Yıldırım Demirören!..

A -
A +

Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'i zaman zaman çok ağır şekilde eleştirdiğimi okuyucularım iyi bilirler!.. "Diğer büyük kulüp başkanlarına bakınca", şimdilerde "Galiba, ona biraz haksızlık etmişim" diye düşünüyorum!.. Aslında "Neden böyle düşünüyorum" sorusuna da "net bir cevap vermem" mümkün değil, içimden bir his "öyle söylüyor", o kadar!.. Bugünlerde Yıldırım Demirören'e "sempati ile bakmamın sebebi" ne ola ki?.. Yaptıkları mı, Schuster'i, Queresma'yı getirmesi mi, Kulüpler Birliği ve Futbol Federasyonu'na karşı koyduğu tavır mı, Guti konusundaki çizgisi mi, yoksa hepsi mi?.. "Bunlardan biri, ya da ikisi, ya da üçü, ya da hepsi" desem tartışmaya açık, hem de çok açık!.. Yooo, belki "bunların da etkisi var" ama, Beşiktaş Başkanı'nın "beni etkileyen" bir "başka tarafı" var; "Doğru ya da yanlış, duruşunu değiştirmiyor, orası, burası oynamıyor!.." "Diğerlerine bakıyorum"; bugün "öyle", bir başka gün "şöyle", daha bir başka gün "başka", daha daha bir başka gün "bambaşka!.." Süleyman Demirel'in ünlü "Dün dündür, bugün de bugün" sözünü güncellemişler; "Her gün bir başka gündür!.." Bir "büyük kulüp başkanı" çıkıyor, bir başka büyük kulüp için "Hadlerini aşıyorlar, böyle devam ederlerse, çok ağır şeyler söylerim, altından kalkamazlar" diyor, "tehdit edilen" büyük kulübün başkanından "tık" yok, dahası, daha da enteresan; "bu tehdidin yapıldığı" günden beri, "tehdide karşı sesini sedası çıkmayan" büyük kulüp başkanı, toplantılarda, spor olaylarında tehdidi yapan büyük kulüp başkanının "hemen" yanı başında görülüyor, birlikte "kahkahalar atıyor, fiskoslar yapıyor, mutluluktan uçuyorlar" adeta; TV ekranlarındaki ve spor sayfalarındaki "bu" görüntülere bakan da, "Acaba Mahmut Uslu'nun bıraktığı boşluğun acısı mı unutuluyor" diye düşünüyor!.. Bir büyük kulüp başkanından, "yaptığı açık tehdide karşı" böylesine "ödül alan" büyük kulüp başkanı da, daha geçen sezonun son yarısında "söylemediğini bırakmadığı, yan yana gelmediği, yüz yüze bakmadığı" Federasyon Başkanı'nı, yeni sezonun başında, "nedense" korumak ve kollamak için, "Kulüpler Birliği Başkanı olduğunu da unutup", yeni sezonun fikstür uygulamalarında İkinci ve özellikle Üçüncü Lig kulüplerinin uğradığı büyük haksızlığı anlatmaya çalışan bir başka kulüp başkanı ile itişip kakışmalı, gazetelere göre "boğaz sıkmalı ve karına yumruklu" bir savaşa bile giriyor, yanına da "bu defa gönüllü korumalığına soyunmuş" bir başka kulüp başkanını da alarak!.. İşte "fark" burada; "Demirören duruşu", bir büyük kulübün başkanına yakışan bir duruş; içimdeki his "bu yüzden" bugüne kadar "Beşiktaş Başkanı'na acaba haksızlık mı yapmışım" diye düşündürüyor, beni!.. Bu duruş değişmezse, Türk Futbolu'nun "yapılanmasında" nur topu gibi bir çocuğumuz olabilir; önce Kulüpler Birliği'ni , "gerçekten kulüpler birliği hâline getirecek" bir doğumun sancıları başlayabilir, sonra da "gerçek kulüpler birliğine dayanan" bir Futbol Federasyonu'nun doğum sancılarına sıra gelecektir!.. Bugüne kadar "Beşiktaş'ı yönetmekteki becerisi" tartışılan Yıldırım Demirören, Türk Futbolu'nun önünü kesen ve sadece "kendileri ile kulüplerinin menfaatlerini düşünen" futbol mütegallibesine karşı başkaldırışın önderi olabilir mi?.. Bu soruya cevap vermek, "şimdilik" çok zor; "futbol mütegallibesinin içinde ve başındaki yöneticilerden biri olan" Demirören'in "böyle bir başkaldırının sorumluluğunu yüklenecek" birikime ve beceriye sahip olabildiğine ve "böylesine" hızlı bir değişime uğrayabileceğine inanabilmek için yeterli dayanağımız yok!.. Görebildiğimiz, "eğer bu tutarlı duruşunu, genel bir uygulamaya dönüştürebilirse", yanında "futbolumuzun ezilmiş ve ezilmeye devam eden" birçok kulübünün "çaresiz" başkan ve yöneticilerini bulacağıdır!.. İşte bu sebeple, "ümitli olamadığımız halde", gene de "Acaba olabilir mi" sorusuna dönmek istiyoruz; bu bile bir "ümit ışığı" değil mi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.