Turgut Alp’a vefa!

Sesli Dinle
A -
A +
12 sene önce gittiğim İnegöl Turgut Alp Köyü’nde, Turgut Alp’ın türbesini ziyaret etmiş perişan ve bakımsız hâlini görerek çok üzülmüştüm. Yıllar sonra İnegöl Belediye Başkanımız Sayın Alper Taban Bey bu konuda gerekli adımları attı. Büyük bir gayretle ve Bursa Valiliğinin de desteğiyle bu büyük Türk komutanının türbesini muhteşem güzellikte yeniden ihya eyledi... Üç bin metrekarelik meydanda, anıt alanı, kafeterya ve çevre aydınlatmaları da yapılarak muazzam bir eser meydana konuldu. Ayrıca alandan türbeye giden yol, 16 Türk Devleti'nin bayraklarıyla süslenerek, “Türk Devletleri Geçidi” hazırlandı.
 
Açılış konuğu olarak beni de İnegöl’e davet ettiler. Böylece 11 Haziran Pazar günü İnegöl’de tarihî bir hadiseye tanıklık ettik.
Tarihine sahip çıkan Yörükler, alanı neredeyse tamamen doldurmuşlardı. Çevre illerden gelenler de az değildi.
 
Bir davanın ilkleri her zaman en kıymetli olmuştur. Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda rol oynayan alplar ve gaziler de ileride muhteşem bir imparatorluk hâlini alacak yüce devletin temellerini atmışlardır.
 
Bu bakımdan apayrı bir değer kazanmışlardır.
 
Onların unutulmaması ve gençlerimizin kendilerini layıkıyla tanımaları geleceğimiz açısından önemlidir.
 
Osman Gazi’nin yanında yer alan bu gazilerden en namlıları başta Turgut Alp olmak üzere Hasan Alp, Konur Alp, Abdurrahman Gazi, Akçakoca, Gündüz Alp ve Aygud Alp’tir.
Turgut Alp, Ertuğrul Gazi’nin en genç ve kahraman yiğitlerinden idi. Osman Gazi’nin silah talimlerinde hocalığını yaptı.
 
Osman Gazi devletin başına geçtiğinde onun en yiğit alplarından biri oldu.
 
Bilhassa İnegöl tekfuruyla mücadelesi ile efsanevi bir kişilik olmuştur. Bilecik, Yarhisar ve Harmankaya tekfurlarının dostluklarına mukabil İnegöl Tekfuru Aya Nikola Türk düşmanlığıyla şöhret kazanmıştı.
 
Nikola, Türklerin yaylaya çıkış ve dönüşlerinde yollarını keserek haraç istiyor, bu sebeple aralarında sık sık çarpışmalar oluyordu.
Onun bu saldırgan tutumunu devam ettirmesi üzerine Osman Bey, istişare heyeti gibi olan Akçakoca, Abdurrahman Gazi, Konur, Turgut ve Aygud Alp'lerle durumu müzakere etti. Neticede İnegöl’ün fethine karar verildi.
 
Ancak İnegöl tekfuru, Osman Bey’in üzerine geldiğini haber alarak Ermeni derbendinde kuvvetleriyle pusuya yattı. Osman Bey yetmiş kadar silahlı adamıyla boğaza girdiğinde Aya Nikola ve adamlarının saldırısına maruz kaldı. Vuruşma şiddetli ve kanlı bir şekilde cereyan etti. Osman Gazi Nikola ve adamlarını bozguna uğratıp kaçırttı ise de savaşta çok sevdiği yeğeni Bayhoca’yı kaybetti (1285).

"Şu tekfurun hakkından gelesin!"

Genç ve çok iyi yetişmiş bir yiğit olan Bayhoca’yı kaybetmesine çok üzülen Osman Gazi, İnegöl tekfuru ile kesin bir hesaplaşmanın yakın olduğunu biliyordu. Mevkiini sağlamlaştırmak gayesiyle ertesi sene İnegöl’e çok yakın Kulacahisar’ı ani bir gece baskınıyla ele geçirdi.
Osman Bey’e yalnız başına karşı koyamayacağını anlayan Nikola, komşusu Karacahisar tekfuru ile anlaştı. Bu defa müttefik kuvvetler Osman Bey’in hareketini cezalandırmak üzere saldırıya geçtiler.
 
Osman Gazi, Turgut Alp’in de yer aldığı namlı yiğitleri ile, bu kuvvetleri Domaniç civarında İkizce denilen mevkide karşıladı. Osman Gazi yapılan savaşı kazanmasına rağmen bu defa da kardeşi Saru Yatı’yı kaybetti. Karşı tarafta ise Karacahisar tekfurunun kardeşi ve düşman kuvvetleri kumandanı olan Latos ölüler arasında bulunuyordu (1287). Saru Yatı’nın naaşını Söğüt’e götürerek atası Ertuğrul Gazi’nin yanına defnettiler...
 
Müttefik Bizans tekfurlarına karşı kazanılan İkizce Zaferi, Osman Bey’in bölgedeki nüfuzunu daha da arttırdı.
 
Osman Gazi, İkizce Zaferinden sonra kendisine karşı düşmanca bir tavır takınan ve Nikola ile beraber hareket eden Karacahisar tekfuruna bir darbe vurmak istedi. Bu niyeti sezen Karacahisar tekfurunun Yarhisar tekfurunun yardımlarını temin etmesi neticeyi değiştirmedi. Osman Gazi kuvvetleriyle gelerek uzun bir muhasarayı müteakip hisarı zapt etti (1288).
 
