Bugün canım yazı yazmak istemiyor!.. Üzgünüm!.. "Böyle" olmamalı idi; ama oldu!.. İş "öyle" hâle getirildi ki: Haluk Ulusoy seçimi kazanırsa, "devleti yenmiş olacak"; olacak şey mi?.. Haluk Ulusoy seçimi kaybederse, "Türk futbolunda özerkliğin Ö'sünün bile olmadığı" dünya âleme ilân edilmiş olacak; olacak şey mi?.. Bu işin "kurumsal" tarafı!.. "Kişisel" tarafına gelince... "Sonuç ne olursa olsun", Haluk Ulusoy'un "kişisel" kaybı yok!.. "Kazanırsa", zaten "kazanmış olacak"; hem de kimlere karşı ve nasıl kazanılmış "bir zaferin galibi" olacak!.. "Kaybederse", tam bir "Galip sayılır bu yolda mağlûp" ve "mazlûm" ve de "mağdur" durumunda; devlete boyun eğmiş olacak!.. Yani; "Genel Kurul'da sandığın sonucu" ne olursa olsun; "mağlûp" ortada duruyor!.. Bundan böyle hiç kimse çıkıp da nutuk atmasın; "Bu ülkede futbol özerktir ve spora siyaset karışmıyor" diye!.. "Yargı kararı olmadan", bir kişi, "suçlu ilân edildi" ve de "infaz ediliyor!.." Türkiye, bir "hukuk devleti" değil mi?.. Aralarında "başbakanların, bakanların, milletvekillerinin, müsteşarlar, valiler başta yüzlerce, binlerce bürokratın haklarında yüzlercesi, binlercesi düzenlenmiş" ama "çok büyük bir kısmı" yargı önünde "fos çıkmış", hatta birçoğu "yargıya bile gönderilmemiş" adı "müfettiş raporu" olan ve ancak ve de bazen "suç duyurusuna yarayan", birçoğu da "masa çekmecelerinde, raflarda unutulan" raporlardan birine dayanılarak yapılan bu "açık müdahalenin" Türk futbolunu getirdiği nokta, dün "Levent Bıçakcı Federasyonu" ve onun sonu olan Fetret Devri idi!.. "Dünden ders alınmadı"; bugün de "sıraya", "24 saat içinde söz ve karar değiştirenlerin kulise yeniden girmesi ile", Ayhan Bermek Federasyonu sokulmak isteniyor; sonu belli değil mi?.. "Özerk futbol", kendi başına bırakılsa, "bu duruma gelmezdi!.." "Suçluyu" da yargı bulur ve "infaz gerekiyorsa" ederdi!.. Bir hukuk devletinde olması gereken buydu; olmadı!.. Yazık!..