Son günlerde Türkiye'deki Gezi Parkı olaylarına benzer protestoların Brezilya ve Endonezya'da da görülmesi, bunların arkasında "küresel bir plan mı var" sorusuna anlam kazandırıyor. Brezilya'da bahane, 2014 Dünya Kupası Organizasyonu için yapılan harcamalar... Endonezya'da enerji zamları... Sebep ne olursa olsun; Türkiye, Brezilya ve Endonezya "gelişmekte olan ülke" statüsünde ve bu ülkelerin ekonomisi, önemli miktarda dış finansmana bağlı... Özellikle son 2 yılda gördüğümüz gibi, "bol ve ucuz para" ortamında dış finansmana kolay ulaşılmıştı. Ancak ABD Merkez Bankası'nın (FED) "tahvil alımlarını azaltacağı" beklentileri, son zamanlarda dolar faizini yükseltmiş, böylece gelişmekte olan piyasalara dolarla yapılan yatırımların maliyeti artmıştı. Dış kaynağın daha zor bulunmasının da etkisiyle, gelişmekte olan piyasaların faizi otomatikman yukarı reaksiyon göstermişti. Bugün yaşadığımız sürecin özeti bu... İlginç olan; hem FED'in tahvil alımlarını azaltması hem de protestoların aynı döneme denk gelmesi... İlki ekonomik sebeplere dayanıyor olabilir ancak ikincisi, siyasal ve toplumsal sebepler oluşturuyor ki; bu da "dış finansmanın ürkekliğini" artırıyor.
Bütün bunların borsa için ne anlam ifade ettiğine gelirsek... Faiz bugün bulunduğu 6.5-7 bandına oturursa; borsada 100 binler için biraz daha bekleyeceğiz. Çünkü maliyet artışı; şirket kârlılıkları ve insanların tüketim eğilimi üzerinde "azaltıcı" bir etkiye sahip olabilir. Teknik olarak, hâlâ uzun vadeli trend dönüşümlerine işaret eden 200 günlük ortalamanın (kabaca 78 bin) bir altında bir üstünde dolanıyor olmamız, piyasanın da henüz bir karar vermeğini gösteriyor. FED'den ılımlı mesajların gelmesi halinde; 7'nin üzerinde bulunan 10 yıllık Türk tahvillerine ve faaliyet kârı yüksek, temeli sağlam, "iskontolu işlem gören" hisselere girişler görebiliriz.