Önce kendisi... "Kendini antipatik yapmak", daha da kötüsü "düşmanlarına onu yerden yere vurmaları için fırsat vermek" konusunda "sanki" özel çabası var!.. Bu kulvarda, karizmasıyla, kariyeriyle, tecrübesiyle uyuşmayacak kadar çok hata yapıyor; "ben de insanım" ya da "o da insan" mazereti ve bahanesinin ardına sığınamayacak kadar çok sabıkası var... Fatih Terim'in "en büyük handikapı" bu!.. Bir zamanlar etrafında pervane olan ve binlerce olan "iyi gün dostları", şimdi "Ah bir hata yapsa da, onu benzetsek" diye fırsat kolluyor, bu fırsat için fazla da beklemelerine gerek kalmıyor; Terim "bekledikleri" fırsatları onlara bol bol veriyor!.. Sonra... Başkanı ve yönetimi... Terim'i "tam bir paratoner gibi" kullanıyorlar; genelde ve gerektiğinde "Terim'i hedefe geriyorlar", saldıran saldırana ve kendileri sus pus.. "Verdikleri hiçbir sözü tutmadıkları" bir teknik direktörü, "gönülden ve cesaretle savunmak için" dahi çaba göstermiyorlar!.. Başkan Özhan Canaydın "sükûtun altın olduğunu sanan" bir "konuşmama sevdalısı..." Başkan vekili Ali Dürüst, sanıyorum hâlâ "İsviçre'deki fırçanın etkisi altında", Terim'i savunmak için ağzından tek kelime çıkmıyor, kim bilir beki de içinden "Oh olsun" diyor!.. Son örneği; Antalya'daki "tokat" olayı... Kasıtlı, ısrarcı ve inatçı "sözlü tacizlere karşı" Galatasaray'ı ve kendini savunmak isteyen Hoca, "tamamen yanlı ve yıkıcı" haber ve yorumlarla baş başa bırakılıyor; ardından "Tigana spekülasyonları" ile yangına sıkılan benzine adeta alkış tutuluyor!.. Yönetim ve başkan sus pus.. "Büyük bir riskle" değişim adımını atan Hoca, "arkasından vuruluyor" ve "beraber yola çıktığı" genç kadroya adeta mesaj veriliyor; "Ona inanmayın, güvenmeyin, her an gidebilir!.." "Değişimin gencecik kadrosu", bu haberlere, bu tabloya bakarak, "Hoca ile beraber ne kadar yürüyeceğine" nasıl karar verecek, Hocası'na nasıl inanacak, nasıl güvenecek? Canaydın - Dürüst ekibi, Hoca'yı da, futbolcularını da "moral olarak çökertmek isteyenlere" susarak açık açık yeşil ışık yakıyor; bu olacak şey mi? Bu ikili ve ekibi, "özel maçlarda bile" Galatasaray'ın "bariz" penaltılarını çalmayan, çalmak istemeyen ve "yıllardır ilk defa hakemler için böyle bir satır yazıyorum", bu konuda adeta "kasıtlı davranan" bazı hakemlerle ilgili olarak Galatasaray'ın hakkını savunmayı bile "bunca sorunla tek başına uğraşan" Fatih Terim'e bırakarak, kime, neye ve niçin hizmet etmeye çalışıyorlar; hiç düşündüler mi? Alın, Antalya maçlarının kasetlerini dikkatle izleyin; Galatasaray'ın kaç "bariz penaltısı verilmemiş?" Ne yapılmak isteniyor? Terim'in, "bu stres altında", çok daha büyük olaylar çıkarmasına zemin mi hazırlanıyor? Canaydın - Dürüst ikilisi ve ekibi "Mars'ta mı yaşıyor?" Bunlar nasıl yönetici, bunlar nasıl başkan ve başkan vekili? Sevgili kardeşim Hıncal Uluç çok doğru söylüyor; Galatasaray tarihinde "görevini bu kadar kötü yapan ve sorumluluğunu bu kadar kötü kullanan" bir başkan ve bir yönetim var mı acaba? Burada ben bir parantez açmak durumundayım; "Faruk Süren ve Mehmet Cansun'u bir yana bırakırsak" dememiz lâzım! Ya "güvendiği, inandığı", inatla ve ısrarla şans verdiği ama "futbollarıyla, gruplaşmalarıyla, saha içi hareketleriyle ya da saha dışı yaşantılarıyla" Hocaları'na ihanet eden "Galatasaraylı olgun futbolcular?" Bülent'ler... Hakan Ünsal'lar... Arif'ler... Ümit Davala'lar.. "Onlara vefasızlık edildi" kampanyasını durmadan körükleyen "vefasız" futbolcular? Ya Terim'in el attığı her futbolcuya "talip olup", Galatasaray yönetiminin beceriksizliğinden ve parasızlığından faydalanarak, 200-300 bin dolar fark vererek genç yıldızları "kapıp kaçan" Lucescu'lu, Sinan Ergin'li, Aziz Yıldırım'lı "büyük" rakipler? Geliyorum medyaya... Spor medyası, hoş ortada "spor medyası" yok ya, futbol medyası da Terim'i "başarılı kılmamak için" elinden geleni ardına koymuyor!.. Terim'in en ufak ve basit hataları manşetlere çıkılıyor, onun moralini bozmak, stresini arttırmak için senaryolar yazılıyor, yerli-yersiz üzerine gidiliyor ve... Ne yazık ki, "bunun öncülüğünü" de, "Galatasaraylıyım" diyen "bazı" yazar-çizerler yapıyor!.. Gerçekleri, sorunları, gelişmeleri "gördükleri, bildikleri halde", Terim'i ve "değişimin takımını" daha başta "yok etmek için" her şey ters yüz ediliyor!.. Ve Terim, böyle bir "çok cepheli" savaşta tek başına mücadele ediyor; arkadan vurula vurula, doğru bildiğini yapmaya çalışıyor!.. Benim tanıdığım, zaman zaman da sert şekilde eleştirdiğim Terim yıkılmayacak!.. Onu yıkamayacaklar!.. "Koca kurt" henüz kocamadı ve herkes bilmeli ki; "köpeklerin maskarası olmayacak!.."