Kuntz, Eskişehir’de, “bile bile lades” diyerek, kendini tribünlerde ve TV başlarında bekleyen “futbolun keskin dilli ve kalemli” yorumcu gladyatörlerinin önüne attı.
Ve de, kaptanımız Hakan Çalhaoğlu başta, “çoğunluğu vasatı aşamayan”, bazıları “hayret edilecek kadar” kötü oynayan, içlerinde “İyi oynadı” denilmesi için “iltimas bekleyen” futbolcularımız yerine, “eleştiri odağına, hem de ‘infaz masalarında ve sayfalarında kendisini oturtarak” cümle âleme “Beni göndersinler” mesajını ve Hırvatistan’a da grup liderliğini verdi.
Kendi sahanda, kendi seyircilerinin önünde, Okan Buruk’un “geçen sezon Fenerbahçe defansını, ‘açık alan ve arkaya atılan toplar’ zafiyetinden faydalanarak ‘Barış Alper’den santrfor uydurup’ darmadağın etmesinden sonra’ birkaç defa “bu denemeyi tekrarladığı maçlardaki başarışız sonuçlara bakmadan” kazanıldığında “gruptan çıkmayı hemen hemen garantileyeceğimiz” bir karşılaşmaya “santrforsuz çıkarma” hatasıyla “kendi ayağına kurşun sıktı” ve de… “3 puanı alamayarak” bundan sonrasını “maceraya bıraktı!
Ne yazık ki, dahası da var; “üç ıska sonunda yediğimiz golde son adam olan ve golü atan rakibine ‘buyur at’ çağrısını yapan” ve de sahanın en kötülerinden biri olan Cenk’e, 61. dakikada Zeki’yi çıkarırken, 71 dakika tahammül etmesine ne demeliyiz?
Maç günü çıkan yazımda “Santrfora Halil’i koy, Barış Alper’i de asıl yeri olan kanatta oynat, onu kaybetme” anlamına cümleler yazmıştım… Kuntz, hem 61 dakika Halil’i bulamadı, hem de Barış Alper gibi bir “kanat oyuncusunu” kaybetti.
Nitekim 80. dakikada da nihayet, evet nihayet “ikinci santrfor” Bertuğ’u da oyuna sokunca, yakaladığımız gollük fırsatlardan birini gole çevirdik. Halil’in şutunu kaleci kurtardı, dönen topu Bertuğ ağlarla buluşturdu ve beraberliği yakaladık.
Santrforlar “baştan itibaren ‘tek tek’ ve de ihtiyaç olunca ‘ikili’ olarak oynatılsa idi, ‘galibiyete yetecek’ bir skoru yakalamamız, ‘Barış Alperlerin, Kerem Aktürkoğlularının yapamadıklarını yapıp, kalabalık Ermenistan defansını, tek vuruşlarla, ‘gerçek santrforların ceza sahası etrafında iki yana, öne arkaya indireceği gol paslarıyla avlamamız” çok daha kolay olacak, “gol sayımızı ‘yeterli olacak kadar’ arttırabilecektik…
Evet, “santrforsuz oyunla, yenilecek rakipler” de vardır ama “Ermenistan” o rakiplerden değildi. “90. falan” diye yerden yere vurduğumuz Ermenistan grubun favorilerinden Galler’i hem de deplasmanda 4-2 yenen bir takımdı.
Anlaşılıyor ki, “bu medya ve sosyal medyadan sonra, yakında millî takımımız sahaya çıkarken, “tribünlerde de Kuntz aleyhine korolar” da başlayacak. Böyle bir tablo içinde Kuntz’un başarılı olması mümkün değil…
Grupta “bizimle beraber” Hırvatistan’ın da, Galler’in de, hatta Ermenistan’ın da “çıkma şansı” sürüyor…
“Hemen yapılacak bir teknik direktör değişimi”, medyadaki ve sosyal medyadaki hava ile beraber takımdaki, sahadaki ve tribünlerdeki havayı da değiştirecektir.
“Hamit Altıntop - Kuntz kavgası” iddialarının da spor sayfalarına döküldüğü bir süreçte, artık “Kuntz’un kalması” göz göre göre “EURO 24 finallerini” hayal hâline getirecektir.