PROBLEM NASIL AŞILACAK? Müttefiklerden bazılarının, NATO'nun savunma için öngördüğü asgari katkıları bile sağlamaması, bütçe probleminin aşılabilmesini daha da zorlaştırıyor. CİDDİ SORU İŞARETLERİ "Füze savunma sistemi"nde bir mutabakat sağlanmış olmakla birlikte, 2018'de tamamlanacak programla ilgili ciddi soru işaretlerinin varlığı bir kez daha tespit edildi. Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen 18. Uluslararası Antalya Güvenlik ve İşbirliği Konferansı'nın ana konusu Lizbon Zirvesi'nden sonra NATO'nun nasıl bir dönüşüm sürecinden geçeceğiydi. NATO genel sekreterliğinden, 28 üye ülkeden ve İttifak'ın iş birliği içinde bulunduğu diğer ülkelerden gelen diplomat, akademisyen, asker, gazeteci ve politikacı katılımcılar, Yeni Stratejik Konsept belgesinin nasıl yorumlanması gerektiğini tartıştılar. Toplantıda NATO'nun en büyük problemlerinden birinin eriyen bütçe olduğu ortaya çıktı. Bundan 10 yıl öncesiyle aynı miktarda olan İttifak Bütçesi, hem enflasyon hem de Belçika iş kanununun getirdiği mali kısıtlamalar sebebiyle, ciddi anlamda erozyona uğradı. Böyle olunca da, şaşaalı törenlerle Yeni Konseptini dünyaya tanıtan örgütün aslında yeni mali kaynaklar bulunamaması durumunda darboğaza girebilme ihtimali su yüzüne çıktı. Müttefiklerden bazılarının, NATO'nun savunma için öngördüğü asgari katkıları bile sağlamadığı bir dönemde, bütçe sorununun aşılabilmesi için ne türden tedbirler alınacağı merak uyandırdı. FÜZE SAVUNMA SİSTEMİ Diğer taraftan, geçen ayların en hararetli konularından olan "füze savunma sistemi" başlığında müttefikler arasında bir mutabakat sağlanmış olmakla birlikte, 2018'e kadar tamamlanması hedeflenen programla ilgili ciddi soru işaretlerinin varlığı bir kez daha tespit edildi. 2011'e NATO ülkelerinin savunma bakanları arasında yapılacak 3 toplantıyla ayrıntıları netleşecek olan füze kalkanının maliyetinin ne olacağı hâlâ bilinmiyor. Her ne kadar, 250-300 milyon dolarlık bir tutardan bahsedilse bile, Antalya Konferansı'nda görüşlerini dile getiren uzmanlar, bu maliyetin sadece sistemin adaptasyon ve komuta-kontrol mekanizmalarının masrafını karşılayacağını, gerçek maliyetin milyarlarca doları bulabileceğini ifade ediyorlar. Aynı konuyla ilgili olarak ortaya çıkan bir diğer belirsizlik ise, Karadeniz'de seyredecek savaş gemilerine yerleştirilmesi planlanan seyyar füze sistemlerinin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin ihlali anlamına gelip gelmeyeceği. Zira söz konusu sözleşme, Karadeniz'e kıyısı olmayan devletlerin gemilerine, nitelikleri, tonajları ve Karadeniz'de bulunma süreleriyle ilgili son derece ciddi kısıtlamalar getiriyor. AFGANİSTAN MESELESİ İttifak'ın Afganistan'daki varlığının da tahlil edildiği konferansta, 2014'e kadar Afgan güvenlik güçlerine yetki devri yapmayı düşünen NATO'nun, Lizbon Zirvesi'nde kabul edilen ilkeler gereğince, bu tarihten sonra da Afganistan'la uzun süreli bir stratejik iş birliği içinde kalmaya devam edeceğinin altı çizildi. Bununla birlikte, Afganistan'daki temel güvenlik sorunlarının henüz çözülemediği ve Afgan Hükümeti'nin ülkede istikrarı tam olarak sağlayabilmesinin yakın gelecekte mümkün olmadığı teyit edildi. NATO'nun Afganistan'daki mevcudiyetine karşı İttifak ülkelerinden yükselmeye devam eden itirazların, üye ülkelerin hükümetlerini zaman zaman kendi kamuoyları karşısında zor durumda bıraktığının hatırlatıldığı konferansta, örgütün yeni teknolojik imkânları da kullanmak suretiyle kendisini daha fazla tanıtması gerektiği vurgulandı. Bundan sadece iki yıl önce Rusya'nın Gürcistan'a saldırmasıyla kopma noktasına gelen NATO-Rusya ilişkilerinin, Lizbon Konferansı'nda tamir edildiği ifade edilirken, bu ülkenin NATO'nun en önemli ortaklarından biri olmasının amaçlandığı özellikle NATO bürokratları tarafından kaydedildi. Buna karşılık, konferansa katılan Rusya temsilcisi, Lizbon Zirvesi'yle ikilli ilişkilerde yeni bir pencere açıldığını kabul etmekle birlikte, ülkesinin mevcut durumu "ılımlı iyimserlik" ötesinde değerlendirmediğini belirterek, iki taraf arasında halen yaklaşım farklılıkları bulunduğunu ima etmiş oldu. DERİN HAYAL KIRIKLIĞI Son olarak, resmî görevliler, sivil ve asker bürokratlar mümkün olduğunca kaçınmaya çalışsalar da, bilhassa akademisyenler ve gazetecilerden gelen müdahalelerle, WikiLeaks tarafından sızdırılan belgelerin, NATO üyeleri arasındaki ilişkileri ileride nasıl etkileyeceği konusu da tartışıldı. Diplomatların bu konuda derin bir hayal kırıklığı yaşadıkları apaçık belliydi. Kendilerine has davranış tarzlarıyla, konunun NATO üyelerinin birbirleriyle ilişkilerini bozamayacağını vurgulasalar da, aslında buzdağının sadece ucu gözükmüşken bile dünyayı sallayan bu olayın, büyüyerek devam etmesinden büyük endişe duydukları anlaşılıyordu. 18. Uluslararası Antalya Güvenlik ve İşbirliği Konferansı zihinlerdeki birçok soruyu cevaplayan, ama çok sayıda yeni soru işaretlerinin de ortaya çıkmasına yol açan bir atmosferde sona erdi. ANTALYA'YA DİPLOMAT AKINI "18. Uluslararası Antalya Güvenlik ve İşbirliği Konferansı"na çok sayıda bakan, diplomat, akademisyen, asker, gazeteci ve politikacı katıldı. Konferansta (yukarıdan aşağıya) NATO Genel Sekreter Yardımcısı Stefanie Babst, Türk Atlantik Konseyi Başkanı Ömer Akbel ve Euro-Atlantik Konseyi Başkanı Prof. Dr. Anton Bebler de birer konuşma yaptı.