Gidip geldiğimiz yerler, “Mâverâünnehir” diyârıdır. Mâverâün-nehir: Amu Deryâ ve Siri Deryâ nehirleri arasında kalan ünlü Türk ülkesidir.
Elhamdülillah, bir haftalık rüyâ gibi bir Özbekistân seyâhatinden selâmetle dönmüş bulunuyoruz...
“Türkistân diyârı”, Türklerin yurdu mânâsınadır demiştik. Târihî geçmişi çok uzundur. Binlerce yıldan beri Türklerin yurdu olup, topraklarında pek çok devlet kurulmuştur. Türkistân’ın târihi, eski asırlarda Türk devletleri, Çinliler ve Moğollar; 19. yüzyıldan îtibâren de Ruslar, Çinliler, Afgânlılar ve Îrânlılarla alâkalıdır.
Geçen hafta da bahsettiğimiz gibi Türkistân; Batı Türkistân, Doğu Türkistân, Afgân Türkistânı [yâhut Güney Türkistân] ve Îrân Türkistân’ı olmak üzere dört bölüm hâlinde incelenmektedir. Batı Türkistân, Türkmenistân, Özbekistân, Tâcikistân, Kırgızistân, Kazakistân hudûdu içerisindedir. Doğu Türkistân Çin Halk Cumhûriyeti; Güney Türkistân, Afganistân; İrân Türkistân’ı da İrân hudutları içindedir.
Türkistân’da Türk devletleri kuran Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler, Uygurlar, Karahânlılar, Gazneliler, Selçûklular ve Harezmşâhlar buralara uzun yıllar hâkim olup, 13. yüzyılın başında da maalesef Moğolların işgâline uğradı. Moğollardan sonra da çeşitli hânlıkların idâresinde kaldı.
Batı Türkistân, 1867 yılından beri Rusya’nın işgâlindeyken, 1991 yılında Özbekistân ve Türkmenistân’ın öz toprakları oldu.
Gidip geldiğimiz yerler, “Mâverâünnehir” diyârıdır. Mâverâün-nehir: Amu Deryâ (Ceyhûn), Siri Deryâ (Seyhûn) nehirleri arasında kalan ünlü Türk ülkesidir...
Bölgede, ilk çağlardan beri Türkler ve İrânlılar yaşamışlardır. Târihte bilinen ilk Türk devleti olan Asya Hun İmparatorluğu (M.Ö 4. asır-M.S 48), târihte Türk adıyla kurulmuş ilk devlet olan Göktürk İmparatorluğu (552-745), Uygur İmparatorluğu (774-1209), Sâmânîler (819-1005), Karahânlı Devleti (840-1212), Gazneli Devleti (963-1186), Büyük Selçuklu Devleti (1040-1157), Harezmşâhlar Devleti (995-1231), Timur İmparatorluğu (1370-1506), Çağatay Hanlığı (1227-1370), Şeybânîler (1500-1598) bölgede hâkim olmuşlardır.
Müslümânlar, Mâverâünnehr’e ilk defâ; 667’de El-Hakem bin Ömer el-Ğıfârî komutasında giderek bölgede üç yıl kalmışlardır. Daha sonra bâzı seferler düzenlendiği hâlde, Arap orduları geçici ve mevziî başarılar elde ettiklerinden dolayı Mâverâünnehr’deki hâkimiyetleri sürekli olmamıştır.
Kuteybe bin Müslim’in düzenlediği seferler netîcesinde, küçük bir kısım hâriç, bütün bölge, Müslümânların hâkimiyetine girdi. Bölgede İslâmiyyet hızla yayıldı. Horasân’a tâyin edilen Vâlî Nasr bin Seyyâr, uyguladığı başarılı siyâsetle halkı İslâmiyete ve Müslümânların hâkimiyetine ısındırmayı başardı. Bölgenin Müslümân olması, bâzı beylerin menfaatlerine dokunduğu için, Nasr’a karşı çıktılarsa da, Nasr uyguladığı siyâsetle, halka kendisini sevdirmiş olduğundan, isyancılar başarı sağlayamadılar. Daha sonra bölgede hâkim olan Müslümân Tâhirîler ve Sâmânîler, Nasr’ın uyguladığı usûlü aynen devâm ettirdiler. Nasr’ın başarılı olmasının sebebi, orta tabaka ve çiftçi halkın desteğini sağlamasıdır.
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı'nın önceki yazıları...