TSYD'de neler oluyor?..

A -
A +
Türkiye Spor Yazarları Derneği'nde "seçim günleri geldi"; şubelerde "art arda genel kurullar yapıldı"; sıra, mayıs başındaki "Genel Merkez" genel kurulunda!..
Aslında sendikalarımız, basın konseylerimiz ve cemiyetlerimiz dahil, her kuruluşumuzda, "aktif  üye" olarak  bulunmayı, çalışmayı, yönetimlerde görev almayı, "genel kurulların her çeşidinde adaylık dahil kulislerde olmayı" her zaman tercih eden bir gazeteciydim, ama yavaş yavaş soğudum ve içim yanarak "Benden paso" demeyi seçerken, "oy kullanmaya bile" gitmiyor, "Gel abi" diyenlere "Ben artık yokum, kulislerde bile" diyordum. TSYD de, buna dahildi!..
Ne olduysa, nasıl olduysa "bu yıl"  TSYD İzmir Şube Genel Kurulu'na gitmeye ve "sadece oy kullanmaya" karar verdim ve öyle de yaptım!..
Ne var ki, "çok sevdiğim ve çalışmalarını beğendiğim" şube başkanımız Bahri Okumuş kardeşimin listesinin "Genel Merkez delegasyonu bölümüne konulan" adımın, beni "yeniden ve heyecanla genel merkez seçim kulisine sokacağını" hiç düşünmemiştim, işte "o" oldu!..
"Neden" oldu; "neredeyse bitmiş, borç batağı içinde, çalışanlarının bile ücretlerini ödeyemeyecek hâle ve "naylon fatura" iddialarıyla mahkemelere düşmüş, binaları içiyle, dışıyla dökülen" bir derneği "inanılmaz bir zaman süreci içinde ve inanılmaz bir gayretle" adeta "yeniden inşa eden", dahası "çok yıpratılmış itibarını ayağa kaldıran"  bir yönetimin, "alaşağı edilmesi" için girişilen kulis savaşının içine düşüvermekten!..
Yıllarca bu derneğin Ankara Şube Başkanlığını ve Genel Merkez yöneticiliğini yapan bir üye olarak söylemeliyim ki; "İstanbul", sendikalar, dernekler, meslek kuruluşları dahil, çok sivil toplum kuruluşunda hep "kendini önde görür, hatta sahip görür", dahası "Rabbena, hep bana" der!..
"Anadolu" hep taşradır; gözlerde ve beyinlerde!..
Bu defa da "öyle bir çaba" sezdim; İstanbul, "böyle başarılı bir genel merkez yönetimini değiştirmek", İstanbul Şubesi ile beraber Genel Merkeze de "hakim olmak" istiyordu, galiba!..
İzmir Şubesi'nin delegasyon toplantısına gittiğimde, "öyle şeyler duydum, öyle şeyler yaşadım" ki, eğer "o duyduklarım ve yaşadıklarım doğru ise", bu "galiba" kelimesi yeri çöp kutusuydu!..
Denmişti ki, bizlere "Pazartesiye kadar bizi destekleyip desteklemeyeceğinizi bildirin, adaylarınızı da, zira  ertesi gün listemizi açıklayacağız. Yoksa listemize adaylarınızı almayacağız. İstanbul delegasyonu firesiz bize, Ankara ve Bursa delegasyonları firesiz bize oy verecek, seçimi şimdiden kazandık, sizin oylarınıza ihtiyaç yok!.." 
Görünen oydu ki, "bugüne kadar görülmemiş bir şekilde" karşımızda, "onca" üye spor yazarının, sandığa atılmamış oylarına hem de bir ay önce ve firesiz "ipotek koymuş" olarak ültimatom veren bir zihniyet vardı!..
İzmir delegasyonu ve "resti gördü" ve "Biz zamanı gelince, genel merkez adaylarını belirler ve size bildiririz, hangi listeyi destekleyeceğimizi de seçim günü sabahı yapacağımız temayül yoklamasında belirleriz, adaylarımızı  isterseniz listeye alır, isterseniz almazsınız, o size kalmış, almazsanız da elbet bunu da genel kurulda konuşuruz" dedi.
Aaaa, o da ne; bu defa "İzmir bizim canımız, dernekte oldum olasıya iki olan yönetici kontenjanını 3'e çıkarıyoruz, vereceğiniz adaylara Başkanınızı da ekleyeceğiz. Zaten üç büyük şubenin başkanlarını yönetimimize 'başkan yardımcısı' olarak alacağız" cevabı gelmez mi?..
Bu defa da "oldum olasıya teamül olarak, centilmen anlaşması olarak uygulanan" dahası şubeler arası genel merkez dengesini sağlayan bir usulü, "seçimi kazanmak için" alt üst edecek olan bir zihniyetle karşı karşıya idik; "Genel Merkez kontenjanlarını oya tahvil için kullanılacak bir meta olarak gören" bir zihniyet!..
"Bu yol açılırsa", nelerin olabileceğini, ileriki yıllarda Anadolu'daki şubelerin nasıl birbirine düşürülebileceğini "düşünmek bile" istemiyorum, tam bir "Bizans kurnazlığı!.."
Ne olacak şimdi; elbette kararı "Genel Merkez Genel Kurulu verecek" ve elbette Genel Kurul'un en hayırlı kararı vereceğine inanıyorum!..
Yaşayıp göreceğiz!..

