Stephan Zweig'in çok ünlü bir eseri vardır; "Tarihte yıldızın parladığı anlar" Bu eserde, "Dünya tarihini değiştiren 10'dan fazla büyük olayın ne kadar küçük tesadüflere bağlı olarak geliştiğini ve sonuçlandırdığını" anlatır, Zweig! İşte, "Bugünler, Türk Basketbol Tarihi için Zweig'in tabiriyle yıldızın parladığı anlar olabilir!" Olmalıdır da!. Türk futbolu için Galatasaray'ın "geçen yılda adım adım parlattığı yıldız", şimdi "12 Dev Adam'ın eline geçen fırsatla", Türk basketboluna kaymış bulunuyor! 12 Dev Adam, tabii başlarında hocaları Aydın Örs de olmak üzere, nerede ise dört çeyrek asırdır gelinemeyen bir noktadadırlar: Basketbolumuzda "komple bir takım olarak" gelmiş geçmiş "en güçlü kadroyu kuran" Aydın Hoca, "gelinen noktanın ve elde edilen fırsatın değerini çok iyi biliyor!" Öğrencilerine de anlatmaya çalışıyor! Eğer, "12 dev çocuğumuz", egolarını yenebilirlerse, heyecanlarına mağlûp olmazlarsa ve "Aydın Hoca'nın dediklerini sahada en az hata ile yaparlarsa", neden kendi ülkemizdeki salonlardan "İtalya'lara, Yugoslavya'lara rağmen" bir Avrupa Şampiyonluğu çıkarmayalım? Zor, ama mümkün!. Zaten, "başarılı olmak" demek, "zoru başarmak" demek değil midir? Eğer "oyuncularımız ve hocaları, şampiyonluğu beyinlerinde kazanmış bulunuyorlarsa", yani "ümide, inancı tam olarak eklemişlerse", kimsenin şüphesi olmasın ki, Türkiye'nin "12 Dev Adamı" başarıya ulaşacaktır! "Taktik, tertip, hakemler vesaire" elbette ki "şeref kürsüsünün en üst basamağına giden yolun dikenleri durumundadır" ama, "basketbol tarihimizde parlayan yıldıza lâyık olunduğunda", bu dikenlerin, "bir gül bahçesinde açacak paha biçilmez güzellikteki güllerin dikenleri haline gelivermesi" işten bile değildir! Onlar inanıyorsa, ben inanıyorsam, sizler inanıyorsanız, neden olmasın? Hadi bakalım, kolay gelsin!