NATO zirvesi yaklaşırken Rusya algısı

A -
A +

Geçen yılki NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’ne ev sahipliği yapan Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta İşgaller ve Özgürlük Savaşları Müzesi adıyla bir müze bulunuyor. Ülke SSCB’nin bir parçasıyken KGB binası olarak kullanılan bu binanın bodrum katı ise hapishaneymiş. Müze’de Almanya ile anlaşarak Litvanya’yı işgal eden Sovyetlere karşı nasıl bir direniş gösterildiği, komünist yönetimin Litvanyalılara uyguladığı zulüm ve işkenceler fotoğraflarla ve belgelerle sergileniyor. Bir oda da Nazilerin zulmüne ayrılmış.

 

KGB hapishanesinin hücrelerinden birinde ziyaretçileri bir sürpriz bekliyor. Hücrenin penceresinden içeriye bakıldığında, demir ranzanın kenarında, üzerinde mahkûm kıyafetleriyle bir Putin maketi duruyor.

 

Aslında bu müzeye gelmeden önce Litvanya’yı ve diğer Baltık ülkelerini dolaşanlar için mahkûm kıyafetli Putin maketi sürpriz olmayabilir. Zira Litvayna’nın yanı sıra Estonya, Letonya ve çiçeği burnunda NATO üyesi Finlandiya’da da neredeyse bu ülkelerin millî bayraklarından daha çok Ukrayna bayrağı bulunuyor. Kamu binalarından kiliselere, müzelerden dükkânlara ve lokantalara kadar nereye baksanız lacivert-sarı bayraklarla karşılaşıyorsunuz. Yüksek binalara İngilizce yazılan “Putin, Lahey Seni Bekliyor,” “Putin’i durdurun” gibi sloganlar sıradanlaşmış. Eski SSCB ülkeleri oldukları için çok sayıda etnik Rus nüfus barındırmalarına rağmen, Baltık ülkelerinde çok açık bir Rus karşıtlığı var. Ukrayna’ya duyulan sempatiden ziyade, Rusya’dan hissedilen tehdit Rus karşıtlığını daha da tırmandırmış.

 

Tarihlerinden kaynaklanan sebeplerle belki Baltık ülkeleri Rusya’ya diğer Avrupa ülkelerine göre çok daha mesafeli olabilir. Ama güneye ve batıya inildiğinde de durum aynı. Polonya, Romanya, Bulgaristan, Çekya, Slovakya, Avusturya, Almanya, Fransa… liste uzar gider. Doğrusunu söylemek gerekirse, Türkiye hariç Avrupalı bütün NATO ülkelerinde durum aynı. Savaşın üzerinden iki yılı aşkın bir zaman geçmiş olmasına rağmen, hemen her kamu binasında Ukrayna bayrağına rastlamak mümkün. Türkiye ise denizden iki komşusu arasındaki savaşın bir an önce sona ermesi için çaba gösteren tek ülke olmayı sürdürüyor.

 

9-11 Temmuz tarihlerinde ABD’nin başkenti Washington’da NATO’nun 75. Yıl Zirvesi düzenlenecek. Zirve’ye hiç şüphesiz Ukrayna’nın adaylığı meselesi ve Rusya’yla ilişkiler damgasını vuracak. Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliklerini -baskılara gücü yettiği kadar- geciktirebilmişti. Ukrayna’nın üyeliğe daveti gündeme alınmaya çalışılırsa şüphesiz buna da direnecektir ve direnmelidir. Başkentlerini baştan aşağıya Ukrayna bayraklarıyla donatan ülkelerin taleplerine rağmen ABD şimdilik makullüğü elden bırakmıyor ve Kiev yönetiminin İttifak’a davet edilmesine sıcak bakmıyor. Fakat ABD, İngiltere ve bu aralar Rusya’ya çatmayı bir davranış modeli olarak benimseyen Fransa’nın öncülüğünde NATO Rusya’ya karşı Ukrayna’ya daha fazla yardım yapılması yönünde kararlar alacak.

 

Washington’da, İttifak’ın tüm tehditlere karşı bir bütün olduğu ve Beşinci Maddenin önemini koruduğu gibi, daha önce defalarca okuduğumuz ifadelere sonuç bildirgesinde yer verilecek. Çin’den, siber güvenlikten, nükleer silahların yayılmasından, iklim değişikliğinden, terörizmle mücadeleden vs. söz edilecek. Ama Gazze’deki zulümden tek kelime bahsedilmeyecek. Belki ABD sonuç metnine 7 Ekim saldırısını koydurmayı deneyebilir. Tek taraflı bir anlatıma Türkiye karşı çıkacaktır. Ama bir NATO metninde Hamas’ın adının şöyle ya da böyle geçmesini açıkçası beklememek lazım: Tarafsız olana ABD izin vermez, menfiyi de Türkiye bloke eder. Orta Doğu’dan genel cümlelerle bahsedecek olan NATO liderleri, bir ikisi hariç Rusya’yı hedef tahtasına oturtma yarışına girecekler.

 

Rusya Batı’da yalnızlaştığının, hatta izole edildiğinin farkında. Kendine yeni dostlar ve müttefikler arıyor. Putin’in Kuzey Kore ve Vietnam gezileri, NATO Zirvesi öncesinde Batı başkentleri için önemli mesajlar ihtiva ediyor. Rus tehdidini neredeyse yaşamsal addeden Baltık ülkelerinin bu mesajı almaya niyeti olmayacaktır. Fakat çekirdeğini Çin ve Rusya’nın oluşturduğu bir savunma ittifakının kendisi için nasıl bir probleme dönüşebileceğini tartan ABD elbette gerekli değerlendirmeleri yapacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.