“Üst akıl” perişanlığı!..
Bir meslektaşımızın “kulüp başkanının adı” yerine, “Üst akıl” ifadesini kullanması, ülkede kulüplerin “nasıl yönetildiğini” de ortaya koyduğu için, çok hoşuma gitti.
“Ortak akıl” olsa, “biz” olmanın getireceği sinerjinin kulüplerimize “hayat vereceğini” bir türlü düşünemeyenler, “Ben ne dersem, ne istersem o olur” yetkisiyle donanmış başkanların “adeta tek başına yönettiği” kulüplerimizdeki durumun “üst akıl” olarak anlatılmasıyla kafalarını “gerçek” duvarına vurdular. Bu sistemin sonucu ortada; “Ben” egosuna mahkum edilen kulüplerimiz ve de futbolumuz, onca imkâna ve devlet desteğine rağmen, bir-iki istisnası hariç, “bu yüzden” borç batağında çırpınıp duruyor mu?..
İşte ligler başladı, transfer süreci bitiyor, üç büyükler başta, “üst akılların çoğu” hâlâ takımlarının “eksik ve gediklerini tamamlayamadılar”; ama mesela Akhisar Belediyespor, herhalde “Üst aklının, gerçekten akıllı olduğunu belli edercesine”, “Getafe’den üç otuz paraya” bir Lopez getirmiş, onun “Kayserispor’a Kayseri’de attığı golü ve futbolunu” ülke kulüplerinin “bütün üst akılları seyretsinler” de “bu stadı bile olmayan” ilçe takımının yıllardır “inanılmazı nasıl gerçekleştirdiğinin nedenini” öğrensinler. Dahası, aynaya bakarak, kulüplerini ne hâle düşürdüklerinin vicdani hesaplaşmasını yapsınlar!..
Boğazlarına kadar borç içinde olan kulüplerin “üst” akıllarının, bonservislerine, kendilerine milyonlarca avrolar ödeyerek, “hem de yalvar yakar olup aldıkları”, ama bir yıl sonra “çoğuna, her türlü tavizi vererek, yalvar yakar olmalarına rağmen alacak kulüp bulamadıkları” futbolcularla ilgili dram için, kulüplerin üyelerinin, camialarının, taraftarlarının kendi kendilerine sormaları gereken bir soru yok mu; “Bizimkiler ‘üst akıl’ ise, Akhisar Belediyespor’unki, ‘nasıl’ bir akıl acaba?..”
Allah, Akhisar’daki “üst aklı” nazardan saklasın ve de “her kulübe” öyle bir “üst akıl” nasip etsin; bilmem ki, daha ne diyeyim?..
İşte Galatasaray, bu gece bu Akhisar Belediyespor’la karşılaşacak; bakalım sonuç ne olacak?..
Beşiktaş!..
Eğer Şampiyonlar Ligi kura çekiminde “Beşiktaş’ın adı çıkmadan ve hangi gruba düşeceği beli olmadan”, siyah-beyazlı yöneticilere, teknik adamlara ve futbolculara , taraftarlara “Hangi grubu istersiniz” diye sorulsaydı, hemen hepsi “düşülen grubu” işaret ederdi; öyle bir grupta oynayacak Beşiktaş!..
Zaten, Başkan Fikret Orman da, ilk açıklamasında “Hepsinden güçlüyüz, bu gruptan çıkarız” diyerek, çıtayı “grup zirvesine koydu”; kutlarım!..
Temenni ederim ki, “futbolcular mesajı alsınlar” ve öz güvenlerini tazelesinler!..
Elbette “işin zor yanı” Şenol Hoca’nın omuzlarında; “Güneş olmak” kolay değil; başaracaktır!..
Hesap ne zaman, nasıl sorulacak?..
Olimpiyattan döndük; kim ne derse desin, kim “ne kadar teşekkür ederse etsin”, kim “hazin” tabloyu doyasıya alkışlarsa alkışlasın, 61 yıldır sporun içinde yaşayan bir gazeteci olarak ben diyorum ki; “80 milyonluk Türkiye’nin sporu adına ortada tam bir fiyasko vardır ve sorumlularından hesap sorulmalıdır; başta atletizm, halter, güreş ve boks olmak üzere irili ufaklı bütün federasyonlardan!..”
