“Ramazân” kelimesi “yanmak” demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tövbe eden Müslümânların günâhları yanar, yok olur.
Dînimize göre, bayram ikidir. Birincisi, Arabî aylardan Şevvâl ayının birinci günü [bu sene, 30 Mart 2025 Pazar günü, 01 Şevvâl 1446 idi] “Ramazân Bayramı”; ikincisi, Zilhicce ayının onuncu günü [06 Haziran 2025-10 Zilhicce 1446 Cuma günü] de “Kurbân Bayramı”dır. Bilindiği üzere, Ramazân Bayramı, üç gün, Kurbân Bayramı ise dört gündür.
“Ramazân” kelimesi “yanmak” demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tövbe eden Müslümânların günâhları yanar, yok olur. Bundan dolayı da Müslümânlar bayram yaparlar. Müslümânlar, her yıl Ramazân ayında günâhları affedildiği için sevinirler.
Peygamber Efendimiz Medîne'ye hicret edince, Medînelilerin Câhiliye âdetlerinden kalma bayramları kutladıklarını gördü ve onları îkâz etti; “Allahü teâlâ, size onlardan daha hayırlı iki bayramı (Ramazân ve Kurbân Bayramlarını) ihsân etti” buyurdu...
İmâm-ı Gazâlî hazretleri, bayram denilmesinin sebeplerini şöyle açıklamaktadır:
“1- Mü'minler, Ramazân Bayramında, Allahü teâlânın farz kıldığı Ramazân orucunu tutabildikleri için çok sevinirler, bunu bayram kabûl ederler.
2- Bayramlar her sene tekrâr geliyor. Bu sevinçli gün tekrârlandığı için bayram denilmiştir. [Zâten bayram ma’nâsına gelen “îd” kelimesi de “avdet” kökünden gelmektedir.]
3- Bayramda Allahın ihsânı bol oluyor; bol bol ihsâna kavuşulduğu için bayram denilmiştir.
4- Bayram günü gelince sevinç ve neş’e de geliyor; üzüntüler unutuluyor. Bunun için bayram denilmiştir.”
Bir gün, Hazret-i Ali (radıyallahü anh), bir kalabalığı eğlence içinde görüp, böyle eğlenip neşelenmelerinin sebebini sorduğunda onlar, "Bugün bizim bayramımızdır" dediler. Bunun üzerine Hazret-i Ali de; "Günâh işlemediğimiz günler de bizim bayramımızdır" buyurdu.
Yine bir Müslüman rûhunu teslîm edeceği (vefât edeceği) zaman, rahmet meleklerini, Cennetteki ni'metleri görünce, onları görmenin zevkıyle gülerek cânını verince, böyle cân verme vaktinin de Müslümânın bayramı olduğu bildirilmiştir.
Ayrıca İslâm büyükleri, bir Müslümânın Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından sakınarak, günâh işlemeden, harâm lokma yemeden geçirdiği günleri de bayram kabûl etmişlerdir.
Müslümânlar bayram günlerine ayrı bir önem verirler. Zîrâ bu günler, günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günler olması bakımından sevinç ve neş’e kaynağıdırlar.
Bayram günleri, günâhların affedildiği ve rahmet kapılarının açıldığı günlerdir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan duâ, tövbe reddolmaz. Fıtr (yanî Ramazân) ve Kurbân bayramlarının birinci geceleri, Şâban ayının on beşinci (Berât) gecesi ve Arefe gecesi.” [Kadir gecesi, birçok hadîs-i şerîfte bildirildiği için, burada da bildirilmeğe lüzûm görülmemiştir.]
[Kıymetli okuyucularımızın, asîl milletimizin ve bütün Müslümâların, Ramazân Bayramlarını hâlisâne tebrik ediyoruz.]
Müslümânlar, bayram günlerine niçin önem verirler? İnşâllah yarın da, bir nebze ondan bahsedelim.
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı'nın önceki yazıları...