Osman Gazi Karacahisar'ı zapt ettikten sonra kardeşinin oğlu Aktimur'u, esir alınan tekfur da dâhil olmak üzere nice ganimetlerle Selçuklu Sultanına gönderdi.
 
Sultan II. Gıyaseddin Mesud, Osman Gazi’nin elçilik heyetini büyük bir merasimle karşıladı. Fetih haberlerini zevkle dinledi. Gönderdiği hediyeleri memnuniyetle kabul etti. O da Osman Gazi’ye Bülyan Çavuş ismindeki adamıyla beylik alametleri sayılan ferman, tuğ, alem, tabl, otağ ile cins atlar ve silahlar gönderdi.
 
1299 yılı ise Osman Gazi’nin seri fetihler dönemi olarak tarihe geçecek ve beyliğini ilan edecekti. Turgut Alp’in de katıldığı seferde Bilecik ve Yarhisar alındı.
 
Osman Gazi ardından Turgut Alp’e tarihî bir görev verdi.
 
“Baka Turgut! Şu İnegöl Tekfuru Nikola’nın işini bitirmeden dönme! Ağamın ve yeğenimin acısı içimde taptazedir...”
 
Bu emir üzerine Turgut Alp süratle İnegöl üzerine yürüdü. Kalenin dışarısı ile bağını kesti ve kısa bir sürede kaleyi zapt etti. Yakalanan Tekfur Nikola’yı idam ettirdi.

Turgut, hem alp hem eren idi!

Osman Gazi, aynı yıl adına hutbe okutarak beyliğini ilan etti. Nitekim bir bey olarak 1301 yılında, fethettiği yerleri ıktâ olarak dağıttı. Buna göre; Karacahisar (Sultanönü) Sancağını oğlu Orhan Bey’e, Eskişehir’i Gündüz Alp’e, Yarhisar’ı Hasan Alp’e, İnegöl’ü Turgut Alp’e verdi. Bilecik nahiyesinin öşür ve resmini kayınbabası Şeyh Edebali ile zevcesi Mal Hatun’un harcamalarına ve Şeyhin çevresindeki dervişlerin ihtiyaçlarına sarf edilmek üzere ayırdı. Kendisi ise beyliğinin yeni merkezi olarak seçtiği Yenişehir’e yerleşti...
 
Bütün bu faaliyetleri, Osman Gazi’nin beyliğini 1302 yılında ilan ettiği tezini tamamıyla hükümsüz kılmaktadır. Zira bağımsız olmayan birinin ıktâ dağıtması imkansızdır. Buna rağmen Osmanlı Beyliğinin kuruluş tarihinin son dönemde lise kitaplarında 1302 yılı olarak gösterilmesi çok büyük bir hatadır!..
 
Turgut Alp bundan sonra İnegöl’ün idaresi ve imarı ile meşgul oldu. Hatta kaynaklarda İnegöl yöresi bu namlı gazinin adıyla Turgut ili adıyla anılır oldu.
 
Turgut Alp cihad hareketinden de geri durmuyordu. Bu sırada Osman Gazi gaza hareketinin başına oğlu Orhan Gazi’yi getirmiş bulunuyordu. Turgut Alp, Köse Mihal ile birlikte Orhan Gazi’nin yanında Atranos’un (Orhaneli) fethine katıldı. Orhan Bey’in geldiğini haber alan Atranos hâkimi hisardan çıkıp kaçarken bir kayadan düşerek öldüğünden kale kolayca ele geçirildi (1323). Atranos’un alınması Bursa’nın fethini kolaylaştırdı.
 
Turgut Alp’in son bulunduğu gaza Bursa’nın fethi oldu... Bir kısım kaynaklar onun Bursa fethinde de bulunduğunu kaydederler.
İyice yaşlanan bu büyük Mücahid Gazi, kendini tamamen ibadete adadı. Onun uzun bir hayat sürdüğü ve 1335 yılında hayatta bulunduğu yazılıdır. Muhtemelen vefatında 90 yaşının üzerinde idi.
Turgut Alp sadece gaza peşinde bir yiğit değildi. O aynı zamanda bir gönül eriydi... Şeyh Edebalı’dan ilim öğrenmişti. Geyikli Baba’ya intisabı vardı. Tasavvufta onun müritlerinden idi.
Geyikli Baba ise Baba İlyas talebesi olup Seyyid Vefa tarikatından idi. Son zamanlarda sistemli bir şekilde bu büyük veliler hakkında yalan yanlış bilgiler verilmektedir. Bunlar Sünni itikadına mensup idiler. Nitekim Şeyh Edebalı’nın da aynı tarikata mensup olduğu meşhurdur. Dolayısıyla bu yalan yanlış bilgilerin önüne geçilmesi gerekmektedir.
 
Diyanet İslam Ansiklopedisi’nde dahi Ahmet Yaşar Ocak’ın bu konuda kafa karıştırıcı bilgiler vermesi manidardır ve düzeltilmesi elzemdir.
 
Turgut Alp’e gerekli değeri gösteren, muazzam bir türbe ve göz alıcı çevre düzenlemeleri ile bu büyük gazinin ruhunu şad eden İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban Bey ve ekibini bir kez daha gönülden tebrik ediyorum.

TEFEKKÜR

Milletin şehitler gaziler kolu
Şan yıldızlarıdır sönebilmezler
Kutlu analardan doğarlar lakin
Vatandan özgeyi ana bilmezler
               N. Y. Gençosmanoğlu
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.