Dünkü Türkiye'de güzel bir başlık vardı; "Avrupa'nın topu gelsin!" Evet, "dün gece başlayan" Avrupa Futbol Şampiyonası finallerinde, yarın gece oynayacağımız Hırvatistan maçına "İşte bu sloganla çıkacağız" ve de "Türkler 'Bitti' demedikçe bitmeyeceğini" de göstereceğiz!..
Gene dünkü Türkiye'de Kupa Finallerine katılan takımlarla ilgili enteresan istatistikler vardı ve bunlardan biri de "takım değerleri" idi.
Türkiye "235 milyon avroluk değeri" ile finalist 24 ülke arasında 8'inci idi!..
Ve de, "bizim grubumuzda" ilk 8'e giren "2 takım daha" vardı; listede 638 milyon avroluk Almanya'dan sonra, 570 milyon avro ile 2'nci sırada olan İspanya ve 250 milyon avro değeri ile bizim bir üstümüzde 7'inci sırada yer alan Hırvatistan!..
Grubunuzdaki son takım olan Çeklerin değeri ise sadece 74 milyon avro idi!..
İşte "değer olarak finallerdeki 24 takımın ilk sekizinden 3'ünün olduğu" bu gruptan çıkmak için başlayacağız maçlara… İlk ikiye girersek tamam, "en iyi üçüncüler" arasına girersek de gruptan çıkma imkanımız var!..
Hırvatistan'ı yenmek, neredeyse "gruptan çıkmak" demek!..
Yenmememiz için bir sebep yok; iyi bir takımımız var, iyi hazırlandık, moralimiz iyi, başta Fatih Hocamız, tribünlerde seyircimiz var; daha ne olsun?..
Ay'ın ve Yıldız'ın parladığı geceleri yaşayacağımıza inanmak ne güzel bir duygu!..
İşbecer'in istifası ve sorular!..
"Birileri zenginleşirken, Galatasaray fakirleşiyor" diyerek, Galatasaray'da son 10-15 yılın yönetimlerinin yaptıklarının "tarafsız" bir İngiliz Denetim Şirketi'nce denetlenmesinin yolunu açan Galatasaray Genel Sekreteri Fatih İşbecer istifa etti, hem de "yönetim üyelerine yazdığı" bir mektubun "basına sızdırıldığı" bir günde…
Ve de, "Bizans oyunları ile entrika yapanlar var" ibaresinin bulunduğu bir mektup bu!..
Olmadı; "istifanın zamanlamasına bakınız"; tam da , "mektepli olmayan" bir "eski" Başkan'ın, Sportif AŞ'ye ve de "Galatasaray futbolunun başına getirildiği" günler!..
Olmadı; istifa mektubuna bakınız; üç satır ve de "nedenine dair" tek kelime yok!..
Olmadı; "istifa mektubunda yok" ama, tam da bu sırada basına sızan / sızdırılan "yönetime yazılmış" mektupta "bazı garip iddialar" var ve de asıl "Bizans oyunları ve entrikaları yapanlar" iddiası var!..
"Ortaya", üstelik "kimler, ne entrikaları çevirdiler, ne oyunlar oynuyorlar" sorularının cevabını vermeyen bir mektup atılarak "alttan" takviye edilen "3 satırlık istifa mektubu", bilmem ki, "büyük ümitler beslenen" Fatih İşbecer'e yakıştı mı?..
Kalır, mücadele edersin, tamam, Kalmaz, istifa edersin, ona "Tamam" demem de, hakkındır, saygı duyarım, edebilirsin; ama "arkanda Bizans oyunlarını ve entrikalarını işaret eden" sorular, "imalı iddialar" bırakamazsın, "şeffaf olursun", erkekçe ve mertçe "Neden istifa ettiğini" ortaya koyarsın; seni alkışlarım!..
Sen "öyle yapmayınca" bana da bir soru sorma hakkı doğdu. Dosyayı sen açtın; Bizans'ı, "Galatasaray'ın ta göbeğine ve yönetimine getirdin"; sorumu "benzeşime uygun" soracağım:
Galatasaray'ın mavilerindensin, "bu Bizans oyunlarını oynayanlar, Bizans entrikalarını çevirenler", Roma / Bizans sporunun ve de asıl siyasetinin Maviler Grubu'ndan mı, yoksa Yeşiller'den mi?.
Hiç olmazsa onu açıkla ve "onu bilelim" de, haber ve yorum yaparken, "doğru yolu" bulalım!..
