Aziz Yıldırım-Fikret Orman farkı, "saha dışı etkileri ve saha içi psikolojisi" bakımından sarı-lacivertli takımı, çok ama çok avantajlı kılacaktır!..
Beşiktaş, Kadıköy'de yenilmekle, şampiyonluk yarışında "saha içi futbolu hariç" her bakımdan rakibinin gerisinde kaldı!..
Berabere kalsa, hatta kazansaydı dahi, "Fenerbahçe yarışı bırakmadıkça", ligin son haftalarına kadar "Şampiyonuz" diyemeyecekleri bir ortamda, her yönüyle yarış "yeniden başladı" ve de "pazartesi gecesine kadar Kartal'ın pençelerinde olan avantajlar" uçup gitti ve Kanarya'nın yanına kondu!..
"Saha içi futbolu hariç" dedim, zira "şampiyonu sadece saha içi" tayin etmiyor, hatta "bizim gibi ülkelerde" çok açık ki, "saha dışı faktörler", hem "saha içini etkiliyor" ve hele hele "psikolojik üstünlük bakımından", çok önemli avantajlar sağlıyor!..
Önümüzdeki maçlar görülecektir ki, "Pazartesi gecesinin sonucu" Fenerbahçe'yi çok rahatlatmış, Beşiktaş'ı ise "zora, strese sokmuştur!.."
Üstelik "tecrübe" Fenerbahçe'den yanadır, spor basını ağırlığı Fenerbahçe'den yanadır ve "rüzgâr" Fenerbahçe'den yana esecektir!..
Bitmedi; "en önemlisi", Aziz Yıldırım - Fikret Orman farkı, "saha dışı etkileri ve saha içi psikolojisi" bakımından sarı-lacivertli takımı, çok ama çok avantajlı kılacaktır!..
Fikret Orman, ne yazık ki "yanlış bir rol modelliğe soyunmuş" ve de özellikle, "camiadaki eleştirileri karşılamak için" herkeste sempati uyandıran "o sevimli duruşunu" terk etmiştir!..
Antalya'da Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin semineri sırasında, sonradan "Aile içi bir sohbetti" diyerek örtmeye çalıştığı "Galatasaray ile ilgili ayıplı sözleri" daha unutulmamışken, bu defa "Beşiktaş Stadı ile Trabzon Stadı için yaptığı", hem Trabzonluları, hem Sultanbeylileri inciten, "Boğaz'daki yalı - Sultanbeyli'deki ev" benzetmesi, onun, girdiği bu yanlış yolda, nerelere kadar geldiğini ortaya koymaktadır. Camia içinde "kendisini ve yönetimi eleştirenler için" söyledikleri ise, "dünün Fikret Orman'ından eser kalmadığını" ortaya koyacak cinstendir!..
Ahmet Çakar, "reyting ve tiraj için" nasıl, kolaycılığa kaçarak "Erman Toroğlu gibi bir Ahmet Çakar oluşturma" yoluna saparak hata yapmışsa, Fikret Orman da "Aziz Yıldırım gibi bir Fikret Orman hevesi" yüzünden, kendini ve ne yazık ki kulübünü "yurt çapındaki" sempatisinden mahrum etme yarışına çıkmıştır!..
"Aziz Yıldırımlık, Aziz Yıldırım'a yakışır", zaten "en yanlış yaptığı, en büyük hataları yaptığı zamanlarda bile" bu hâli ona yakışıyor; onu Fenerbahçeliler "bu değişmeyen kimliği sebebi ile" seviyor, kamuoyu kızsa da, eleştirse de "Onu, o haliyle kabul ediyor!.."
Aziz Yıldırım, o hâli olmasa" zaten Aziz Yıldırım olmaz!..
Tıpkı, "bu hâli" ile, Fikret Orman'ın "Fikret Orman" olmadığı gibi!..
Onca, "tartışılan, eleştirilen, yerden yere vurulan" Beşiktaş başkanlarından sonra, aday olup seçildiği günlerdeki "o sempatik, o cana yakın" Fikret Orman'ı arıyorum; "Süleyman Seba'dan sonra işte Beşiktaş'ı çok ilerilere götürecek bir başkan nihayet geldi" dediğimi, yazdığımı hatırlıyorum; ama bugün?..
Ben, "o günkü" Fikret Orman'ı arıyorum!..
O günkü "gönülleri fetheden" Fikret Orman olsa, bugün "başkanlık katında" da, dolayısıyla takım bazında da, "Aziz Yıldırımlı" Fenerbahçe önünde "üstünlüğü kaybetmezdi", bugün ise kaybetti ve kaybettirdi; yaşayıp göreceğiz!..