Soru: Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, Hürriyet Gazetesi'nde çıkan ve çok kızdığı, üstelik yalanladığı, ama Futbol Federasyonu Başkanı tarafından "doğrulanan" bir haber ("Milli Takım, Milli Takımı parayla izledi" haberi) üzerine, Hürriyet adına Dünya Basketbol Şampiyonası'nı takip eden muhabir Celal Demirbilek ile telefonla konuşurken, Hürriyet Spor Müdürü Mehmet Aslan'a, eşine, kızına ve çalıştığı kuruma küfür etti mi? Soru: Bu "çirkin" durum, birer "şikâyet dilekçesi ile birlikte" Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'ne, Etik Kurulu'na ve de Türkiye Spor Yazarları Derneği Başkanlığı'na bildirildi mi? Soru: Bu çirkin olayı "kendisine telefonla bildiren" Demirbilek'e TSYD Başkanı Esat Yılmaer, "Bizim Başkan Turgay Demirel, Hürriyet'e Milli Takım ile ilgili her türlü organizasyonu ve görüşmeyi yasakladı. Genel Yayın Müdürünüz bile gelse basketbolcularla görüşemez. Antrenmanlara, kamp yaptığımız otele giremezsiniz. Şampiyonluk halinde yapılacak eğlenceye de hiç bir Hürriyet mensubu alınmayacak. Milli Takım'daki hiç bir sporcu ve teknik adam da Hürriyet ile konuşmayacak" dedi mi? Soru: Bu çirkin ve kabul edilemez olaya karşılık, TSYD'nin tepkisi neden "sadece" ve sadece "Bir diğer konu da son günlerde 12 dev adamın başarısı ile ulusca yaşadığımız büyük sevincin yanı sıra bir gazetenin spor müdürü ile Basketbol Federasyonu Başkanı arasında yaşandığı iddia edilen söz düellosudur. Bu tutumun kimseye yarar getirmeyeceğini belirterek, herkesi aklıselim içinde daha sakin davranmaya davet ediyoruz" olmuştur? Soru: TSYD'nin "şu veya bu etiket adı altında" Basketbol Federasyonu'ndan para aldığı doğru mudur? Soru: TSYD Başkanı'nın Basketbol Federasyonu ile "maddi" bir ilişkisi var mıdır? Soru: Spor basınımız "bu tüyler ürpertici olayın" neresindedir; "duyamadık, bilmiyoruz" oyunu mu oynanıyor? Basketbol Milli Takımımıza verilen "prim konusu", haberlerden ve yorumlardan hâlâ düşmezken, "spor yazarlarının meslek kuruluşu" ile ilgili iddiaların bini bir para hâline gelmişken günlerdir bunları duymayan, görmeyen, "Adam sende" diyen meslektaşlarımın "seslerinin çıkabilmesi için" acaba Derneğimizin daha "hangi iddialarla karşı karşıya kalması" gerekmektedir? Soru: Derneğin Ankara Şubesi'ndeki "sahte fatura ve vergi kaçırılması" iddia ve tespitlerini (Maliye'nin denetim raporlarıyla resmileşmiştir), üstelik Derneğimiz, tüzüğümüze göre "tek kasa", yani "Genel Merkez"i "mâli işlerde tek sorumlu kabul eden" bir sistemle yönetilirken, ciddi hiçbir tedbir almadan "aylardır seyreden" bir Genel Merkez ile nereye gidilecektir? Soru: Aylardan beri "yetkimiz yok, şubeyi görevden alamıyoruz, istifa da ettiremiyoruz" bahanesinin arkasına saklananlar, acaba "neden" Ankara Şubesi'nin hesaplarına el koyup, "Bundan sonra tek kuruş harcama yetkiniz yoktur, bizim onayımız olmadan mâli hiçbir faaliyette bulunamazsınız, aklanmadan göreve devam ettiğiniz sürece, harcamaları biz yapacağız, zira yasal sorumlu biziz, hesap verecek olan biziz" demiyorlar? Soru: "Harcama yetkisi elinden alınan ve mâli faaliyeti durdurulan" bir şube yönetimi böyle bir uygulamadan sonra görevde kalabilir mi, elbette istifa edecek ve "aklanmaya kadar" yerini hakkında "böyle" iddialar olmayan yeni bir yönetime bırakacaktır; bunu bile düşünemeyen ve yapamayan bir Genel Merkez'in bu Derneği yönetmesi mümkün müdür? Soru: Ahmet Çakır, Faik Gürses, Aybars Hünalp genel merkez yönetiminden neden istifa etmişlerdir de, diğerleri Ankara Şube yöneticilerinin "94 imzalı destek dilekçesi getirdik" şeklindeki "tüzükte, kanunda ve teamülde olmayan" gülünç bir girişimine "gerekli cevabı vererek", sorumluluklarının gereğini yerine getirmekten "hâlâ" kaçınmaktadırlar? Soru: Genel Merkez Yönetimi'nde bulunan bir sevgili arkadaşımız ve sayın yöneticimiz, spor yazarlarına, gazetelere, TV'lere karşı (Bunların içinde kendi gazetesi de var) kulüplerin aldığı "akıl almaz sansür uygulamalarını, yasaklamaları, hakaretleri kınayan" yazısında, Dernek yönetimini "çok pasif davranmak" ile suçlamış mıdır? Bu nasıl bir "ironik" manzaradır? Soru: Bu duruma düşen bir Genel Merkez yönetimi neden istifa edip, Genel Kurulu toplantıya çağırmıyor? Neden "Biz beceremiyoruz, bu işi yürütecek yeni bir yönetim seçilsin" demiyor? Soru: Bu Dernek, "rant ve menfaat" dedikoduları, iddiaları, iftiraları ile tam bir kaosun içine düşürülmeyi ve fetret devri içinde yaşamayı hak eden bir dernek değildir, ama ne yazık ki "sorumluluklarının bilincine varamayan" yöneticiler tarafından bu hâle düşürülmüştür, daha ne bekliyoruz?