Yüzler kızardı mı?

Fenerbahçe şampiyon oldu; kutlarım!. Sezonun geneline baktığımızda, yöneticisiyle, taraftarıyla, teknik adamıyla, futbolcusuyla "en çok hak eden" ligi en önde bitirdi ve "üçüncü yıldızı takan" ikinci takım oldu; darısı Beşiktaş'ın başına! Fatih Terim'in Galatasaray'ı "çabuk" iflâs etti!.. Lucescu'nun Beşiktaş'ı, ikinci yarıda "iflâs için" her şeyi yaptı!.. Trabzonspor, Ziya Doğan'a ve istikrara geç kavuştuğu için, bütün gayretine rağmen "finişte" pes etti!.. Ersun Yanal'ın Gençlerbirliği "lige hiç ağırlık koyamadı!.." "Diğerleri" ise zaten "zirve yarışı yapacak durumda değillerdi!.." Fenerbahçe'nin "çok gerilerden gelip", zaman zaman "biraz sıkılsa" da, nerede ise "güle oynaya şampiyon olmasındaki sır" işte bu "kolay anlaşılır" tablo idi! Fenerbahçe için "asıl" sınav yeni başlıyor; Şampiyonlar Ligi! Avrupa'da bir iki maç dışında "başarısı olmayan" sarı-lacivertliler, "iyi transferler yapabilirlerse" bu defa Daum'la şeytanın bacağını kırabilirler! Ve kırmalıdırlar!.. Burada duralım ve ligle ilgili bir başka sayfa açalım; insafsızlıklarla, iz'ansızlıklarla, karalamalarla, çamur atmalarla dolu, kapkara bir sayfaya bakalım!.. "Çamur at izi kalsın" zihniyetinin en çirkin örnekleri ile dolu haftalar yaşadık! Bazı insanlar, "hiç utanmadan sıkılmadan ve vicdanları sızlamadan" oturup senaryolar yazdılar; ellerinde en ufak bir delil ve belge olmadan, "aynı şeyleri söyleyen" iki tane tanık bile bulunmadan hayali pazarlıklarla, sonuçlarla ilgili haberler, yorumlar yaptılar; kulüpleri, takımları, bazı yöneticileri, futbolcuları ve hakemleri karaladılar!. Ne oldu? İşte "en çok yazılıp çizilen" ve de "kamuoyunun bile beyninin yıkandığı" Rizespor olayı!.. Akçaabat'a karşı kendi sahasında aldığı yenilgi sonrasında, Yılmaz Vural gibi "tecrübeli" bir hocanın da yaptığı "inanılmaz" gafla "şike damgası" vurulan bir maç... "Bu yönde" çok şey yazıldı, çizildi, açıklamalar yapıldı, kimsecikler, Rizespor yöneticilerinin "Biz nasıl maç satarız, daha kurtulmadık ki, biz de düşebiliriz; bu iddialar insafsızlıktır" sözlerini duymadı, "gerçeği yansıtan" bu sözler hasır altı edildi! İşte bugünkü tablo; "Rize düşme namzetleri arasında ve Beşiktaş'ı yenemezse, pekâlâ düşebilir!." Nerede, "Karadeniz dayanışması ve cephesi?" Bilmem ki, Rize düşerse, "onu karalayanların vicdanı sızlamayacak mı"; başta sevgili Yılmaz Vural olmak üzere? Aslında bugün görünen tablonun bile "öylelerinin vicdanlarını sızlatması ve çıkıp özür dilemeleri gerek" ama, nerede "öyleleri?" Ya... "Galatasaray, Trabzonspor'a yenilecek" yaygaraları? Biraz "futbol tarihiyle ilgilenenler ve yaşları müsait olup da bazı olayları hatırlayanlar" çok iyi bilir ki; Fenerbahçe'nin "bazı dönemlerdeki yöneticileri", sırf "Galatasaray şampiyon olmasın" diye, futbolda da, basketbolda da "inanılması zor yollara baş vurmuşlardır", ama Galatasaray tarihinde "bunların benzeri yoktur!" İşte bu defa da görülmüştür ki; "Galatasaraylılar evet en büyük rakiplerinin şampiyon olmasını istemeseler" de, bu "istek" sahaya yansımaz!.. Bilmem ki, Ergun Gürsoy'un "selâm gönderdiği" Fenerbahçeli "bazı yöneticilerin" yüzleri kızarmış mıdır? Bilmem ki, "dolduruşa gelen" bazı meslektaşlarımızın da, yaptıkları "benzer yorumlar" sebebiyle vicdanları sızlamış mıdır? Ne oldu? "Şaibe... Şaibe..." diye karaladıkları ligin şampiyonu oldular! Bir "şaibe" lâfı tutturan ve buna "yöneticilerini" de inandıran Lucescu, "dağıtmasa" Beşiktaş olacaktı! "Kendi takımlarının başarısına" gölge düşürmek pahasına "böylesine" açmazlara düşen "sportif düşünce fakiri" yöneticiler, teknik adamlar ve "onlarla beraber yarışan" yorumcular, yazar - çizerler için "yeni çıkan sporda şiddet kanununun ilgili maddeleri" cesaretle ve "tane tane" uygulanmalıdır! Başka türlü tribünlerde ve sahalarda şiddet bitmez! Liglerimiz ve futbolumuz ise bu insanların çaldığı "kapkara" lekelerle bitirilir! Kimsenin şüphesi olmasın!