Çıkmayan candan ümit vardır!.. İşte bizimki de o misal!.. Norveç'i "orada" yeneceğiz, Bosna'yı "burada" mağlûp edeceğiz ve de finallere gideceğiz!.. Malta'yı, Moldova'yı yenemeyen, Yunanistan'a "burada" Bosna'ya "orada" yenilen bir milli takımla ve teknik heyetle, öyle mi?.. Benim ümidim, "kendi sahamızda Yunanistan'a hem de çok kötü bir futbolla yenildiğimiz gün" bitti ve "Yenisine bakalım" diye yazdım!.. "Futbol tartısında" hâlâ da "o" noktadayım!.. İşte "garip" çelişki de burada: Futbol bu; elbette "Norveç'i de, Bosna'yı da 4 gün içinde yenebiliriz" ve finallere gidebiliriz; temennim "inşallah" da olur ve "Terim ile talebeleri beni fena hâlde mahcûp eder"; keşke etseler, ben "bin defa özür dilemeye" hazırım!.. Bu yazıyı, milli takım "binlerce kilometre uzakta iken ve futbolcular okuyamayacağı için" rahat yazıyorum; "burada olsalar" çok daha dikkatli yazar, "canlarını sıkacak, morallerini bozacak" cümleler, kelimeler kullanmazdım!.. Futbolun oyunbazlığına, şansına kalmadan, bu işi "güven içinde bitirmeli" ve Norveç'e "turistik gezi" yapmalıydık, ama beceremedik!.. Daha işin başında "60 kişilik torba kadrolarla başlayan" yolculuk, bugüne kadar "iskeleti kurulamayan" ve bu yüzden "hep değişen" onbirlerin hüsranı ile devam etti; yolculuğun sonuna da "yeni bir kadro" ile geldik, muhtemelen yarın sahaya çıkacak Milli Takım'da "Milli Takım'da bugüne kadar yan yana hiç oynamamış birkaç oyuncu olacak"; olacak şey mi?.. Sahaya "11 kişi ile çıkmak" başka şeydir, "takım olmak" başka şey!.. Biz de "bir zamanlar" sahaya "takım olarak" çıkardık; şimdi her maçta "değişik" bir 11'le çıkıyoruz!.. Takımın patronu şaşırınca, elbette takımın da şaşırması normaldir!.. "Ben kimseden ders almam" diyen Fatih Terim, "medyayı o kadar dikkatli takip eder" oldu ki, dersini "medyanın köşe başlarından alıyor" ve "kadroya onların istedikleri yönde oyuncu çağırıyor"; yarın gece görülecektir ki, sahaya da "onların istek ve beklentilerini karşılayacak" bir 11'le çıkacak!.. Adeta "Görüyorsunuz, işte sizin onbirinizi sahaya sürdüm, daha ne istiyorsunuz" demeye getirecek; bilmem ki Allah göstermesin "kötü bir sonuç" gelirse, "bu mavi boncuk" onu eleştirilerden kurtarabilecek mi?.. İnşallah "Terim - Medya kadrosu" başarılı olur!.. Sizlere "ne olup bittiğini" çok kolay anlatacak "sadece" bir "örnek" vereyim: Terim, "Ümit Karan'ı kadroya çağırmadığı zaman" kıyameti koparanlar, "Hakan Şükür var, neden Ümit Karan yok" diye yazıp çizenler, bugün suspuslar!.. Ya Kayserisporlu Gökhan oynatılmadığı zaman yazmadıklarını bırakmayanlar ve "Terim'in, Hakan takıntısı üzerinde" yorum üzerine yorum yapanlar?!.. Şimdi Gökhan'ı, Ümit'i soran var mı?.. Yok; neden yok?.. Terim, "umumi istek üzerine" Hakan Şükür'ü çağırmadı da ondan!.. Ve tabii bir de "çağrılan" Semih var; ne de olsa Fenerbahçeli!.. Şimdi "nerede Ümit, nerede Gökhan" diye ortalığı karıştırmak var mı?.. İşte benim spor medyamın "milli takım penceresi" böyle açılıp kapanıyor; kulüp aidiyeti ve kişisel tercih ve kompleksler ile!.. Fazla uzatmayalım; ben inanıyorum ki, kadroya çağrılan çocuklarımızın hepsi, sahaya kim çıkarsa çıksın, eklinden geleni yapacak ve "galibiyet için" sonuna kadar ter dökecektir; zira hepsi "yarın geceki, maçın önemini biliyor" ve "kendilerinden ne beklendiğini" de hocaları onlara çok iyi öğretmiştir!.. Terim "bu yönü" ile müthiş bir hocadır ve üstelik "Formdayım" diyerek herkese "gereken" mesajı da vermiştir!.. Bu maç Terim için milli takım hocalığında "son fırsat", Norveç'e götürülen kadrodaki "yeniler" için de "ilk" fırsattır; iyi kullanmaları gerek ve "bunu" onlar çok iyi biliyorlar!.. İşte, yarın gece "tek ümitli olduğum taraf" burası!.. Yenelim!.. Tamam da, ama Norveç "bize imkânı ve fırsatı" verecek mi?.. Zira, onlar da finallere gitmek istiyorlar ve onlar "takımlar", üstelik bizden çok da avantajlılar!..