Üçüncü Dünya Savaşı

A -
A +

Ünlü fizikçi Albert Einstein’a sormuşlar:

 

-“Üçüncü Dünya Savaşı’nda hangi silahlar kullanılacak?”

 

Atom bombasının imal edilmesine ilham kaynağı olan formüllerin de kâşifi olan bilim adamı manidar bir cevap vermiş:

 

-“Üçüncü Dünya Savaşı’nı bilemem ama Dördüncü Dünya Savaşı’nda taşlar ve sopalar kullanılacak!..”

 

Dünyadaki canlı-cansız her şeye çok büyük zararlar verecek bir çatışmanın insanlık tarihindeki en büyük yıkımı getireceği tartışmasız bir gerçek. Yüzyıllar boyunca oluşturulan medeniyetin birbiri ardına patlatılan nükleer bombalarla yok edilerek, insanlığın neredeyse taş devrine dönmesi ihtimali hiç uzak değil. ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye 1945’te iki atom bombası atmasından bugüne geçen 79 yıl boyunca topyekûn bir nükleer savaşın nelere mal olabileceği tartışması sayısız bilimsel toplantıya, yayınlara ve hatta filmlere konu oldu.

 

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan katıldığı bir televizyon programında, “Üçüncü Dünya Savaşı riski var” diyerek bu tehlikeye dikkatleri çekti. Rusya-Ukrayna savaşında taktik nükleer silahların şu ana kadar kullanılmamış olmasında Türkiye’nin aktif diplomasisinin çok büyük bir payı var. Fakat risk devam ediyor. “Pandora’nın Kutusu” açılırsa Einstein’ın işaret ettiği tablonun ortaya çıkması kaçınılmaz.

 

Madem risk bu kadar büyük ve yakın o hâlde ne yapmak gerekiyor? Beş madde hâlinde özetlemeye çalışayım:

 

Birincisi, büyük patlamaya yol açabilecek mevcut yangınları söndürmek lazım. Bunların başında da Rusya-Ukrayna Savaşı geliyor. New York Times gazetesi, yaklaşan NATO Zirvesinde Ukrayna’nın NATO’ya davet edilmeyeceğini ama Zirve’de Ukrayna’ya verilen yardımların koordinasyonu için Almanya’nın Wiesbaden şehrindeki Amerikan üssünde bir NATO Misyonu kurulacağı kararının alınacağını yazdı. Bu eylem yangını söndürme çalışması mı, yoksa yangına körükle gitmek mi? Ukrayna’nın Batı’nın verdiği silahları sadece savunma için değil, Rusya’ya saldırı için de kullanmaya başladığı bir ortamda NATO’nun bir kurum olarak çatışmaya doğrudan taraf olmaya bir adım daha yaklaşması anlamına gelmez mi? New York Times, tüm NATO üyelerinin bu kararı desteklediklerini de yazıyor. Türkiye, Rusya’yı daha fazla tahrik edecek tutum ve davranışlardan kaçınmaları için NATO müttefikleri nezdinde diplomatik gayretlerine Zirve öncesi hız vermelidir.

 

İkincisi, hiçbir hâl ve şartta bir NATO müttefikinin Ukrayna’da askerî personel konuşlandırılmaması gerekir. Fransa Cumhurbaşkanı Macron Ukrayna’ya Fransız askerlerinin gönderilebileceğini söylemişti. Bu çok tehlikeli bir adım olur. Zira muharip güçlerin Rusya’ya yönelik saldırılarda yer alma ihtimaline kapı aralar. NATO etiketi altında olmasa da bir NATO üyesinin askerlerinin Rusya’ya karşı çatışmaya girmesi durumunda Moskova’nın buna vereceği karşılık, diğer İttifak üyelerinin de çok süratli bir şekilde girdaba çekilmesine yol açabilir.

 

Üçüncüsü, Soğuk Savaş esnasında bir sıcak çatışmanın patlak vermesini engellemek için gerilimin tarafları arasında yapılmış bazı anlaşmaların geçerliliğini kaybetmesi riski büyütmektedir. ABD ve Rusya’nın Anti Balistik Füze Antlaşması’ndan çekilmeleri ve ardından önce 2015’te Rusya’nın akabinde 2024’te NATO ülkelerinin Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması’ndan çekilmeleri çatışma ihtimalini artıracak bir tırmanmaya yol açmıştır. Karşılıklı güven artırıcı hukuki zeminin tekrar tesis edilmesi şarttır. Görünen o ki, bu ancak ABD seçimlerinde Trump’ın kazanması durumunda söz konusu olabilir.

 

Dördüncüsü, tek başına NATO üyeliği Türkiye’yi büyük bir savaşın getireceği tehlikelerden koruyamaz. Hele NATO üyeliği dolayısıyla kendimizi içinde buluvereceğimiz bir çatışma söz konusu olursa, herkesin kendisini kurtarma peşine düştüğü bir mahşer döneminde Türkiye, “müttefiklerinin” ipiyle kuyuya inemez. Fidan’ın işaret ettiği “büyük risk” karşısında bugüne kadar olduğu gibi Türkiye kendi savunma imkân ve kabiliyetlerini en üst seviyede zenginleştirmeyi sürdürürken, muhtemel savaşın tabiatına uygun kapasite geliştirme çalışmalarını da hızlandırmalıdır. İncirlik’te olduğu söylenen NATO nükleer silahlarının doğrudan Türkiye’nin savunulması için ve Türkiye’nin kontrolünde olmadığı unutulmamalıdır.

 

Beşincisi, Büyük Hesaplaşma henüz başlamamışken NATO’nun yanında yeni ve sağlam savunma iş birliklerinin tesis edilmesi gerekir. Türkiye Türk dünyasının lider ülkesidir. Üçüncü Dünya Savaşı endişesi taşıyan diğer Türk devletleriyle, savunma ve güvenlik iş birliklerinin ele alınıp somut yapılara dönüştürüleceği bir süreç başlatılmalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.