Trabzonspor ne yapmalı?..

A -
A +
Bugün Yunus Yıldırım'ın da, "hata yapan bir hakem gibi eleştirilmeyip", tam da geçen sezonlardaki benzerleri gibi "düşmanlar tarafından kiralanmış bir terörist gibi infaz edilişini" yazacaktım; cumartesiye bıraktım!..
Daha doğrusu "Yazımı yazmıştım ama gazeteme geçişini erteledim"; zira "koparılan kıyametin ateşinin biraz sönmesini beklemenin daha doğru olacağını" düşündüm; alacağım küfürnamelerin  sayısının ve dozunun da düşmesi için!..
Bugün Trabzonspor'u ve "görevi bırakan ya da bıraktırılan" hocasını yazmayı uygun buldum!..
En son söyleyeceğimi, en başta yazayım; eğer "büyük kulüpsen" ve de "Büyük takımım" diyorsan, "kariyer ve karizma itibariyle büyük bir hoca ile çalışacaksın"; çok nadir istisnalar hariç; "bu kural" dünyanın her yerinde geçerlidir!..
Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun "göreve seçildikten sonra" yaptığı "en büyük hatalardan biri" de, Şenol Güneş gibi bir hocanın yerine, önce Tolunay Kafkas'ı ve hemen sonrasında da "bugünlere kadar gelen" Mustafa Reşit Akçay'ı getirmesidir!..
Bilinmelidir ki, alt yapılarda, Giray Bulak'ın yardımcılığında ikinci, üçüncü lig takımlarında ve nihayet 1461 Trabzon'un hocalığında geçen bir "teknik adamlık süreci", Trabzonspor Teknik Direktörlüğü için "yetmez!.."
Hatta Tavşanlı Linyitspor'daki ve 1461Trabzon'daki başarılarına rağmen!..
Büyük kulüpler ve büyük takımlar "sınama, yanılma metodu" ile yönetilmez";  büyük kulüplerin stratejisi, "denenmiş ve yanılınmamışlar ile yollarını kesiştirebilmek" olmalıdır; aksi hâlde sonuç, "Mustafa Reşit Akçay örneğinde olduğu gibi" hüsran olur!..
"Milli takımda çok öncelerinin Ersun Yanal ve yakın dönemin Abdullah Avcı deneme ve yanılmaları"  bu tablonun açık örneklerden sadece ikisidir!..
"Abdullah Avcı" deyince, yazmadan edemeyeceğim; "misafir olduğu" Maraton programında, "Milli Takım'da halef-selef olmalarını hazmedemediğini hâlâ gösteren" bir üslupla "Mancini'ye övgüler yağdırırken, Galatasaray'ı üst üste iki yıl şampiyon yapan ve Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynatan" Fatih Terim'i "arkadan dolanarak iğnelemeye çalışan" Hocamızın, "Trabzonspor'un başına getirileceğine dair" haberler okuyorum, spor basınında!..
Başkan Hacıosmanoğlu'na tavsiyem; "Sütten dili yandığına göre, yoğurdu üfleyerek yemesidir!.."
Trabzonspor'un Hocası, "kariyer ve karizma itibariyle", Ahmet Suat Özyazıcı'lar, Özkan Sümer'ler, Şenol Güneş'lerle "en az" eşdeğer olmalıdır, yoksa camia da, taraftar da, Trabzon medyası da, futbolcusu da devamlı bir "acaba süreci yaşayacaktır!.."
Eğer "böyle" bir Hoca, "Türkiye'de bulunamıyorsa", işte örnekleri var; "karizması olan kariyerli bir yabancı hoca takımın başına getirilmelidir"; bu sezon zaten kaybedildi; "gelecek sezon için atılacak en önemli ve gerçekçi adım" bu olur!..
Ülkeyi tanır, futbolu, futbolcuyu, camiayı, taraftarı, basını tanır; transferi yapar ve "yeni sezona, yeni bir ruh ve coşku ile" dahası" şampiyonluk hedefi ile" girilir!..
Elbette karar, Hacıosmanoğlu'nundur!.. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.