Sahi, tam da "istifa gününde", yönetime yazdığın mektubu basına kimler sızdırdı acaba?..
Şaka!..
Caner'in, Gökhan Gönül'ün ve Mehmet Topal'ın gidişleri ile ilgili olarak bir Fenerbahçe yöneticisi demiş ki; "Evet onlar iyi oyuncular, ama futbolları da, yüzleri de eskidi. Artık Fenerbahçe tribünlerine heyecan vermiyorlar, onların yerine coşku, heyecan verecekler alınacak!.."
Bu sözler doğru ve bütün kulüplerin yöneticilerine ders olacak cinsten!..
Tamam da, "asıl" ve asıl, "yüzü eskiyen, ama huyu değişmeyen kaldıkça" nasıl olacak bu heyecan, coşku işi?..
Ben de sucuk olmuşum!..
Galiba "Üzülmeyeyim" diye bana haber vermedi, sevgili dostum Onur Yetkin!..
İzmir'in köklü ailelerinden birine, "uzun yıllar" Türk atçılığında önemli yeri olan "Simsaroğlu" ailesine mensup bir iş adamdır, Onur; fevkalade bir dosttur!..
Onun da atları vardır, Türkiye Jokey Kulübü'nün çeşitli kurullarında yıllarca görev almıştır.
Ve de bu arada, "yeni aldığı taylardan birine", benim "soyadımı vermek istemiş", Kulüp Yönetimi "Yaşayan insanların adları, soyadları verilemez" diye reddedince, bu defa o taya "Uluç Reis" adını takmıştır!..
Geçen hafta içinde bir spor sayfasında "Yarış atları sucuk mu oluyor" başlıklı haberi görünce, "merakla" okudum; aaa karşıma sevgili Onur Yetkin çıkmaz mı?..
Meğer "koşamayacak duruma gelmiş atlarını" , diğer at sahipleri gibi, o da satmış; Doremi, Epik Story, Özde Laik, Kuzuların Tonu, Donna Klara…
Sonra bir araştırmış ki, "bu yaşlı atları alanların bazıları ortada yok, ortada olanlarda da atlar yok!.."
Yetkin, haberi yapan gazeteciye açık açık demiş ki; "Bu atları kesiyorlar ve herhalde sucuk yapıyorlar. Jokey Kulübü ve Tarım Hayvancılık Bakanlığı bir çözüm bulmalı. Bu hâle gelen atlar, kesicilerin, sucukçuların eline düşürülmemeli!.."
Haklı, hem de çok haklı; nerede "Hayvanları Koruma Dernekleri?.."
Lafı fazla uzatmadan, dönelim başa; "Üzülürüm diye herhalde bana haber vermedi" demiştim ya; haberde "sucuk olanlar" arasında "benim" de adım vardı; "Uluç Reis!.."
Fransa Turu başlarken!..
Ne yazık ki, Eurosport ekranlarında, "Tinkoff sevdası, Sky antipatisi" devam ediyor; varsa yoksa Alberto Contador, Peter Sagan, neredeyse "İnşallah kazanamaz" Chris Froome!..
Acaba, "bunun sebebi" Tinkoff'un sponsorunun "Rus bankacı" Oleg Tinkof, Sky'ın sponsorunun "muhafazakar" medya imparatoru Murdoch'lar olması mı?..
Spora "siyaset ve ideoloji" girer, TV ekranlarında "bisiklet yayını" anlatımına ve yorumlarına bile, "bu sempati ve antipati" yön verirse, bilmem ki, işin tadı, tarafsızlığı kalır mı?..
Bu kaçıncı sezon ve biz yıllardır "Yapmayın, etmeyin arkadaşlar" diye yazıp geldik; nihayet bugün de diyoruz ki; "Fransa Turu başlamak üzere. Yeter artık, dünyaya bakış açınızı, ideolojilerinizi, girdiğiniz yayın stüdyosunun vestiyerine asın da, ağız, göz ve kulak tadıyla bir tur izleyelim."
Atın!..
Sneijder'in kovulması konusu, Mehmet Koçaslan'ın Galatasaray Adası'ndan kovulması meselesine döndürülmemeli!..
Koçaslan Galatasaray Adası'nı "Suada" yapmıştı, Sneijder de Galatasaray'ı "sudan ucuz" yapmaya kalkıştı.
Bu iki adama "su muslukları kapanmalı"; biri hemen takımdan, öteki önce kulüpten, sonra Ada'dan atılmalıdır!..
Galatasaraylılığın gereği budur!..