Utanın ve susun bari!..

A -
A +

Neymiş, "Suçlu seyirci imiş" ve "Cici" beylerimiz, "Yunanistan maçından sonra bir kenetlenmişler, bir kenetlenmişler" ki; sormayın gitsin!.. "Sportif" utanmazlığın böylesine de "pes" doğrusu!.. Sen, "bu şeker gibi" grupta, "birinci durumdaki takımın 7 puan arkasına düşeceksin", hatta "ikinciler arasındaki elemeye kalma şansını" bile "Kaf Dağı'nın ardına bırakacaksın"; sonra da kötü futbolu ve kötü sonucu ıslıklayan seyirciye "söylemediğini bırakmayacaksın"; olacak iş değil!.. Bakınız, "cici beylerim"; size "o seyircinin neden ıslık çaldığını", neden "Ersun Yanal istifa" diye bağırdığını anlatayım da, anlayın: "Grup birincisi olsaydınız", "açlık sınırında milyonlarca insanı olan" Türkiye'de bir işçi ile bir memurun "beraberce bütün bir ömür boyu" kazanamayacağı parayı "prim" olarak alacaktınız!.. Kendisini, "Türk futbolunun modern gladyatörü" ilân eden ve "bunu göstermek için" Türk Milli Takımı'nı "deneme tahtasına çeviren" hocanız, bu "milletin parası" ile "ayda, Cumhurbaşkanı artı Başbakan artı üç Başbakan Yardımcısı artı Genel Kurmay Başkanı artı Anayasa Mahkemesi Başkanı artı Yargıtay Başkanı artı Danıştay Başkanı artı Sayıştay Başkanı'nın toplam maaşlarından fazla maaş alıyor!.." Ve "şimdi" müşterek tablonuza bakınız!.. Türkiye'nin bu grupta üç rakibi vardı; Yunanistan, Danimarka,Ukrayna!.. Bu üç rakiple grubumuzda bugüne kadar 4 maç yaptık; ikisi evimizde ve ikisi deplâsmanda!.. Tek galibiyetimiz yok, bir yenilgi, hem de evimizde ve üç beraberlik!.. Bu dört maçta "sadece bir gol atabildik, evet bir gol!." Bu dört maçtaki 12 puanın sadece "3'ünü alabildik"; 9 puan kaybımız var; 7 puan Ukrayna'nın, 2 puan Yunanistan'ın gerisindeyiz!.. "Kalan" maçlara bakarsak, Danimarka dahil rakiplerimize göre "fikstür dezavantajımız da cabası!.." Eeee; bu "acı", bu "kötü" tablonun sorumlusu kim? Seyirci mi? Güldürmeyin beni!.. Dünyanın neresinde olursa olsun, "böyle bir tablodan sonra", hele hele "son oynadığı" maçın öncesinde "durmadan ümit pompalanan", ama maçta "hüsrana uğrayan" ve "ümidin bittiğini gören" seyirci, maçtan sonra "tepkisini ortaya koyar!.." Kimi yerde "beyaz mendiller sallanır"; kimi yerde "sahaya sırtlar dönülür", kimi yerde "ıslıklanır", kimi yerde "istifa çağrıları" yapılır, kimi yerde "küfürler" yağdırılır, hatta kimi yerde "çok daha sert tavırlar" ortaya konulur!.. "Hakan Şükür"çığlıklarının muhatabı da, "futbolcular" ve "Fatih Tekke" değil, doğrudan Hakan Şükür'ü kadro harici bırakırken, "doğru" dürüst ve "herkesi tatmin edecek bir açıklamaya yapamayan" ve hâlâ yapmamakta direnen, "Orada burada kulaklara bir şeyler fısıldayan" ve nihayet Fehmi Koru'nun "O, 'Hakan tarikatçıdır, onu Milli Takım'a alma' diye talimat alıp bunu kabul ettiği için teknik direktör yapıldı" iddiasına kadar işi ulaştıran Ersun