Galatasaraylılık!..
Benim gördüğüm, benim bildiğim, kulüplerde, derneklerde "kasada para varsa" yönetime talip çok olur, "yoksa" ve hele hele "borç üstüne borç varsa", ortaya kimseler çıkmaz, hatta "anahtarın, kayyumlara, valilere teslim edileceği" acıklı bir tablo ortaya çıkar!..
Galatasaray'da "durum" tam tersi; "gırtlağa kadar borç var, gelecek-gidecek makası ardına kadar açık", bakıyoruz; "başkanlık için" aday üzerine aday çıkıyor; şimdilik "dört aday" var!..
Herhalde "Galatasaraylılık" bu olmalı, "Galatasaray farkı" da!..

Terim ve cep telefonları!.. 
İnsan Fatih terim gibi bir insana "tarizde bulunacağı zaman" bir değil, bin defa düşünmeli!..
Otobüse yapılan silahlı saldırıdan sonra, Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal'ın "Cumhurbaşkanımız iki defa aradı, Fatih Terim aramadı" açıklaması, işte "böyle" bir olay!..
Terim, Fenerbahçe'de "Kartal dahil" aramadık yetkili bırakmamış, ama "Kartal telefonunu yenilediği için" onunla irtibat kurulamamış!..
Herkesin kulağına küpe olmalı; yoksa "Yel değirmenlerine hücum eden Don Kişot" olursun!..
Dahası da var;  Terim'in "nedir" bu cep telefonlarından çektiği; Galatasaray'da da Başkan Ünal Aysal ile bozuşması ve Galatasaray'dan ayrılması, "cep telefonu" yüzünden olmamış mıydı?..

Leke!..
Galatasaray basketbolu, yönetimin "vurdumduymazlığı yüzünden" çok acı günler yaşıyor; "takımlardan gidenler ve gittikleri için gider bütçesinden eksilttikleri" göz önüne alınırsa, kadın ve erkek basketbol ekiplerine yapılacak "orta karar iki takviye", bugünkü acı tabloyu," çok şekerli değilse bile orta şekerli yapardı", ama heyhat!..
Oyunculara verilen sözlerin "hiç birini tutmayan" ve bu acı tabloya göz göre göre imza atan, ama "Galatasaray'ın yakalarına taktığı etiketlerle ünlerine ün katan", hatta  bazıları "kendi iş, aile ve dost çevrelerinden başka hiç kimselerin tanımadığı kişilerken, herkesin tanıdığı kişiler hâline gelen" yöneticilerin, "bu vurdumduymazlığı" elbette Galatasaray tarihine "leke" olarak düşecek!..
Yazıktır ve ayıptır; "böyle yapacaktınız" da, neden "göreve talip oldunuz?.."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.