''Kör bir inat uğruna hoca değişikliğini zamanında yapmayıp etik olarak tasvip edilmesi mümkün olmayan bir transfere imza atmak nasıl bir iştir?''
Kör bir inat uğruna Galatasaray’ı, “spor etiği ve vicdanî ahlak” bakımından ne duruma düşürdüler; kim ne derse desin, bu “hoca transferini” insan olarak da, gazeteci ve spor yazarı olarak da, “Galatasaray’a gönül vermiş” bir spor adamı olarak da kabul etmem, onaylamam mümkün değildir.
Biliyorum ki, etrafımdaki tepkilerden ve de bana gelen telefon ve maillerden anlıyorum ki, “benim gibi düşünen” yüzbinlerce Galatasaraylı var, spor kamuoyunda da milyonlarsa sporsever var!..
“Kör inat” dedim; evet, “kör bir inat uğruna”, hem de herkesin gördüğü bir köye varmaları için bilmem ki, daha kaç kılavuz gerekiyordu, Galatasaray yöneticilerine; “taraftar” etiketli on binlerce kılavuz mu?..
“Ellerinin altında olsun” diye, “Her dediklerine ‘Evet’ desin” diye, “Hocanın arkasındayız” martavalını okuya okuya bugünlere gelen Mehmet Özbek ile Levent Nazifoğlu’nun peşine takılan, bir Galatasaray Başkanı ve yönetimi için ne söylense, ne yazılsa azdır!..
Kayserispor mağlubiyetinin sonrasında “yönetim kurulu kararı olmadan” kalkıp da TV ekranlarına “Hocamızın arkasındayız” diyen Levent Nazifoğlu adındaki “futbol sorumlusu” olan zatın, ertesi günü “arkasında olduklarını” ilan ettiği hocaya telefonla “yollarını ayırdıklarını” söylemesinin ne anlama geldiğini, neyi ifade ettiğini ve Galatasaray yönetimi ile Galatasaray kulübünü ne duruma düşürdüğünü anlatmaya, inanın, “kelime hazinem” yeterli olmuyor, olamıyor!..
Ve bu zat, hâlâ ortalıklarda “Galatasaray Kulübü Futbol Sorumlusu” olarak dolaşıyor, olacak şey mi?..
“Bira mayası ile yoğurt yapmaya kalkanlar”, hiç olmazsa ligin devre arasında, “bu mayanın tutmayacağını anlayıp” bu değişikliği yapsalardı, bir dereceye kadar “kabul edilebilir” bir adım atmış olurlardı. Zira, hem Karabükspor’a “ikinci yarı başlamadan yeni bir hoca bulma ve uyum sağlama zamanını”, hem de Galatasaray futbol takımına, “ligin son dönemecine girilmişken yepyeni bir hoca ile buluşma yerine, ligin ikinci yarısına onunla hazırlanma ve başlama imkanını” vermiş olurlardı!..
Ama, “kör inat” yüzünden, Galatasaray’ın üzerine “gölge düşürüldü”; bu gölge o kadar silinmesi çok zor bir iz bırakmıştır ki, “şampiyon olunsa dahi”, spor tarihimize de, Galatasaray tarihine de, “Bu kupa, spor etiği ve vicdanî ahlak bakımından kabul edilemeyecek bir hoca değişikliği ile kazanılmıştır” ibaresi ile geçecektir!..
Elbette işin bir de “Yeni hoca” tarafı vardır; bilmiyorum “onun vicdanı” rahat mı, bilmiyorum Galatasaray yönetimi ve Galatasaraylı futbolcular “ona güvenebilecekler” mi? Yarın, ligin son haftaları gelirken, mesela bir Napoli’den, bir Sevilla’dan, bir Tottenham’dan transfer teklifleri gelse, “Gidecek mi, kalacak mı” şeklinde papatya falı mı açılacaktır?..
Gerçi Karabükspor’la sözleşmesine göre, “150 bin avro öderse, istediği zaman gidebilme hakkı vardır” ama, bu “kağıt üzerindeki hak” sadece “bu sözleşmeye imza atan” Karabüksporlu yöneticileri susturmaya yarar, yoksa “vicdanlar kanamaya devam eder” ve “Yeni hoca” için “risk zilleri” yeni takımıyla sahaya ilk çıktığı maçtan itibaren çalmaya başlar; zor bir durum!..
“Böyle bir tablo için” gönül rahatlığı ile “Hayırlı olsun” demek mümkün mü?..