Yazıklar olsun!..

A -
A +

Sporu spor olmaktan, futbolu futbol olmaktan çıkaran, hırslı, gözü kararmış yöneticiler ve onlar karşısında aciz kalan bir spor teşkilatı - federasyon ortaklığı var ortada!.. "Ya biz kazanırız ya da mahvederiz" zihniyeti, durup dinlenmeden taraftardan, futbolcuya kadar herkesi tahrik ediyor, tahrip ediyor!.. Ve de Futbol Federasyonu, spor teşkilatı "el ele" bunlara hadlerini bildireceklerine, "birbirlerini yiyerek", "bu gibileri güçlendiriyorlar!.." Genel Müdürü ile, Bölge Müdürü ile, Federasyon Başkanı ve heyeti ile, Pazar akşamı "İnönü Stadı'nda" herkesin ortasında "bugün var, yarın yok olacak ve çok geçmeden adları sanları unutulacak" birkaç zat-ı muhtereme hem de "haklı olarak verilmiş olan cezayı infaz edemeyerek" kendilerini de, devleti de düşürdükleri durum, yürekler acısıdır!.. Ne yürekler acısı; utanç vericidir, utanç verici!.. Yarın bir başka kulübün yöneticileri de çıkıp "yüzlerini öpse", herhalde "teşekkür ederiz" diyecekler ve "yüzlerini silmek için" bir de mendil rica edecekler!.. Yazıklar olsun!.. Yooo!.. Benim "Beşiktaşlı yazarlarım", testi kırıldıktan sonra çıkıp da "İlhan'ı, Ali Eren'i filan suçlamaya kalkmayın!.." Onları bu hale "şımarta şımarta" sizler getirdiniz! Onun için "bizler", mesela Arif'ler, Hasan'lar, Okan'lar, Emre'ler, K.Hakan'lar için "en ağır yazıları yazıp", onları uyarırken, "sizlerin bu şakşakçılığı" yüzünden, hâlâ ve hâlâ Galatasaraylı taraftarlardan "küfür" yiyoruz; "Neden tenkit ediyormuşuz? Sizleri örnek almalıymışız!.." "Beşiktaş Ali Eren'siz olmaz" ya da "İlhan vazgeçilmez adam, Milli Takım'da da" diye kampanyalar yaparsanız; onların "hatalarını, eksiklerini, suçlarını görmezlikten gelip" durmadan pohpohlarsanız, şımarık dünkü bir çocuğun "sahanın bayrak direklerini tekmelemesini" hoşgörüyle karşılarsanız,sonunda iş gelir "Pazar gecesi olanlara kadar dayanır!.." "Sırf kendi egolarını tatmin için", koca bir mevsimin emeğini, koca bir takımı, "gözlerini kırpmadan" çöp sepetine atıverirler!.. "Sorumsuzluğun tahtına" kuruluverirler!.. Yazıklar olsun!.. Ve bir "Yooo" daha!.. Kimse de "iki eski hakemin yazı ve TV dolduruşlarına gelmesin!.." Beşiktaş - Fenerbahçe maçının hakemi "kötü" olabilir, hatalar da yapmış olabilir!.. Ama, bu karşılaşmanın bandı serinkanlılıkla ve "eller vicdanlara konara" seyredilirse, görülecektir ki, Muhittin Boşat, gözü dönmüş bazı yöneticilerin bunca tahrikinden sonra, "bunca kötü niyetli futbolcunun, baştan sona insafsızca ve iz'ansızca futbolu ve birbirlerini taciz etme yarışına çıkmaları karşısında", gene de "bu maçı bitirebilmiştir!.." Ali Aydın'ın "Galatasaray maçında Serhat'ın başlattığı kıyımı görmemesinin üzerinde durmayanlar" ve "o hakemi göklere çıkaranlar", bu defa "Ali Eren - Serhat olayında", Muhittin Boşat'ı yemek için, hadi "iki yüzlülüğün" demeyeyim ama, "çifte standartlılığın krallığına soyunmakta" bir mahzur görmemişlerdir!.. Boşat'ın "barut haline gelmiş seyirciyi daha fazla tahrik etmemek ve maçı bir an önce bitirmek için", top elinde "tacı oyalayan" ve sahaya atılanları hakemin gözüne sokmaya çalışan Ceyhun'a "At tacı" talimatı verdikten sonra, bu futbolcunun "tacı atacağı yerde, topu saha dışına bırakmasına gösterdiği ikinci sarı karttan kırmızının" dünyanın her yerinde "doğru karar olduğunu" bile hatırlamayan "hakem yorumcuları" var, bu ülkede!.. İşte onun için, "hakemler şamar oğlanına dönüyor", baskılar sebebiyle hata üstüne hata yapmaya zorlanıyor ve Ali Eren'ler, İlhan'lar ve benzerleri bir yana bırakılarak, "onlar ipe çekiliyor!.." Böylece, "reytingçilere gün doğuyor" ve kazdıkları kuyuya düşenleri gördükçe, ellerini ovuşturup "Daha... daha..." diyorlar!.. Yazıklar olsun!.. Ya, "ancak salakların inanabileceği" bir iddiaya "mal bulmuş magribi gibi" sarılarak, FIFA kokartlı Orhan Erdemir'i ve ligi karalamak isteyen "zavallı" zihniyete ne demeli? FIFA kokartlı bir hakem, "hem de Abdurrahim Albayrak gibi Televolecilerin göz bebeği bir insanla, maç alış-verişini Palet gibi bir restoranda yapacak kadar aptal mı?" sorusunun "mantıklı" cevabını bile akıl edemeyecek kadar "saflara" ya da "akıl ettikleri halde", hâlâ "belki de kendilerinin kazanacağı bir ligi karalamak için yarışacak kadar" kötü niyetli olanlara söyleyeceğimiz en hafif söz: Biraz iz'an, biraz insaf ve biraz vicdan!.. Şimdi onlara sormak gerek; Bu defa da Fenerbahçe Başkanı, "Merkez Hakem Komitesi Başkanı'nı tehdit etmekle ve maça Boşat'ı tayin ettirmekle" suçlanıyor.. Hem de aylardır tehir edilen maç yüzünden Galatasaray'a karşı ittifak kurduğu Beşiktaş Kulübü Başkanı tarafından... Şaibe oku bu defa onun tarafından atıldı; hedef de açık; ayıklayın bakalım pirincin taşını!.. Ayıptır, günahtır; "kahve dedikoduları" ile kulüp yöneticiliği yapılmaz, hele hele "büyük kulüp yöneticiliği hiç olmaz!.." Yazıklar olsun!.. Bir çift lâfım da Serdar Bilgili'ye... "Aziz Yıldırım'ın cezası şeref tribünü için infaz edilirse, onu kendi protokol tribününde ağırlayacağınızı", yani "teşkilata karşı, onun yanında yer alacağınızı" söylemiştiniz, şimdi neden Aziz Yıldırım için "cezayı bile takmayan adam" der, oldunuz? Aklınızın başınıza gelmesi için, Ali Eren - İlhan Mansız takviyeli Fenerbahçe mağlubiyeti ve Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkı ile beraber, şampiyonluk ümidini de kaybetmeniz mi gerekiyordu? Yazıklar olsun!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.