Torino'daki Galatasaray!..

A -
A +
Şampiyonlar Ligi "grup kuraları" çekildiğinde, "Galatasaray, Real Madrid'li, Juventus'lu gruba düşünce", bugüne kadar hep yapılan "fantastik ama demode" genelleme ile, "Galatasaray,  Ölüm Grubu'na düştü" denilmişti!..
İşte "o günlerde", 31 Ağustos'un Uluçmarket'inde, "Ölüm Grubu mu, çıkış grubu mu?" başlıklı bir yazı yazmıştım; başlangıcı "şöyle" idi:
"Rakipler, Real Madrid / Juventus / Kopenhag; bu grupta Galatasaray ne yapar; çok şey yapar. 'Yapacağını, yapabileceğini' de bugüne kadar bir çok defa göstermiştir!..
Bu grupta Galatasaray'ın '10 puan üstü toplaması' sürpriz olmaz ve de 'bu puan' sarı-kırmızılı takımı gruplardan çıkarır!..
'Olmazsa', her halükârda 'Avrupa Ligi'ne devam edecektir' Galatasaray ve 'bu durum' sarı-kırmızılı takım için başarı sayılmaz!.."
Hesabım basitti; "Real Madrid maçlarına en az 1 puan, Juventus maçlarına 3-4  puan, Kopenhag maçlarına 6 puan yazıyordum"; 10-11 puan ediyordu ve Galatasaray'ın "bu gücü" vardı!.. Juventus'un "Pirlo ve biraz da Vidinic'le Vidal hariç", bu üst düzey şampiyonada "öne çıkacak bir kadroya sahip olmadığı" ortada idi; Juventus'un Kopenhag ve Galatasaray maçları bu gerçeği gözler önüne serdi!..
Yıllardır TV'lerde seyrettiğim "en kötü" Juventus'tu, Çarşamba gecesinin Juventus'u!..
Ve de, Şampiyonlar Ligi maçlarında "vasatı geçmeyen" oyunlarından birini sahaya getirdi, Galatasaray!..
İşte "bu" Galatasaray bile, Juventus'u, Torino'da yeniyordu; Amrabat'ın "o aptalca sakarlığı ve penaltısı olmasa!.."
Peki ama, "1-0 önde oynuyorsun, rakibin uzak şutlar çaresizliğine düşmüş, pozisyon bulamamaktan kıvranıyor", sen, "Galatasaray'da iki yıldır bek oynayan" ve "kanatlarda Bruma ile değişimli oynadığında ofansif bakımdan bekleneni veremese de, defansif görevini iyi yaptığı görünen, dahası ayağında top tutmasını bildiği için, rakibin paniğe sürüklendiği böyle kritik ve giderek azalan zamanlarda en yararlı olabilecek oyunculardan biri olan" Riera'yı çıkarıp, "Defansif yetersizliği çok açık görünen, sakar Amrabat'ı onun yerine alarak", neden "ayağına kurşun sıkıyorsun?.."
Hani, "Juventus'u Torino'da yenme fırsatını Fatih Terim gibi bir Türk ve de Galatasaraylı Hoca'dan 4/6 maçlık Türk Milli Takımı görevini bir krize dönüştürüp, bahane ederek alıp",açık açık  "İtalya Milli Takımı tutkunu olduğunu" söyleyen ve de "teklif gelirse gideceğini" saklamayan bir İtalyan Hoca ile anlaşarak, alınan beraberlikte "İşte ilk maçında başardı" sevincini yaşayanların, Galatasaray Takımı'nın ayaklarına kurşun sıkmaları gibi!..
Galatasaray, "İstanbul'daki Real Madrid maçındaki defansif kişisel hatalarla gelen dağılmaya rağmen", kalan Kopenhag maçlarında 6, İstanbul'daki son maçta Juventus'u yenerek 3 puan daha alıp, "10 puanla bu gruptan çıkacak bir güce ve kadroya sahiptir" ve bunu başaracaktır!..
HHH
Geliyorum maçta gördüklerime:
"Fizik olarak ne kadar düşmüş olsa (Neden ki?) da Drogba'sız bir Galatasaray olmaz, ama Sneider'li bir Galatasaray da olmaz!.."
"Umut'un varsa", her zaman "gol umudun vardır"; onu "Burak'ın gölgesinde ezdirmemek" gerekir!..
Riera, "sağ değil, sol açıkta", hem defansif, hem ofansıf görevini "tam yapacak" kalitede bir oyuncudur, Avrupa Kupaları'nda fırsat verilip, ısrar edilmelidir!..
Melo - Selçuk ikilisi bozulmamalıdır!..
Hakan Balta, Çarşamba gecesinin "en iyi" Galatasaraylılarından biriydi; inşallah yeni bir sakatlık yaşamaz!..
Gökhan Zan, bu Galatasaray'da, her zaman "ilk 11'in stoperidir!.."
"Kafasını tutup yere yatma" numaracısı Eboue'ye, en iyi dersi sahanın ortasında takım arkadaşı Chedjou vermiştir!..
Muslera herhalde hakemin gösterdiği "sarı karttan dersini almıştır"; bilmem ki, iyi oyununu ve gerekliliğini ısrarla neden "böyle" gölgeler?..
Bruma, "henüz çok genç", bu seviyede maçlar için pişmesi gerek, "Fatih Terim, onu neden Real Madrit maçında ilk 11'de sahaya sürmedi" diyenler, cevabını herhalde Juventus maçında almışlardır; henüz fizik olarak da "90 dakika için yeterli değildir!.."
"Bu kadar sık sakatlanan" Semih, sakın "Gökhan Zan sendromuna kapılmış olmasın?.."
Hamit, bu takıma mutlaka yetiştirilmelidir!..
Ve Mancini, "yakışıklı, bir olgun manken gibi", tam da "Ünal Başkan'ın beğendiği ve Galatasaray takımına yakıştırdığı" bir tip; "saha kenarına" gerçekten çok yakışıyor!..
Başarılı olmak zorunda, yoksa kendisi de, Başkan'ı da "gitti, gider!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.