“Yaşamasınlar” yaşasınlar!..

A -
A +

''Adamlar çıkmış ekranlarda, “Seyircisi olmayan tiyatro yaşamaz, seyircisi olmayan kulüpler de yaşamasınlar” diyebiliyor…''

Karşımda ekran, yazımı yazıyorum, ekrandaki “iki sunucu / yorumcudan biri” tekrarlaya tekrarlaya, “Yaşamasınlar…Yaşamasınlar” diyor, “öteki” de “Dibek dövücüsünün hınk deyicisi gibi” kafa sallıyor, arada “Yaşamasınlar” diye mırıldanıyor!..
“Efendim, neden yayın gelirleri böyle dağıtılıyormuş, tribünlerdeki seyirci sayısına göre kulüpler pay almalılarmış. Seyircisi az olanlar, birkaç yüz olanlar yaşamamalıymış. Seyircisi olmayan tiyatro yaşar mıymış, kapanırmış, bunlar da kapanmalıymış!..”
Ekranda üç büyüklerin, özellikle mesela Aziz Yıldırım’ın “sahibinin sesi” temsilcilerinden ikisi olsa, “Bu kadarı da ayıp olur” diyerek, hiç olmazsa “Yaşamasınlar efendim yaşamasınlar” yerine “Biz aslan payını alalım, onlar da başlarının çaresine baksınlar, gelir ve seyirci sağlayarak takımlarını kuvvetlendirsinler” diyerek, işi yuvarlamaya kalkışırlardı ama, bu ikili “vahşi kapitalizmin gaddar gladyatörleri gibi” tekrarlıyorlar; “Yaşamasınlar efendim, yaşamasınlar, kapansınlar!..”
Evet, “Yaşamasınlar efendim” ama “Yaşasınlar, ille de onlar yaşasınlar” yarınlarda kiminle oynayacaklar; “Yaşamasınların yaşaması ve güçlenmesi, güçlendirilmesi için destek verilmesi” acaba “ille de yaşasınlar için” yarınların garantisi olmayacak mı?..
Sporumuzda zaten her şey ve her zaman “yaşasınlar gözetilerek” yapılmıyor mu; hatta, “Yaşasınlar iyi yaşasın” denir ve uygulamalar öyle yapılırken, kimseler, hatta bazı “hiç kimseler” bu “yaşasınlar sayesinde yaşayarak”, üne, servete, güce kavuşmuyorlar mı?..
Acaba, “Yaşamasınları kapatmak mıdır” çözüm, yoksa “yaşasınlar sayesinde yaşayanların, üne, paraya, güce kavuşanların semirmelerini ve ‘Benden sonra tufan’ diyerek yaptıkları hovardaca harcamaları önlemek midir” asıl çözüm?.. 
Spor ve sanat, bir ülkenin sosyal hayatında sadece “Kazanırlarsa yaşasınlar, kazanamıyorlarsa yaşamasınlar, kapansınlar” denilecek “ticaret alanları” mıdır?..
Bir düşünelim; “yumruğunu sıkarak başparmağını aşağıya çevirmenin ölçüsü” mesela “seyirci adedi olursa” Anadolu’da kaç takım, kaç kulüp kalacaktır?..
O zaman mesela “birilerinin” de sorması gerekmez mi; mesela İngiltere’de alt liglerde oynayan takımların seyirci ortalaması 30 binleri bulurken, “15 binlerin altına düşmüş ortalama seyirci adetleri” ile hâlâ “büyük takım / büyük kulüp masalı söyleyenlerin” ve de “Rabbena hep bize” diyenlerin ve de “onları ekranlarda böylesine destekleyenlerin” sözlerinde “sosyal adaletin s’si ve a’sı bile var mıdır?..”
“Bu kafa”, büyük kulüplerin zirvelerinden de, ekranların, sayfaların ses ve kalemlerinden de silinmedikçe ve de “güçsüzlere güçlenme imkan ve fırsatları bulmalarında gerçek destek verilmedikçe”, daha da önemlisi “büyükler” başta, “kulüplerin yönetimlerinin çağdaş bir yapıya kavuşmasında başrolü oynayacak” bir kulüpler yasası çıkarılmadıkça, sporumuzda da, futbolumuzda da “bugünleri bile arayacağımız” ortadadır!..
Utanın, mesela “Fenerbahçe’nin sezon başı transferleri için” günlerce “ballandıra ballandıra anlattığınız, yazdığınız övgülere bakın, bir de şimdi Kayserispor’a 4-1 mağlup olunca “kalitesizlik üzerine” yazdıklarınıza, söylediklerinize!..
“Yaşasınlar”, sizlerle beraber böyle yaşayacaklarsa, dilerim “Yaşamasınlar” dedikleriniz bin yıl yaşasınlar!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.