Ya akıncı, ya Tanzimatçı!..

A -
A +

Aslında "ağlanacak hâldeyiz" ama hep yaptığımız gibi "gülüyoruz!.." Rui Costa'nın yırtılan formasının ardından TV ekranlarına yansıyan görüntüler, "hem acıklı, hem de gülünç" bu hâlimizi ne güzel ortaya koydu!.. Skor olarak hezimete uğramış durumdayız; futbol olarak durum daha da feci; ama Deniz Efendi ile Tuncay Bey sırıtıp duruyorlar!.. Rui Costa'nın "hediyesi olan" forma parçasını alırken Deniz çok mutlu!. Eeee, Avrupalılar "dört - beş günde" bizi "sportif ahlâk konusunda öylesine terbiye ettiler" ki, saf çocuklarımız pekâlâ "kahkahalar da atabilirlerdi"; öyle ya, birdenbire "terbiyeli çocuklar" olmamış mıydık?.. UEFA'ya "güvenlik için" müracaat eden Milanlılar'ı havaalanında "çiçekler ile karşılamamış mıydık?.." Onları otellerine alkışlar arasında getirip, maça çıkışlarında da alkışlarla morallendirmemiş miydik?.. İtalya Ligi'nde, "Fiorentina önünde skor olarak da futbol olarak da ezilen" Milan'a, "Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde dört gollü bir galibiyet hediye edip, grup liderliğine oturtarak" morallerini "zirveye çıkarmak için" her türlü desteği vermemiş miydik?.. Daha ne olsun?.. "Fair play" zaten bu değil miydi?.. Yooo!.. Bu kadarı da olmaz, olmamalı!.. Ya "Osmanlı akıncıları gibi düşman üzerine sefer ediyoruz" ya da "Tanzimat'ın teslimiyetçi paşaları gibi" Avrupalılar'ın önünde yerlere eğilme yarışına çıkıyoruz!.. Neden, "bu işin ortasını, makûlünü, mantıklısını bulamıyoruz?.." İsviçreliler'in Yeşilköy Havaalanı - Saracoğlu Stadı arasındaki macerası ile Milanlılar'ın Yeşilköy Havaalanı - Saracoğlu Stadı arasındaki yaşantısı "ak ile kara kadar farklı!.." Saha içindeki sonuç: İsviçreliler'e dört attık!.. Milanlılar'dan dört yedik!.. Saha dışındaki sonuç: İsviçreliler'i dövdük!.. Milanlılar'ı sevdik!.. Ne zaman öğreneceğiz dövmeden de, sevmeden de yenmeyi ve yenilmeyi?.. Ne zaman öğreneceğiz, futbolu, sporu "sadece" futbol ve spor olarak yapmayı?.. Ve asıl önemlisi: Ne zaman öğreneceğiz; medyamızla, yetkililerimizle, yöneticilerimizle "testinin kırılmasını önleyecek tedbirleri önceden almayı ve testi kırılmadan yol, yordam göstermeyi?." "Şampiyon" takımımızın, "Türkiye futbol tarihinin gördüğü en pahalı" ekibin, Saracoğlu Stadı'ndaki "futbol dramını" TV ekranından seyrederken utandım!.. Tam bir acizlik ve bitmişlik gösterisiydi!.. Volkan da, "Tuncay ve Appiah hariç" öteki arkadaşlarına uysa idi; sonuç bilmem ki 8 mi olurdu, 10 mu?.. "Şampiyonu böyle olan" Türk Futbolu'nu, "eline nerede ise iş işten geçtikten ve beş kritik maç kaldıktan sonra verilen bir takım" ile "Almanya'ya taşıyamadı" diye yerden yere vurulan Fatih Terim'e de acıyorum!.. Bu ülkede "böyle" bir medya ve "böyle" yöneticiler varken, senin gibi "akıllı" ve "bunca tecrübesi olan" bir adamın, kalkıp da "bu" göreve "evet" demesinin bedelinin ne olacağını bilmek için "kâhin olmaya gerek yoktu!.." Bazı kulüplere sevdalı "amigo" yazarların ve "semazenlere taş çıkaracak kadar" kıvrak dönüşler yapabilen yöneticilerin bulunduğu bir ülkede, kulüp bazında da, milli takımlar bazında da "istikrarlı bir başarı çizgisine ulaşmak" mümkün mü?.. "Avrupa Şampiyonu olan Yunanistan, Dünya Kupası Grubu'ndan çıkamıyor"; adamlar, hocalarına "göreve devam etmesi için" yalvarıyorlar!.. Biz, "gruptan çıkıp, kıl payı ve hakem oyunları ile play off'tan dönüyoruz"; hocalarımıza yaptıklarımıza bakın!.. Ya saha dışında olanlar; İsviçreliler bile "tablonun anormal olduğunu görerek", makûlde birleşmek için "bize doğru" adımlar atıyorlar; bizim medyamızın "malûm" kalemşorları "kelle avcılığına çıkmış"; FIFA'nın Türkiye'ye "en ağır cezayı vermesini sağlamak üzere" adeta Blatter'le el ele vermiş gibiler!.. Elbette, "çirkin işler"yaptık, "daha yapmadan" yazıp geldim!.. Elbette, "bu çirkin işler" eleştirilecektir ve "hataların, yanlışların, suçların bedelleri de ödenecektir"; ödenmesi şarttır!.. Ödettirilmelidir ki; "yarınlarda aynı çirkinlikleri başkaları yapmasın!.." Amma; yapılan "bunların çok ötesine geçmiş"; iş "kelle avcılığına dönüştürülmüş"; kişiliklere dönük hakaret kampanyaları açılmıştır!.. El insaf!.. "Kelle avcılığını", hiç olmazsa, FIFA'nın kararını açıklayacağı 9 Aralık tarihinden hemen sonraya kadar ertelemeyi düşünemeyecek kadar mı "kindarız?.." Günlerdir medyamızda Alpay'a, Mehmet Özdilek'e, Fatih Terim'e yapılanları (Sözüm; makûl, mantıklı ve de haklı eleştirilere değil, hiç değil; olamaz da) izliyorum; nasıl çarmıha gerildiklerini, kellelerinin nasıl alınmak istendiğini görüyorum!.. Söyleyin bana; aylardır "yere göğe koyulamayan" Anelka'nın "gol olan" hatası ile Alpay'ın, Tolga'nın milli maçta yaptıkları hatalar arasında "bir fark var mıydı?" Adam, "Milan önünde 90 dakika içinde toplasanız 90 metre koşmadı"; kral!. Alpay, "inanılmaz bir hırs ve gayretle oynadı"; hain!. Hadi canım, siz de!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.