Yetki varsa, kullanılır!..

A -
A +

Galatasaray-Barcelona maçı sabahı, bilgisayarımın başında "Çarşamba yazımı" yazıyorum!.. Türkiye'de ne kadar çok "çifte standartlı" ve biraz da "iki yüzlü" yönetici ve yazar-çizer takımı olduğunu düşünüyorum!.. Galatasaray-Barcelona maçına "milli bir olay değildir" diyecek kadar "kendini kaybetmiş kulüpçü" yöneticilere ve onlara "destek veren" kulüpçü kalemlere söylenecek çok şey var ama, "sadece" şunu yazmak bile, "neyin ne olduğunu" ortaya koyuyor: "Türk futbol takımlarının Avrupa Kupaları maçlarında aldıkları her puan, ÜLKE PUANINA KATKI YAPAR ve Avrupa Kupaları'na katılma haklarını da ülke puanının toplamı belirler!.." Galatasaray'ın "Avrupa Kupaları'ndaki başarılarını hazmedemeyip, onu da kendi yanlarına çekmek için çırpınanlar", ne hazindir ki bana "Cehennemdeki Türk kazanının başında zebani bulunmaması" fıkrasını hatırlatıyor; soranlara "O kazanda zebaniye ihtiyaç yok, suyun yüzüne çıkanları, zaten alttan içeriye hemen çekiyorlar" cevabının verildiği fıkraya!... Rakip taraftara hiç sözüm yok; "onlar için Galatasaray'ın başarılı olamaması elbette, istenecek bir olaydır!.." Ama yöneticiler? Galatasaray'ın getireceği puanlarla Şampiyonlar Ligi'ne veya UEFA Kupası'na katılmaya hak kazanacak takım sayımızın artacağı gerçeğine gözlerini kapayan yöneticiler? "Bu gelişmeden", dünlerde faydalanan ve yarınlarda da faydalanacak olan takımların yöneticileri? Bu kupalarda oynarken, "milyonlarca doları, iştirak paylarından, reklamlardan, TV naklen yayınlarından, hasılatlardan kasalarına koyacak olan" kulüp yöneticileri? Bu nasıl bir kafadır? Ayrıca, "konunun başka bir yanı daha var!.." Galatasaray'ın "Avrupa Kupaları'na devam etmesi mi, yoksa Avrupa Kupaları'ndan elenmesi mi, şampiyonluk yarışındaki rakiplerinin işine gelir?" Bu ne biçim "çarpık bir düşüncedir" ki, "Süper Lig'de nefes nefese yarıştığın rakibinin, haftada 3-4 gün arayla 3 maç oynayıp yorulacağı, biteceği, kafasını Avrupa Kupaları'na ayıracağı bir gidişin desteklenmesi yerine önünün kesilmesini ister?" Galatasaray Barcelona'yı yenemez ve Şampiyonlar Ligi'nden elenip, "sadece" Süper Lig'i düşünmeye ve oynamaya başlarsa, bundan Fenerbahçe ve Beşiktaş kazançlı çıkar mı? İnsaf!.. Neymiş; "Avrupa'da böyle maçlar erteleniyor muymuş?" Madde bir; "Avrupa" derken, Almanya, İtalya, Fransa, İspanya, Hollanda, İngiltere kastediliyorsa, orada duralım!.. Bunlar Avrupa Kupaları'nda, Avrupa ve Dünya Şampiyonaları'nda kupalara, birinciliklere doymuş ülkeler... Her turnuvaya 4'er, 6'şar, 7'şer takımla katılıyorlar!.. Biz öyle miyiz? Madde iki; "Bizim durumumuzda olan ülkelerde", değil 5-6 yılda "bir tanecik maçı", böyle bir başarının öncesinde "takımlarının 4-5 maçı da ertelenmek durumunda olsa" ertelerler!.. Bunun örnekleri çoktur!.. Madde üç; üstelik, Galatasaray'ın yıllardır "en kritik zamanlarda ve en güç durumda olduğu haftalarda bile maçları ertelenmemiştir!.. Bu ertelemenin "özel" bir tarafı vardır; "Roma maçı sonrasındaki olaylar!.." "Oradaki olayları, İtalyan polisinin, önce dövüp ve de suçlu ilân edip" önce stadda, sonra otelde saatlerce muhasaraya alarak "manevi işkence içinde beklettiği" insanların "hangi hâleti ruhiye içinde olduklarını ve yıprandıklarını", İstanbul'da sıcacık evlerinde oturarak seyredenlerin anlamalarına elbette imkân yoktur! Bir uzmanla, bir psikologla konuşmak lüzumunu da hissetmezler... Mesela "Galatasaraylı futbolcularla ilgilenen" doktora "durumları nedir" diye sormak bile işlerine gelmez!.. Zira "bunu yaparlarsa" gazetecilik yapmış ve kamuoyunu da "doğru bilgilendirmiş" olurlar!.. Günlerdir koparılan yaygaranın, "bilimsel olarak çürütülmesini" de istemezler; vah onlara!. Gene de, "ertelenmemeli" nutukları atanların, "hayatlarında böyle anlar yaşamamalarını dilerim!.." Orada "o çocuklarla beraber olan" Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, "Türkiye yönünden de, ülke futbolu ve ülke puanları yönünden de, Barcelona maçının ne ifade ettiğini düşünerek", Galatasaray - Trabzonspor maçını ertelemiştir!. Bakınız, "Haluk Ulusoy ertelemiştir" diyorum!.. Zira, Futbol Kanunu ve yönetmelikleri "Futbol Federasyonu Başkanı'na bu yetkiyi vermiştir!.." Ulusoy bu kararı almış, sonra da "federasyon üyelerinin görüşlerine de başvurarak", yönetmeliğin amir hükmünde "eksik bırakmamıştır!.." Yönetmelikte "bu yetkinin kullanılması sırasında, ona buna sorulacağı, onunla bununla görüşüleceği" yazmıyor!. Böyle "saçma sapan iş de olmaz" zaten!.. "Görüşmeler"de, biri, ikisi çıkıp "Ben karşıyım" dese ne olacak? "Yetkin varsa ya kullanırsın ya kullanmazsın!" Ama "başkasıyla paylaşmazsın!.." Kulüpler Birliği'nin "bu olayda işi ne?" Böyle bir yol açılırsa, "bunun sonu gelir mi?" Açık açık düşüncelerini söyleme cesaretini bulamayıp, yüzleri kızarmadan "Trabzonspor, Galatasaray"a yatabilir" demeye getirenlerle, "yönetmelikleri açıp okumadan" ahkâm kesenlere söylenecek tek söz var: Hadi canım, siz de!.. Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy'u "Türk futbolu adına attığı bu cesur adımdan dolayı kutluyor" ve diyorum ki: "İnandığın ve doğru bildiğin yolda devam et!.. Kulüpçülere ve yönetmelikleri bile okumayanlara da aldırma!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.