Kulübü "Faruk Süren - Mehmet Cansun yönetimlerinin içine düşürdüğü bataktan kurtarmak için" uzun vadeli bir plân yapmışsındır; bunun gereği olarak çıkarsın camianın önüne, dersin ki: "Arkadaşlar, benim için önemli olan kulüptür, kulübü kurtarmaktır. Ben bunu yapmak ve sonra sportif başarılar için para harcamak durumundayım, benden 3 yıl, 5 yıl şampiyonluk beklemeyin, olursak ne âlâ, ama olamazsak, bilin ki kulübü kurtarmak için bu fedakârlığı yapıyoruz!.." Camia "seni seçer", dediklerini yaparsın!.. Camia seni seçmez, köşende oturursun!.. Sen bunu yapma, adaylığını koyduğun andan itibaren "10 yılda 7 şampiyonluk, bilmem kaçıncı yılda Şampiyonlar Ligi finali, daha en başta dünya takımı olma yolunda 3 dünya çapında yıldız" diye işe giriş, "oyları al seçil..." Sonra... "Bu sözleri unut"; durup dinlenmeden "enkaz edebiyatı yap!.." Bitmedi... Bu defa da "100. Yıl" nutukları atarak, "yeniden göreve talip ol" ve... Yanına da "Galatasaraylılar'ın inandığı, güvendiği" Ergun Gürsoy gibi bir yöneticiyi al ve yeniden seçil!.. Hani şu "bir zamanlar" herkesin "transfer sihirbazı" dediği Ergun Gürsoy'u... Amma... Seçimden birkaç ay geçmeden, "verilen sözler de, transfer nutukları da", Galatasaraylılar için "tam bir kâbusa dönüşsün"; olacak şey mi? Durum açık; Özhan Canaydın - Ergun Gürsoy - Turgay Kıran üçlüsünün yönetimi, "adeta" Galatasaray'ı "kamuoyu önünde küçük düşürmek için" iş başına gelmiştir!.. Galatasaray, gerek içeride, gerek dışarıda ancak "hiçbir kulübün talip olmadığı" futbolcuyu alacak duruma düşürülmüştür! Galatasaray, ancak "Fenerbahçe ve Beşiktaş izin verirse", Galatasaraylı yöneticilerin "rica minnet" istirhamda bulunup, "Biz alacağız ne olur siz ilgilenmeyin" dedikleri ve "büyük rakiplerinin" de "Bunu da onlar alsın" diyerek peşini bıraktıkları futbolcuları "alabilecek bir kulüp" hâline getirilmiştir! "Üç - beş yüz bin dolar için" haftalar hatta aylar süren" ve taraftarın "çingene pazarlığı" adını taktığı görüşme trafiği yüzünden "rakiplerin kaptığı futbolcuları" sayarken, dün Tuncay'dan, Bursasporlu Okan'dan, Servet'ten, Sinan'dan başlayarak bugünlere Fatih Sonkaya'lara, Önder Turacı'lara, Gaziantepli ve Altaylı İbrahim'lere kadar gelmek, Galatasaray taraftarını, "Başımızı yerden kaldıramıyoruz, Fenerlisi, Beşiktaşlısı bizimle alay ediyor" diye yollarımızı keser, telefonlarımızı kilitler duruma düşürmüştür! Hakan Şükür olayının geldiği nokta bile, Galatasaray yönetiminin nasıl bir "gaflet" içinde olduğunu göstermektedir! Olay, Galatasaray lehine ancak ve ancak Hakan'ın "Galatasaraylılığı", Beşiktaş'ın "ısrarcı olmaması" ile çözülebilecektir; zira ortada "problem çözecek ve bitirecek" beceriklilikte bir Galatasaray yönetimi yoktur! Aslında ortada bir Galatasaray yönetimi vardır ama, bu yönetim "problemleri çözmek yerine, problem çıkarmak ve sonra da çözümü futbolculardan ve rakip kulüplerden beklemek" için vardır! Özhan Canaydın, kendini de, Galatasaray'ı da yaralamıştır!.. Ergun Gürsoy, "devrini kapadığını", iş yerine durup dinlenmeden "lâf ebeliği" yaparak ortaya koymaktadır!.. "Kimsenin talip olmadığı" ve bu arada "sakat olduğuna dair" güçlü şüpheler bulunan Conceicao ve Adanasporlu İbrahim dışında, Galatasaray yönetimi, "sezonun açılış gününe kadar" ne yapabilmiştir? "Avrupa Şampiyonası'nı bekliyoruz" sözleri ve açıklamaları da unutulmuştur! Zaten "bu sözleri duyunca" kahkahalarla gülmüş; "Herhalde orada kendini gösterecek ve fiyatlarını katlayacak oyunculardan söz etmiyorlar, döküm döküm dökülecek ve fiyatlarını iyice düşürecek oyuncuları izleyip, kimselerin talip olmadığı, hatta kurtulmak istedikleri oyunculardan bir kaçını almak isteyecekler, onun için Avrupa Şampiyonası finallerini bekliyorlar" demiştim! "Uzak Doğu turnesinde atacağı gollerle" Türk futbolundaki "vazgeçilmezliğini ve bulunamazlığını gösterecek olan" Hakan Şükür'ün fiyatının katlanacağını ve Del Bosque gibi "futbol kurtlarının peşine düşmesi ile" olmayan bir problemin ortaya çıkacağını ve büyüyerek Galatasaray'ın gündeminin başına oturacağını düşünemeyen bir yönetim, neyi nasıl yapacak ve başaracaktır? Yazık, rüzgârın önüne katıp oraya buraya sürüklediği bir yönetim tablosu ile karşı karşıyayız!.. Bu tablodan şu çıkıyor: Strateji... Yok... Taktik... Tam bir "beceriksizlik" gösterisi!.. Uygulama... Çok acı olan bu durumu ve gerçekleri yazanlara, söyleyenlere hakaret ve hücum!.. Taraftar... İşin farkında... Ama ne yazık ki kabak Ümit ve Volkan'ın başında patlıyor... "O konuda" da taraftar haklı ama... Bugünün meselesi "takımdaki gece kuşları" değil ki.. Mesele, Galatasaray'ı küçük düşürmek için ellerinden geleni artlarına koymayan kulüp yönetiminde!.. Hani şu, "transferde de yaya kalan" ve Galatasaraylı'nın ümitlerini "Kaf Dağı'nın ardında bırakan" Tatar ağalarında!..