"Dürüstlük dersi vermek" o kadar kolay değil, Signor Mancini!..
Geldiğinde, "işler kötü gidince", haftalarca mazeret ürettin; "Takımı tanımıyorum, ülkeyi tanımıyorum, bana zaman verin!.."
Aradan aylar geçti, "beklenen, istenen, arzu edilen" olmadı, "işler daha kötüye gitti"; bu defa, "Giden genel müdürün, yerine gelen genel müdüre 'Başın sıkıştığında sıra ile aç' dediği" o meşhur "3 zarf" anekdotunu sahnelemeye başladın!..
Önce, "birinci zarfı açtın"; orada "Eskiyi kötüle" yazıyordu, gereğini yapmaya başladın; "iki yıl üst üste şampiyon olmuş, Fenerbahçe Stadı'nda şampiyonluk kupasını kaldırmış, Fenerbahçe'yi yenerek iki sezon süper kupayı almış, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynamış, Schalke'yi elemiş, Manchester United'i, Real Madrid'i yenmiş, bir Galatasaray'ı ve hocasını suçladın!.."
Gene olmadı, sıra "ikinci zarfa geldi"; orada yazılanı yapmaya başladın; "Bu takımı ben kurmadım, ben geldiğimde bu takım kaçıncıydı, ocak ayında gelen dokuz futbolcuyu ben mi aldım, hem onlar genç" ima ve açıklamalarıyla, etrafını, futbolcularını, "Ben elbette elemanıyım" diyerek toz kondurmadığın başkanını ve yöneticilerini, bitmedi "Dürüst olun" diyerek Galatasaray yazar - çizerlerini ve "seni eleştiren", hem de "çok haklı olarak eleştiren" Galatasaraylıları, Galatasaray kulübü üyelerini suçlamaya giriştin!..
Önce "sen" dürüst ol Mancini; Fatih Terim'e bu görev bıraktırılırken, "Galatasaray ligde 5 maç oynamıştı; Beşiktaş'ı deplasmanda yenmiş, Eskişehirspor ve Bursaspor deplasmanlarından puan getirmiş", içerde Antalyaspor maçında "bir düzine gol fırsatı kaçırarak" futbol olarak rakibe nefes aldırmamış ama berabere kalmış, ligin ilk maçında da sahasında Gaziantepspor'u mağlup etmiş, "aynı puandaki (12) Fenerbahçe / Beşiktaş / Çaykur Rizespor'un 3 puan gerisinde ve "namağlup" bir takımdı; bir de şimdiki hâline bak!..
Dahası, "Riera'yı, Dany'yi, Amrabat'ı gönderen" kimdi," ocak ayında 30 milyon euroluk transfer yapılır, 8 oyuncu alınıp, 1 oyucu kiralanırken", takımın teknik direktörü kimdi?..
Riera'nın yerine,"sol bek oynamayı bilmeyen" Telles'i aldıran kimdi, Amrabat'in yerine Hajroviç'i isteyen kimdi, Dany'nin yerine, daha o zaman sevgili Mehmet Demirkol'un ağır şekilde eleştirdiği Arjantin'lerden getirilen Burdisso transferini yaptıran" kimdi?..
"Bunlara rağmen" hiç sıkılmadan "Bu takımı ben kurmadım" diyorsun; peki ama, "11 puan gerisine düştüğün" Fenerbahçe takımını Ersun Yanal mı kurdu?..
"Dürüst olan" adam, "Ben futbolcular arasında ayrımcılık yapmam, onlarla bir problemim yok" derken, Sneijder'in, Drogba'nın hatalarını "başını öne eğip dişlerini sıkara geçiştirip", Burak'ın, Umut'un, Selçuk'un hatalarında en abartılı protestoları yapar, "su şişelerini fırlatır, yedek kulübesini tekmeler mi?.."
"Dürüst olan" adam, "Golü attıktan sonra, sevinçle kendisini tebrik için yanına koşan takım kaptanı Selçuk'un elini iten Sneijder örneği ortada iken", spor yazarlarına "Benim futbolcularım arasında bir problem yok" der mi?..
"Dürüst adam", geçen sezonun maçlarında "sevinci de, acıyı da saha ortasında coşku ya da üzüntü içinde birbirlerine sarılarak beraberce yaşayan" Galatasaray takımı futbolcularının ve teknik adamlarının görüntü kasetleriyle, bugünün "yalnızlık görüntülerini" yan yana koyup, "Acaba bu takımdaki sevgi / saygı / arkadaşlık yumağını bu hâle kim getirdi" diye aynaya bakmaz mı?..
"Dürüst adam", bütün bunlar olurken, "haklı olarak" bu konularda sorular soran gazetecilere, haddini çok aşıp, "Dürüst olun" ayıplı lâfından da öte, "tercümanının, tercüme etmeye utandığı" çirkin sıfatlar yakıştırmaya başlar mı?..
Eğer "onurlu bir insan isen" ki, "öyle görünüyor ve tanınıyorsun"; yapacağın bir şey kalıyor; üçüncü zarfı açmak; zira o zarfta, "Sen de üç mektup hazırla" yazıyor!..