmiyor ... Bir ötekine, o da bilmiyor. Tam 6 hat değiştiriyor Rasim, tık yok! Yedincide 'D Smart verecek galiba' diyor telefona çıkan ama saat kaçta onu bilmiyor. Rasim, 'Öldüm ağabey öldüm, sonunda kanalı buldum ama bende de keyif kalmadı' diyor. 'Yahu ağabey Tapu Kadastro'ya sorsam cevap alırdım, kulüpten alamadım' diyerek ağlasın mı gülsün mü bilemiyor. Öldürdü beni gülmekten Rasim, ne de olsa komedyen. Galatasaray'ın resmi internet sitesi neden sonra, belki de Rasim'den sonra giriyor maç bilgilerini. Yine de hatalı! 'Saat 18.00' diyor. TS mi belli değil! Hakemlerin üçünün de ismi yazılı. Hangi milletten onlar da belli değil! Galatasaray da komedi gibi." Söyleyiniz bana; devam etsin mi, Özhan Canaydın, etmesin mi?.. Bir Fenerbahçe'ye bakın, bir de Galatasaray'a; biri "Aziz", öteki "Özhan" başkanların; fark ne kadar ve sorumlusu kim?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.