Yazımın başına oturmuştum ki, "Selçuk Yula'nın hayatını kaybettiğinin haberini aldım"; öylece kalakaldım!..
Bunca yıl bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti, futbolculuğunu seyrettim, onu defalarca krallık tahtına oturtan gollerini seyrettim, yazdım, eleştirdim, övdüm!..
Fenerbahçe'de başladığı futbolculuğunu Galatasaray'da noktalamıştı!..
Nedense, o da bugün Emre Belözoğlu'nun "yapmaması gerektiği hâlde yaptığını yapmış" ve yorumculuğunda kalemine ve diline çok zaman "ağır ifadelerle Galatasaray'ı dolamıştı!.."
"Kenarda, köşede kaldığı ve asıl sevdalısı olduğu kulübün dönüp bakmadığı bir zamanda ona el uzatan" bir kulüp için "vicdanen yazmaması gereken çok şeyi yazmasının ve konuşmasının" dışında eleştirecek bir şeyini bulamadığım, devamlı okuduğum ve dinlediğim, "görüşlerine değer verdiğim ve yazılarından çok şey öğrendiğim" bir insandı, Selçuk Yula!..
Genç yaşta kaybettik, spor, Fenerbahçe ve basın camiamızın, kederli ailesinin, dostlarının, arkadaşlarının, hepimizin başı sağ olsun, Allah rahmet eylesin ve "nur içinde" yatsın!..
***
Başka bir konu yazacaktım, "Selçuk Yula'yı kaybettiğimiz" haberini aldıktan sonra, "çok daha kısa yazabileceğim" bir başka konuya atladım!..
Sözü uzatmadan konuya gireyim; Yıldırım Demirören'in "yabancı kısıtlamasının sebepleri" çok basit!..
O, "Şike soruşturması olayında göreve gelince" kafasındaki formülü birkaç cümle ile açıklamıştı; "Biz kendi işimize bakalım, 4 5 yıl kabuğumuza çekilsek, kendi kendimize oynasak ne olur, UEFA'yı filan takmadan, Avrupa Kupaları'na alınmama riskini göze alalım!.."
Sonrasında, "Türk Milli Takımı'nın başarısızlık dizisi gündeme oturunca", bilinçaltında bir başka formül üretmiş olabilir:
"Federasyon'un takımı başarısız, kulüp takımları başarılı olunca, bütün fatura bana çıkacak, bunu önlemem gerek. Bunun önlemenin yolu da, Avrupa Kupaları'nda kulüp takımlarının başarısının önünü kesmekten geçer!.."
Dahası, "bunu yaparsa, yani Galatasaray'ın ve Fenerbahçe'nin önünü keserse, Başkanlığı sırasında büyük zarar verdiği Beşiktaş'a da, Galatasaray ve Fenerbahçe'ye yetişme imkan, fırsat ve zamanı da kazandıracak olmak", bilinçaltında yer eden bir başka düşünce olmuş olabilir!..
O günlerde, "takımının Avrupa Kupaları'na gidemeyeceğini düşünen" Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın da "Hiç olmazsa Galatasaray'ın da önünü keseyim" diyerek, "bugüne kadar söyleyip, istediğinin tam tersini savunmaya başlaması" ile bir de "müttefik bulan" Yıldırım Demirören, eğer Fenerbahçe ve Galatasaray bu sezon Avrupa Kupaları'nda başarılı olamazlarsa, hedefine ulaşmış olacaktır!..
Kısacası, "başarıya değil, başarısızlığa endekslenmiş" bir Federasyon Başkanı var ortada; kutlarım!..
***
Milletimin, spor ve basın camiasının, okuyucularımın mübarek Ramazan Bayramı'nı kutlar, huzur, sağlık, mutluluk dolu nice bayramlar dilerim.l