Önce Hagi ile ilgili bir yazı yazmayı plânlıyordum!. Sonra, özel milli maçta Arnavutluk önündeki mağlubiyetin ve bu mağlubiyet üzerine hocamız Şenol Güneş'in "belirli yorumcular tarafından belirli şekilde hırpalanmasının" üzerinde durmaya karar verdim! Ancak dün sabah gazetelerde okuduğum bir haber, "hepsinin önüne geçti"; öteki konuları "yarınki Uluçmarket'e bırakmayı" doğru buldum! Haber, ülkemiz için de, ülke futbolumuz için de, ama asıl "Dünya Kulübü" için "utanç verici" idi!. "UEFA, Ali Sami Yen Stadı'nı süresiz olarak Avrupa Kupası maçlarına kapadı!" Yıllardan beri, "UEFA müfettişleri gele gide" böyle bir sona ulaşılacağını, ülkemizin "en büyük Avrupalı kulübü olmakla övünen" Galatasaray'ın yöneticilerine söylemişler, yazmışlar, uyarmışlardı! Amma... Fenerbahçe ve başkanı Aziz Yıldırım, Şükrü Saraçoğlu Stadı'nı "kulübe çok fazla yük yüklemeden ve hatta kimseye belli etmeden, reklâmını, propagandasını yapmadan" hem kapasite, hem kalite olarak "çağdaş bir hale getirirken", her olağan ve olağanüstü genel kurulda "büyüklere stad masalı anlatan", TV'lerde programlar yapan Galatasaray yönetimi UEFA Kupası'nı, Süper Kupa'yı kazanmış bir kulübü sonunda utanılacak duruma düşürdü!. "Çöpe atılan" bir projeye, (ki o projeyi yapan şirketle, başkanın şirketleri arasında "iş ilişkileri iddiası" hiç bir zaman yalanlanmadı) 8.5 milyon dolar ödendi! Faizleriyle beraber bu paranın kulübe neye mâlolduğunu bilen yok! 100 milyon dolarlık stad ihalesi için, (işi bilenler en fazla 70 - 80 milyon dolara çıkacağını söylüyorlardı) kredi bulmak üzere dikkat buyurun, altını çiziyorum "130 bin dolar sermaye ile kurulmuş" bir şirketle anlaşma yapıldı. Şirketin yöneticilerinin "türlü çeşitli suçlarla tutuklanmaları, hapishanelere düşmeleri" göz ardı edildi; "Bu maceraya giren ve kulübün üzerine kocaman bir gölge düşüren" yönetime, "biri ben olmak üzere, 2-3 spor yazarından başka" hesap soran olmadı! Ve de, Süren'le arkadaşlarının yüzlerine, UEFA kararı adeta "bir tokat gibi" çarpıldı; "Stadınızı kapattık. Bu ilkel yerde Avrupa Kupası maçları oynanamaz!" Sürenofiller, "sanal" olarak kurulmuş görünen "Süren Muhipleri Derneği üyesi" Galatasaraylılar, gazetecileriyle, spor yazarlarıyla, genel kurul ve divan kurulu üyeleriyle hâlâ Süren'i ve arkadaşlarını "alkışlamaya" ve "gerçekleri Galatasaray camiasından ve Türk kamuoyundan saklamaya gayret etsinler!." Amma... "Gerçek" şudur: "Çabalama kaptan ben gidemem!" "Galatasaray'ın bütün para eden oyuncularının satılması" bile, Süren ve arkadaşlarını kurtaramayacaktır! Kulübü soktukları borç batağı, "kapanan stad", hocasına bile para veremeyecek duruma düşen yönetimin, "Deniz bitti" yaygarası içinde "bilinen, beklenen, hazin sona doğru" dolu dizgin koştuğunu gösteriyor! Deniz bitti!. Kimbilir belki de, 10 gün sonra "Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda" Denizli bitişi onaylayacak!. Anlamlı, çok anlamlı bir sonun başlangıcındayız! Fatih Terim, neden dönüp de Süren'in yüzüne bakmıyor dersiniz? Bir zamanlar "sırtında taşıdığı", kaç defa "seçim ve kongre kazandırdığı" bir insandan "bu kadar nefret etmesinin sebebi ne?" Düşünün, çok şeyler bulacaksınız! Tabii, "Sürenofil" değilseniz! Tabii, "Süren Muhipleri Derneği üyesi" değilseniz!.