İnternetten bir yığın mail geliyor: "Bu federasyon Fenerbahçe federasyonudur" diye!.. Bu maillere gülüyor ve çöp kutusuna gönderiyordum!.. Ama artık gülmüyorum; "gene çöp kutusuna gönderiyorum" ama düşünüyorum da: Bu federasyon elbette "Fenerbahçe Federasyonu değildir" ama, "Fenerbahçe'ye boyun eğen" bir federasyondur!.. Beşiktaş ve Galatasaraylı yöneticiler, "Fenerbahçe - Kayserispor maçından sonra", bugüne kadar birçok ve belki de binlerce örneğinde olduğu gibi, o maçın hakemine tepki gösterdiler ve açıklamalar yaptılar!.. Federasyon da, Merkez Hakem Komitesi de hemen bu açıklamalara gazete haberlerindeki başlıklara bakılırsa "sert tepki" göstererek "Atamalarda hiçbir güç MHK'ye bu konuda baskı uygulayamaz" dediler!.. Elbette ve "böyle" olması gerek!.. Amma, daha şunun şurasında "kaç gün oldu" hatırlayınız, bir maç sonrası önce "Fenerbahçe Başkan vekili Nihat Özdemir" ve sonra da "Fenerbahçe Teknik Direktörü Zico", daha "futbolcular soyunma odasında iken" gazeteciklere ve TV kameralarına maçın hakemleri için de, Merkez Hakem Komitesi için de neler söylemişlerdi?.. İşte "orada" arşivlerde duruyor!.. "Eleştiri sınırlarını çok aşan", "haklarının yendiğini" ifade etmenin çok ötelerine giden, aşağılayan, hakaret eden bir yığın cümleyle dolu bu açıklamalardan sonra ne yapmıştı, Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Komitesi; hiiiç ve tısss!... Arşivlerden "o iki açıklama çıkarılsın", Beşiktaş'ın ve Galatasaray'ın açıklamaları da o iki açıklama ile yan yana konsun ve incelensin; bakalım hangileri "eleştiri hudutlarını aşıyor", daha aşağılayıcı, hakaret dozu yüksek ifadeler taşıyor ve hangilerine "sert tepki koymak" gerek?.. Yooo, artık bana hiç kimse "bu Federasyonun ve Merkez hakem Komitesi'nin tarafsız olduğunu" anlatamaz!.. Bu federasyon da, bu MHK da taraflıdır; en azından "Fenerbahçe'den korkmak ve diğerlerinden korkmamak" bakımından taraflıdır; bu böyle biline!.. Hasan Doğan da, Oğuz Sarvan da artık bana "Biz tarafsız Federasyonuz, biz tarafsız MHK'yız, herkese mesafemiz eşittir" lâfını yutturamazlar!.. Açıkça görüldü ki, sizler "Fenerbahçe'den korktunuz", Aziz Yıldırım'dan, onu bıraktım, onun ikinci başkanından ve teknik direktöründen bile korktunuz; maçın hakemleri bir yana "doğrudan" sizleri, MHK'yı, hakem atamalarını yapanları hedef alan "çok sert" sözlerine karşı "tek kelime edemediniz"; sütre gerisine saklanıp, "Görmedim, duymadım, lafım yok" oyununu oynadınız; şimdi "aslan kesilip" açıklama üstüne açıklama yapıyorsunuz, bu nasıl bir tarafsızlıktır?.. Bakınız açık söylüyorum; Türk Futbolu'nda sizin için "dört kademe" var: 1 - Fenerbahçe; ona ses çıkarılamaz!.. 2 - Beşiktaş; açıktan başka sözler söylenir ama "telefonlarda özür dilenir!.." 3 - Galatasaray; büyükler içinde ve Özhan Canaydın sayesinde "şamar çocuğu" durumundadır ve federasyonun "Bakınız, bizde büyük - küçük farkı yoktur" örneği için kullanılmaktadır!.. 4 - Diğerleri; onlar da kim?.. Hindistan'daki "kast sistemi", bugün Türk Futbolu'na sizler tarafından getirilmiş ve yerleştirilmiştir; hayırlı olsun!.. Futbol camiası da bunu "böyle" bilsin, ona göre hareket etsin!.. Zira daha işin başında görüldü ki; "dürüst" Oğuz Sarvan'ın "Büyükleri üzme, biz de rahat edelim, siz de rahat edin" mesajlı hakemleri ve "hakem kovalayıp, dakikalarca sahadan çıkarılamayan" ama "ceza verilmeyen" Lugano'ya karşılık, en kritik dönemde "Lugano'nun yaptığının dörtte birini yapmayan" ama "4 maç ceza verilen" Bobo örnekli "raporları yazan" müşahitlere sahip Futbol Federasyonu'nun "tarafsızlık kıstası" işte "böyle" bir şeydir; herkes ayağını "böyle bir şeye göre" denk almalıdır; yoksa kolayca yanar, pardon, yakılır!..