Yanlışlar ve doğrular!..

A -
A +

Birkaç yıl önce, Şampiyonlar Ligi'nin İstanbul'da oynanan "bir finalinde", ilk yarıyı Liverpool önünde Milan "3 - 0 önde bitirince" TV ekranında ve mikrofon başında "İtalyan futbolu 3 - 0'dan maç vermez, hele Milan hiç vermez, ben İtalya'da hocalık yaptım, bu futbolu çok iyi bilirim" deyip de, İngilizler "maçı penaltılara kadar götürüp, kupayı da alınca", bütün söylediklerini "çöpe atan" kimdi?.. O günün "ünlü yorumcusu", bugünün "sevgili" hocası Fatih Terim!.. Peki, "gece saat 21.45'de başlayıp, nerede ise gece yarısında biten maçların baskıya yetişmesi için", spor yazarları ve yorumcuların "maç oynanırken" telefon ya da internet aracılığı ile yazılarını bölüm bölüm gazetelere geçmek zorunda olduklarını iyi bilenlerden biri olan "aynı" Terim, "son 15 dakikada atılan 3 golle kazanılan" Çek maçından sonra "Özür dileriz, o dakikalara kadar yazdıklarınızı çöpe attırdık" diye medya ile "dalga geçen" kişi değil miydi?.. Bitmedi; "çok iyi oynadıkları ve çok haksız kaybettikleri bir Almanya maçının soyunma odasında" ve futbolcular henüz "kaybedilen final hakkının travması içinde iken", çıkıp da "Ben ayrılıyorum arkadaşlar" diyerek, futbolculara "ikinci bir travmayı yaşatan" kimdi?.. "Gündemin en tepesine oturmak" ve de Avrupalılara "hemen" evet hemen "Milli Takımı bıraktım, gelin bana" mesajı vermek için atıldığı belli olan "bu adım", hiç olmazsa "24 saat" ertelenemez miydi?.. Hatta, "çok daha doğrusu" bir hafta ya da 10 gün?.. "Salim bir kafa ile" ve "durum değerlendirmesi" yapılarak verilecek kararın "çok daha isabetli olacağını" Terim gibi "iş adamlarına binlerce dolarlık yemekli davetiyeler" ile "liderlik dersi" veren bir Hoca "bunu" düşünmez, düşünemez miydi?.. Eğer söz konusu "kahraman", Fatih Terim ise, düşünmez, düşünemezdi; zira "anlık kararlar verecek" ve bunu "sözün sonunun nereye varacağını bile hesaplamadan" açıklayacak kadar frenlenemeyen bir "duygusal ve öfkesel" yapıya sahiptir sevgili Hocamız, üstelik "bunu en etkili silâhı olarak kullanma" konusunda da çok mahirdir!.. Sonunda ne oldu?.. Daha haftası dolmadan, Terim, "geri adım" ve "Ben artık yokum" sözünü de çöpe attı; milli takımın başında kaldı!.. Sevgili Ercan Güven "sormakta çok haklı"; "Ne değişti ve ortadaki görüntü ne?.." Değişen sadece "Terim ve yardımcılarının görev süreleri ve maaşları oldu!.." "Paraya metelik değeri vermediğini" bildiğimiz bir Hoca, "bu görüntünün özellikle kendisine sempati duymayan kesimlerin ağzında pelesenk olacağını" nasıl düşünmez, düşünemez?.. Yoksa, "onun maaşını çok gören" milletvekillerine, "Futbol Federasyonu kanalı ile sözlerini yedirmek" mi idi, niyet; böyle şey olur mu?.. "Yere burnu düşse, eğilip almayacak" bir "kişilik" anıtının, "bir hafta içinde" böylesine "çelişkili" bir duruma, "kendi kendini düşürdüğünü görmek" doğrusu beni çok şaşırtıyor!.. Üstelik, hem kendi adına, hem milli takım adına "büyük bir risk" yüklendi!.. "Avrupa son dördünden sonra", şimdi çıta çok yükseldi; "Dünya ve Avrupa Şampiyonaları 'nda final!.." "Olmazsa" yafta hazır; "Terim başarısız!.." Bu defa eleştiriler çok daha "ağır" olacak ve "milli takım" da zarar görecek!.. Aragones'i Türkiye'ye getiren "sadece" Fenerbahçe'nin masaya koyduğu maddi imkânlar mı?.. Hoca akıllı; "Avrupa Şampiyonluğu'ndan öte bir başarı, Dünya Şampiyonluğu!.. Kazanabilir miyiz; çok ama çok zor!.. Öyleyse elveda!.." Terim ise risk aldı, çok ağır bir yükün altına girdi; ona göre hareket etmeli, öfkeyi bir yana bırakmalı, eleştirilere tahammüllü olmalı ve eleştirilerden dersler çıkarmalı!.. Bize düşen görev ise, sevsek de, sevmesek de "Milli Takımın Teknik Direktörü olduğunu akıllarımızdan çıkarmadan", eleştiri dozunu "saygı süzgecinden geçirmek" ve onu desteklemek!.. Bu defa "ortada bir torba kadro, araştırma, deneme faslı ve süreci olmayacak"; mevcut milli takım, belirli takviye ve rötuşlarla Dünya Kupası'nda da, Avrupa Şampiyonası'nda da "başarıya ulaşacak" bir kadro!.. "Final oynamak" ve "iki kupadan birini" almak!.. Terim, "dün bir, bugün iki, ayrılmadan caydığına göre" anlıyorum ki "İki kupadan birini alacağına inanıyor!.." Helâl olsun!.. O inanıyorsa, ben neden inanmayayım?.. Ben de inanıyorum ve de Terim'e "yeni, riskli, çileli ve uzun yolunda" başarılar diliyorum!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.