Yanal'dır!.. Tam bir "şark kurnazlığı" ile "Hakan Şükür ile Fatih Tekke'yi karşı karşıya getirmiş" ve sanki takımda "birbirlerinin alternatifi imiş" gibi göstermiş, Hakan konusunda gelecek eleştirilerde "Trabzonlular'ı arkasına almayı hedeflemiş" olan Ersun Yanal!.. "55 ortalama ile ceza alanına orta yapılan" maçlarda "Fatih Tekke ile Hakan Şükür'ün alternatif olmaları" mümkün mü? "Rakiplerimiz olan" Ukrayna artı Danimarka artı iki Yunanistan maçlarında "yani dört maçta tek gol bile atamayan" Fatih Tekke'nin, gerek milli maçlarda, gerek Galatasaray'ın Avrupa Kupaları maçlarında "en güçlü rakiplere karşı" attığı goller ortada iken, Hakan Şükür'e "alternatif olması" mümkün mü? "Hakanmania'sı olanlar" ve "kulüpçü yazarlar", hiç sıkılmadan "Hakan olsa ne yazardı, Hakan'da bir şey olsa Galatasaray'ı kurtarırdı" demenin "cehaletine" sarılırlarken, Hakan'ın "Türk Milli Takımı'nda ve Galatasaray'da neler yaptığını unutacak kadar" beyinlerini gerçeklere kapamışlar!.. Anlamıyorlar ki; Ersun Yanal "sadece kendisinin bildiği" ve ama "açıklamadığı" sebeplerden, "Hakan Şükür problemini" kurgulamış ve "bunu Milli Takım'ın üzerine yıkmıştır!.." Ama "hemen anlaşılmıştır" ki; sadece Milli Takım'ın değil, "kendisinin de üzerine yıkmıştır!" Bitmedi; "Milli Takım oyuncularının" da, daha da kötüsü "Hakan Şükür'le alternatif ilân edilen" Fatih Tekke'nin üzerine yıkmıştır!.. Fatih Tekke'ye "gerçekten" acıyorum; hem kendisinin, hem hocasının, hem Milli Takım'ın sorumluluğunu "sırtında taşırken", bir de "Hakan Şükür'ün bütün haşmetiyle ortada duran kariyerini ve ağırlığını" yüklenmek zorunda kalmış ve işte o yüzden, o stresle "belki de çok kolay atabileceği golleri", Yunanistan karşısında kaçırmıştır!.. Yazık, "son yıllarda Türk futbolunda pırıl pırıl parlayan" bu çocuğa!.. Hakan'la beraber oynasa, kim bilir neler yapacak; ama şimdi "o gerginlikle" özellikle "kritik maçlarda" ortada yok!.. "Kaçırdığı gollerden sonra", ekranlara düşen "yüz mimikleri" her şeyi gösteriyor!.. Ama, nerede Ersun Yanal; o kendi derdine düşmüş; böyle hoca olur mu? Ersun Yanal'ın göreve geldiğinde yaptığı basın toplantısını hatırlayın!.. Demişti ki; "Şeffaf olacağız, ayrımcılık yapmayacağız, tartışacağız!.." Buyurun bakalım, şimdi ne yapıyor: Hakan Şükür olayında şeffaf değil!.. Hakan Şükür olayını tartışmıyor, üstelik de "kimse de tartışmasın" diyor!.. "Ayrımcılık yaptığı" açıkça ortada; son milli maçın kadrosuna bakarsanız, çok iyi göreceksiniz!. Eee!.. "Böyle" bir teknik adamı ıslıklayan seyirci, haksız mı; söyler misiniz bana? "Ersun Yanal istifa" haykırışları "çok haklıdır" ve Futbol Federasyonu, Futbol Federasyonu ise, "çoktan yapması gereken operasyonu", elbette "bu çığlıklar" sebebi ile değil, "çoktandır yapılması gerektiği için" yapmalıdır!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.