İşte "bu kafadır", Türkiye'nin "şikenin de, teşvik priminin de at koşturduğu" bir ülke haline gelmenin baş sebebi; "Aman büyütmeyelim, aman üstünü örtelim, aman fincancı katırlarını ürkütmeyelim" kafası; bahane de hazır; "Efendim şike ile mücadelede, hukuki mevzuat yeterli değil!.." Türk Futbol Tarihi'nin "delilli, ispatlı, itiraflı, şahitli" en büyük şike kurgusu da "bu bahane ile örtbas edilip", hatta "daha olayın ortaya çıktığı günün ilk 3 saati içinde", şike yapılacak olan maçın taraflarından biri, "temiz ilân edilip", ötekinin de "birkaç futbolcusuna iş olsun, torba dolsun" gibilerden "eften püften maç yasağı cezaları verilip", sonra "onların bile" bazılarının cezaları indirilmiş, bazılarının ki de affedilmemiş mi idi?.. Hatta ve hatta daha yıl dolmadan, "reis gibi" görüneni, milli takımlara çağırmamış ve hatta bazı maçlarda kokluna "kaptanlık bandını" takmamış mıydık?.. Dahası, işe silâhlar, kurşunlamalar, "dağ başlarında" silâhların gölgesinde yapılan gizli görüşmeler, gazete sayfalarına kadar uzandığı hâlde, sonuç ne oldu; savcılar ne yaptı?.. "Efendim, şike kanunu yok!.." El insaf, "şike kanunu yok" ama ortada "Bahis şirketini, resmen ve alenen, şike yaparak dolandırma" da yok mu?.. Üstelik, "uzantısı Avrupa'da olan" bir "bahis-şike çetesinin Türkiye uzantısı" olarak; bu örgütlü suç değil mi?.. "Nitelikli dolandırıcılık" ve "örgütlü suç" iddiasıyla ve iddianamesiyle "dava açılamaz" mı idi?.. İstense, "Türk Ceza Kanunu'nun benzer bir yığın maddesine girecek bir suç tarifinin içine sokulamaz mıydı"; kapatıldı, gitti!.. Bitmedi, geçen yıl, Bahis Şirketi (İDDAA), "ilk yarının son haftalarına doğru", Futbol Federasyonu'na "resmen" başvurdu; "Şu, şu, şu maçlar anlaşmalı oynanacak, garip sonuçlar üzerine büyük kuponlar oynanıyor, biz uyandık ve hemen bu maçları bahislere kapattık, bu maçları oynatmayın; soruşturma açın!.." Federasyon maçları oynattı; maçlar "Bahis Şirketi'nin iddia ettiği gibi, garip sonuçlarla bitti"; birileri "büyük paralar kazandı"; İDDAA "o maçların bahislere kapatmasa" çok daha büyük paralar kazanacaklardı!.. Sonra ne oldu; "hiiiç"; eften püften "bir soruşturma komisyonu" kuruldu, başına "Karıncayı bile ezmekten çekinen" son derece "nazik ve efendi" bir futbol adamı getirildi, "nerede ise" bir yıl ses seda çıkmadı, medya dahil kimse ilgilenmedi, sonunda "Var gibi de, ama yok herhalde, anlayamadık, bulamadık" gibi bir "suyuna tirit" açıklama ile "olay kapatıldı"; yapanların yanına kâr kaldı!.. Amma, bugünlerde anladık ki, Türkiye'de spor teşkilâtının, Futbol Federasyonu'nun, yapamadığını, "önce" FIFA "sinyal" vererek yaptı; gazetelerde haberler çıktı; Federasyonumuz; tısss; sonra devreye UEFA girdi; gene uyanmadık, medyamız bile uyanamadı; Federasyonumuz gene tısss!.. Derken "Bochum Savcılığı" tutuklamalara başladı ve "büyük bir skandal, büyük bir çete ve bahis dolandırıcılığı" ortaya çıktı; bizde "gene" ne medyamızda "gereken değerde" bir araştırma ve kampanya yapıldı, ne de spor teşkilatı, Futbol Federasyonu "ses verdi"; sanki "olanlar" Mars'ta oluyor, bizler de Jüpiter'de yaşıyorduk!.. Derken "bir gazete çıktı", Almanya'da, Bochum Savcılığı'nda "neler oluyor" diye işin üzerine eğildi, bir TV de, "onu takip etti", birden Futbol Federasyonumuz ses verdi: "Bazı Avrupa ülkelerinde (Dikkat edin, "bazı Avrupa ülkelerinde" deniliyor, sanki "Bizden" hiç söz edilmiyormuş, gibi; halbuki "şaibeli" 29 maçla listenin en başına konulmuşuz) futbolu içine alan bahis skandalı ile ilgili medyamızda her gün yeni haberler yer almakta, konu farklı spekülasyonlarla dile getirilmektedir. Bu spekülasyonların hiçbiri, futbolun yönetim kurumlarından ve yargı tarafından açıklanmamış olup, güvenilirliği şüpheli iddialardır." Vay vay vay, Avrupa'da "bu olayla ilgili kıyamet koparken", gazeteler, TV'ler haber üstüne haber yaparken, Futbol Federasyonumuz diyor ki; "Bu spekülasyonların maksadını aşarak, skandalda hiçbir payı bulunmayan kulüplerimizi ve sporcularımızı rencide edecek düzeye gelmesi nedeniyle bir çağrıda bulunma ihtiyacı doğmuştur." "Skandalda hiçbir payı bulunmayan kulüplerimiz, sporcularımızı" nereden biliyorsun, ey Federasyon?.. Açıklamanda demiyor musun ki; "Konu hakkında soruşturmayı yürüten Bochum Savcılığı ile bu sabah (Pazartesi sabahı) tekrar sözlü olarak temasa geçilmiş, henüz Almanya Futbol Federasyonu dışında hiçbir ülke federasyonuyla paylaşılmayan belge ve bilgiler konusunda talepte bulunulmuştur. Bochum Savcılığı bu talebimizi değerlendirmeye alarak gerekli yanıtı en kısa sürede vereceğini belirtmiştir." Elinde hiçbir bilgi ve belge yokken, "bu" açıklamayı, "bu" şekilde "nasıl" ve "neden" yaparsın?.." Ya yarın "bu haberlerdeki yazılı iddialar gerçek çıkarsa", ne olacak?.. O zaman, bu açıklamayı "neden yaptığın" belli olmayacak mı; gene "suyuna tirit birkaç karar" ve "dosyaların üzerine şal örtme" hazırlığı; bugünden!.. Daha ilk iddialar ortaya atılırken ve yazılıp çizilirken "gümbür gümbür" açıklamalarla olayın üzerine ciddiyetle ve bütün ağırlığı ile gitme yerine, "Aman başıma bir iş açılmasın, bu konu büyümeden kapansın" telâşı ve çabası içine girenler, "şikeyi bitirebilirler" mi?.. Bu kafalarla şikeyi, teşvik primini nasıl önleyeceğiz; güldürmeyin beni!..