Aslında "bugün", Türk takımlarının çıkacakları 2005 - 2006 Avrupa yolculuğunu yazacaktım; Milan - Fenerbahçe maçı ile başlayarak!.. Amma, geçen hafta içinde cereyan eden bir olay, "yazımın konusunu" değiştirdi! Zira, "bu olay", Türkiye'de "hukuken var olan" Futbol Federasyonu'nun "fiilen yok olduğunu" gösterdi ve daha da kötüsü, "artık hukuken bile bir Futbol Federasyonu'ndan söz edilemeyeceğini" ortaya koydu! Evet, "şu anda" Türkiye'de bir Futbol Federasyonu "var görünüyor ama yok!.." Zira, Beşiktaş Yönetim Kurulu, "resmi internet sitesinden, altında imzasının bulunduğu bir bildiri ile" bu durumu bütün dünyaya duyurdu ve "günler geçtiği hâlde", hiçbir "tepki" göstermeyen Futbol Federasyonu da bu bildiriyi "yiyip yuttuğunu" göstererek, ilân etti ki: "Ben yokum!.." Ey, okuyucum!.. Ey, futbol ve spor kamuoyu!.. Ey, spordan sorumlu Bakanlık!.. Ey, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü!.. Ey, benim anlı şanlı spor medyam!.. Bugüne dek, "bir federasyona, bir federasyonun disiplin kuruluna, alenen ve de resmen böylesine hakaret edildiğini" gördünüz mü, duydunuz mu? Bitmedi. Sporun, futbolun "disiplin yönetmeliklerinin bir çok maddesini paspas eden" böyle bir "hakareti", yiyip yutan ve de susan bir federasyon gördünüz mü, duydunuz mu? Nerede, benim "uluslararası hukukçu" başkanım? Nerede, benim "ulusal hukukçu" başkan vekilim? Nerede, benim medya tarafından "aslanlar kadar cesur ve de kararlı" olarak ilân edilen asbaşkanım? Nerede, benim "Bu ceza çıkacak arkadaş" diye masaya yumruğunu vuran Disiplin Kurulu Başkanım? Neredeler? Bu hakaret "meyhane duvarına mı yapıldı?" Yarın "başkaları da çıkıp", tıpkısının aynısı "Beşiktaş yönetiminin bildirisini kopya ederek" dünyaya ilân ederlerse, ne yapacaksınız? Onları da "meyhane duvarına yapılmıştır" diyerek, görmeyecek, duymayacak ve susacak mısınız? "Susacaksanız", ki işte suspus olmuş vaziyettesiniz; söyler misiniz bizlere; Futbol Federasyonu'nun "manevi şahsiyeti" ne olacak? Bıraktım, "manevi şahsiyetini", acaba federasyonun "maddi şahsiyeti" kalacak mı? Ve daha da önemli ve anlamlısı: Kaldı mı? *** Gençlik ve Spor Genel Müdürü Sayın Mehmet Atalay'a "önemli" not: Hatırlarsınız, bir özel sohbetimizde, "Eğer kulüp yönetimlerinin yaptıkları federasyonlara ve teşkilâta yaptıkları hakaretlerde ve işledikleri suçlarda Genel Müdürlük Ceza Kurulu yetkili kılınmazsa, 1ederasyonlar, "kendilerini seçen kulüplere ve yöneticilerine hak ettikleri cezaları veremezler" demiş ve "Bir yönetmelik değişikliği ile GSGM Ceza Kurulu'nun bu sorumluluğu yüklenmesi gerektiğini" ifade etmiştim!.. Hatta bu konuyu yazıya da dökmüştüm! İşte, yukarıdan beri yazıp geldiğim olay "bütün dehşeti ile" ortada; "bu öneriyi yapmakta" haksız mıymışım?