Yeter artık Doğan Abi!..

A -
A +

Evet, "Yeter artık sevgili Doğan Ağabey!.." İnsaf. "Hakan Şükür düşmanlığında, bir zamanların Osman Tamburacı'sını, bugünün Kâzım Kanat'ını çok gerilerde bıraktın!.." Hadi "Onlar, yapabilir, Hakan Şükür takıntılı olabilirler" diyelim ama sana yakışıyor mu? Türkiye'de "futbolu bilerek yazan çok az futbol yorumcusu ve spor yazarından biri olan" sen, durup dinlenmeden "Hakan Şükür' ü yerden yere vuruyor, futbol hayatını bitirmek için" yoğun çaba harcıyorsun!.. "Onun Galatasaray'a gelmesine karşı çıkıp", Hakan'ı almaya uğraşan "akraban" Alp Yalman'a "Ondan çok iyileri var, almayın" dediğin günden beri, "Acaba fırsat mı bekledin"; o günkü düşüncenin doğru olmadığını, hem Galatasaray'da, hem Milli Takım'da "müthiş ve yanına hiçbir Türk futbolcusunun yaklaşamadığı bir performans göstererek" ortaya koyan ve "seni mahcup eden" Hakan Şükür'ü "yok etmek için?" Her Galatasaray maçını "Hakan'la başlayıp, Hakan'la bitirir oldun!.." Hagi'ye durmadan "Hakan'ı oynatma" der oldun!.. İşte "Malatya maçı yorumunda" yazdıkların: "Türkiye'de futbol Avrupa'ya göre önce düşük tempoda ve pasif düşünceyle oynanıyor. Bunun sebebi oyunun ritmi dediğimiz sahada çabuklukla zenginlileşen ve rahatlatıcı isabeti olan top hareketlenmesini nedense düşünmüyoruz ve uygulayamıyoruz. Hakan Şükür dün bu yetersizlikteydi. Hem rakibi topsuz koşturarak yormak, hem de oluşacak defans boşluklarını kullanmak özelliğini gösteremedi. İlk yarı bu pasif futbolla bitti." "...İkinci yarı dakika 49... Necati topu getirdi, Hakan'ı kaleciyle karşı karşıya bırakan pası yuvarladı. Buna 'Lütfen gol' diyeceğiz. Ritim anlayışına göre artık, ezbere boşluğa atılan top mutlaka birinin depar yolunda olduğu için yaratıcılığı çabuklukla kucaklaştırıyor. Ama Hakan Şükür santrfor oynarsa, ne o depar var, ne ilerideki bir boşluğa yetişen çabukluk düşüncesi uygulanabiliyor." "...Öyle bir maçtı ki, Necati'nin bir akıllı hareketi bütün karşılaşmayı özetleyecek sonucu verdi. Nihayet Hagi de, Hakan'ın yerine daha çok koşan Hasan Kabze'yi takıma alarak oyuna hareketlilik getirdi. Ama son 10 dakika." "...Bir taraftan şampiyonluk iddiasındasın, bir taraftan ligin sonundaki takımlarla neredeyse başa baş oynuyorsun... G.Saray'ın bu ikilemini her hafta eleştiriyoruz ama başa çıkamadık. Patlayan forvet G.Saray literatüründe yok. İnşallah bir gün çağdaş futbolu yakalarlar." İnsaf, Doğan Ağabey, insaf!.. Hakan Şükür tam da yazında "Yapamıyor" dediğin şeyi yaptı; "Defansın boşluğuna atılan topa hızla depar yapıp yakaladı ve yanındaki defans oyuncusundan topu saklayarak 'epeyce' sürüp, 'enfes' bir plâse ile, takımına üç puanı getiren, şampiyonluk yarışına devam etme şansını, Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkını sağlayacak golü attı!.." Sen "başka bir maç mı seyrediyorsun" yoksa; Doğan Ağabey? Bak, Akşam'da sevgili Ömer Ural Kükner "aynı maçın Hakan Şükür'ü için" ve artı, "adeta senin için" ne yazıyor: "Kral kritik maçlardaki parıldama geleneğini sürdürdü. Ekranlara ne kadar yansıdı bilemiyorum ama dillere destan hücum presini tıpkı gençliğindeki gibi yinelemesinin canlı şahidiyim. İki kez Malatyalı oyuncuları yaklaşık 60 metre kadar kovalayacak kadar hırslıydı. Hakan'ın keyifsiz olduğunu hissettirdiği anlarda rakip stoperin gerisinde saklanmasından eser yoktu. Çıktığı hava mücadelelerinin bütününe yakınını kazandı. Duran toplarda savunmasının gücünü artırdı. Attığı golde top hakimiyeti, kalecinin çaresiz kalacağı köşeye plaselemesi hep birinci sınıftı. Tüm bunları sakatlandığı haftada gerçekleştirmesi Hakan'ın katkısını yüceltiyor. Onu acımasızca eleştirenlerin Malatya'da olmalarını ve Galatasaray'ın yarıştan kopmasını engellemek için harcadığı gücü görmelerini canı gönülden diledim. Yorumcuların futbolculara kan davası gütmelerini çözemiyorum. Kişisel açıdan sevilmeseler bile sahada akıttıkları terin karşılığının verilmesi birincil görevdir." Ya Sabah'ta sevgili Ahmet Çakar: "Dikkatimizi çeken diğer en önemli unsur ise Hakan Şükür'ün muhteşem performansıydı. Bırakın bu yılı, belki de son yılların en iyi Hakan Şükür'ünü izledik. Üstelik Hakan'ın omuz adalesi yırtıktı ve maça böyle çıktı. Keşke Hakan Şükür'ün her hafta bir tarafı yırtılsa da onu maçlarda böylesine başarılı izlesek..." Necati kaçırır, Galatasaray puan kaybeder, sen "sadece" Hakan'ı yazarsan.. Mesela Fenerbahçe maçında , senin "Lütfen gol" dediğin Hakan Şükür'ün pozisyonundan çok daha kolay bir pozisyonu "nerede ise 6 pasın köşesinden kaçıran ve takımının mağlûbiyetine hakem triosu ile beraber sebep olan" Fatih Tekke'yi görmezlikten gelir ve sadece "Hakan'ın kaçırdıklarına" kafayı takarsan.... İş gelir, bak nereye dayanır: Bir Galatasaraylı "telefonda" bana dedi ki; "Doğan Koloğlu, Hakan Şükür olayına ideolojik bakıyor, yoksa bu kadar üzerine gitmezdi!.." Sonradan "buna benzer sözleri" başka Galatasaraylılar'dan da duydum; ama inanmak istemedim; hâlâ da inanmıyorum!.. Ama, bilesin ki; "inananlar" çoğalıyor!.. Sevgili Doğan Ağabey; "Türkiye'de futbolu en iyi okuyan ve yazanlardan biri" olan Doğan Koloğlu'nun yorumlarını, "ona inanarak ve güvenerek" okumaya devam etmek istiyoruz; bizleri, bu zevk ve keyiften mahrum etme!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.