TSE testi şart!..

A -
A +

Hiç aynaya bakmıyorlar, galiba; "Türk Futbolu'nun marka değerini düşürmekten" her şeyi ve herkesi sorumlu tutuyorlar ve de "İstemezük" yaygaraları ile istedikleri zaman hatta zaman zaman da "hep beraber" kazan kaldırıyorlar da, iş "gerçekten Türk Futbolu'nun marka değerini yükseltecek" tedbirlere gelince, ortada yoklar, öyle bir saklanıyorlar ki, "ara ki, bulasın" misali!.. Evet, Kulüpler Birliği'nden ve bu birliğin anlı ve de şanlı başkan ve yöneticilerinden söz ediyorum!.. Bakınız, "kalemini onun bunun aidiyetine vermemiş" gencecik "pırıl pırıl" bir spor yazarı olan sevgili Emir Somer "onları" nasıl anlatıyor: "Kulüpler Birliği Başkanı medya düşmanı! Peki ya diğer üyeleri? Dört sezonda dokuz antrenör harcayan bir başkan, 'marka değeri'nden rahatlıkla bahsedebiliyor bu ülkede! İsmi, bahis şikesi dosyalarında gezinen de diğeriyle aynı fikri savunabiliyor. Borç ödemekten kafasını kaldıramayan da aralarında oturuyor, çuval çuval parayı yanlış transferlerle çöpe atan da... Gazeteci döven mi arıyorsunuz? O da mevcut... Ülke gündeminden yararlanıp açılımı futbola karıştıran bile var. Bir takımın menajeri, bir oyuncunun aynı sezonda ikiden fazla kulüpte oynayamayacağını bilmiyor mesela! Kimi hakeme sövüyor, kimi MHK Başkanı'na... Sonu gelmeyen örnekleri çoğaltmak mümkün!" Bu "enfes" anlatıma, bir cümle ile de ben noktayı koyayım; "Türkiye'de futbolun marka değerinin yükselebilmesi için ya kafalarının ya da kendilerinin değişmesi gerektiğinden" bihaberler!.. "Stat" yapmakla "efsane başkan" oluveren "bir Birlik Başkanı'ndan", o stadın "utanç verici" zeminine yıllardır çare bulamamasının hesabını, "bu stat zemini ile mi futbolumuzun markasını yükselteceğiz" diye soran bir yetkili yok, ortada; halbuki "o", bu rezalet zeminli stadı, "Avrupa Şampiyonası'nın oynanacağı statlar listesine almadığı için" Federasyona söylemediğini bırakmamış, "medyadaki kalemşorları ile beraber" hesap üstüne hesap sormamış mıydı?.. Ya yıllardır, UEFA'nın, FIFA'nın koyduğu "futbolun kalitesini yükseltecek ve Dünya-Avrupa Standardı sağlayacak kriterleri" Futbol Federasyonlarımıza uygulatmayanlar, "baskı üstüne baskı yaparak", bu kriterlerin "can alıcı hükümlerini" ertelete ertelete, bugünlere taşıyanlar ve hâlâ da uygulatmayanlar kimler?.. Yooo, "bunlar" hiç futbolumuzun "marka değerini" düşürür mü; futbolumuzun marka değerini düşürse düşürse "bir TV programı ile o programın yıldızı Erman Hoca ve ona yumuşak davranan Şansal Büyüka düşürür" öyle değil mi; öyleyse "Biri kapının önüne konulsun, öteki kırgın ve küskün evinde otursun"; bakınız hemen ve işte "Türk Futbolu'nun marka değeri tavana vurmaya başladı!.." Pazar gecesi "Lig TV'nin herhalde zapingle en çok geçiştirilen ve en az seyredilen programının da Maraton'un yerine konan program olması", bilmem ki "bu tavana vurmanın tezahürü" değil mi?.. Mizahı bırakıp, ciddileşelim; "aynı başkanın vesayet altına aldığı" Türk Basketbolu'nun "marka değerinde son yıllardaki hızlı düşüş" de tesadüf mü acaba?.. "Futbolu bildiği kadar, basketbolu da ne kadar bildiğini" kulübünün "basketbol şubesine de el koyduktan sonra" çok iyi gösteren bir Başkan'ın, Avrupa'yı bile şaşkınlığa uğratan "büyük ve müthiş bir bütçe ile" Türkiye ve Avrupa Ligleri'ne soktuğu basketbol takımının, "Onu eleştiren karşısında beni bulur" diyecek kadar "korkutucu" sözlerle kanatları altına aldığı "bulunmaz Hint Kumaşı" antrenörünün "basiretli (!)" yönetimiyle ne hâllere düştüğü ortada değil mi?.. Takımda "birbirine ve kendisine küs oyuncu bırakmayan" ve her önüne gelene yenilen, Avrupa Ligi'nde "gruptaki biri hariç, çok zayıf rakip kadrolara rağmen" takımını sonuncu yapma başarısını gösteren, bir maçta 40 küsur fark yiyen "o antrenörü" çok haklı olarak "istenmeyen adam" ilân eden de kulübün taraftarları değil mi?.. Hadi, kendi kulübünün basketbolunun marka değerini "Ben bilirim" inadınla paspas ediyorsun, ya Türk Milli Takımı'nın ve Türk Basketbolu'nun marka değeri; onu hiç mi düşünmüyorsun?.. Biz gene dönelim mizaha; Erman Hoca gitti, "futbolun marka değeri" yükselecek, oldu olacak "Ünal Hoca'yı gönderiverip", basketbolu da kurtarsınlar bari!.. "Bu kafayla" herkes giderken Mersin'e, biz gitmeliyiz TSE (Türk Standartları Uygunluk Belgesi), TSEK (Kalite Uygunluk Belgesi), CE (Malların AB ülkelerinde serbestçe dolaşabilmesi için konulan sağlık ve güvenlik işareti) testleri için Türk Standartları Enstitüsü'nün Deney Laboratuarları Merkezi Başkanlığı'na!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.