Kim soracak; Spor Bakanı, kim soracak; Spor Genel Müdürü, eğer sormazlarsa, soramazlarsa yazıklar olsun, onlara!..
1’i altın 8 madalya ile 41’inci sırada yer alarak döndüğümüz Rio’da, Azerbaycan 1’i altın 18, Özbekistan 4’ü altın 13, Kazakistan 3’ü altın 17 madalya kazanmış. Kolombiya’nın bile 8 madalyasından 3’ü altın. İsviçre’nin 7, Yunanistan’ın 6 madalyasından 3’er tanesi altın. Tacikistan’ın, Porto Riko’nun, Kosova’nın, Ürdün’ün, Fiji’nin, Bahreyn’in de “bizim gibi” 1’er altın madalyası var; Gürcistan’ın ve Kuzey Kore’nin ise 2. Güney Kore’yi hiç sormayın 9’u altın 21 madalya!..
Daha başka örnekler ve tartılar var da lafı fazla uzatmayayım; “bu kadar örnek”, nasıl bir hesabın sorulması gerektiğini ortaya koymak için yeter de artar bile!..
Ne var ki, spor teşkilatından henüz “çıt” çıkmıyor; ne Bakanımızdan, ne Genel Müdürümüzden “iki satırlık” bir açıklama var!..
Asıl soru şu; “Böyle gelmiş, böyle mi gidecek?..”
Rahmetli Özal’la başlayan “spora büyük destek”, Erdoğanlı AK Parti hükümetleri döneminde zirve yaptı; sonuç?..
Dünya spor arenasında tartı, Avrupa, Asya, Afrika, Amerika şampiyonaları, Balkan ve Akdeniz oyunları gibi organizasyonlar, hatta branş branş yapılan dünya şampiyonaları değildir; spor ve tartı arenası olimpiyatlardır; her ülke olimpiyatlarda boyunun ölçüsünü alır!..
İşte “bizim” boy ölçümüz ortada; yüz kızartıcı; bunun hesabı “elbette” sorulmalıdır!..
Şaka!..
Galatasaray’ın hocası Riekerink, “Karabükspor maçındaki futbol için” demiş ki; “Futbolcularımla oturup konuşacağız, kötü futbolun sebebini araştıracağız!..”
Aman hocam, sen gel bu işe futbolcuları karıştırma; onlar “nazik çocuklardır, seni de severler”; onun için gerçeği söyleyeceklerini sanmıyorum.
İşin “çok daha kısa” bir çözümü var; yarın sabah kalktığında banyondaki aynaya bak, orada “sebebi” göreceksin, araştırmayla vakit kaybetmeye ne gerek var?..
Yeter artık!..
Bu zat susmaz ve “elinde hiçbir belge, delil yokken, bir tanecik tanık bile gösteremezken” Galatasaray, Trabzonspor, Bursaspor’a karşı “Çamur at izi kalsın” babında abuk sabuk iddialarda bulunmaya devam ederse, Türk sporuna ve tribünlere “huzur geleceğine” kimse inanmasın!..
Ne zaman “takımı kötü sonuçlar alsa ve artık ‘uyanan’ kendi taraftarlarının da hedefi haline gelse”, aynı yola başvurup, “düşman oluşturarak” gündem değiştirmeye ve hedef saptırmaya çalışıyor!..
Türkiye’nin geçirmekte olduğu zor günler de, “deplasman yasağının kalkması için” verilen onca uğraş da umurunda değil!..
Ceza kurullarının yağdırdığı cezalar bile umurunda olmuyor, zira o cezaların uygulamada “sinek ısırığı kadar” cürmü yok!..
Kulüpleri, yöneticileri, taraftarları, seyircileri gerdikçe geriyor; yıllardır, Türk sporunda ve kulüplerinde “bunun başka bir örneği yok!..”
Onun için “birilerinin çıkıp” ona “Yeter artık” demeli, demeli de “kim olacak” o, “biri?..”