Özbekistân konusuna girmeden evvel, bir mukaddime olmak üzere, umûmî olarak Türkistân’dan bahsetmeyi münâsip görüyoruz...
İnşâallah, 08 Nisan 2025 Salı-13 Nisan 2025 Pazar günleri arasında (6 gün-5 gece olmak üzere), İrfân Turizmle 45 kişilik bir kâfilenin başında rehber olarak, Özbekistân’a gideceğiz. [Bendeniz, Özbekistân’a, ilk def’a, 1996 yılının Zilhicce ayında, gitmiştim. Bu seyâhatimiz 11. gidiş olmaktadır.]
Oradan döndükten sonra da, yine Cenâb-ı Hak nasip buyurursa, İrfân Turizmle, 22 Nisan 2025 Salı-28 Nisan 2025 Pazartesi târihleri arasında Hindistân’a 45 kişilik bir kafile daha götüreceğiz.
Özbekistân konusuna girmeden evvel, bir mukaddime olmak üzere, umûmî olarak Türkistân’dan bahsetmeyi münâsip görüyoruz.
“Türkistân”, Asya kıtasında Türklerin yurdu mânâsına gelen büyük bir ülkedir. Yüzölçümü altı milyon kilometrekare civârındadır. Târihî geçmişi çok uzundur. Binlerce yıldan beri Türklerin yurdu olup, o topraklarda pekçok devlet kurulmuştur. Türkler; Özbek, Kazak, Kırgız, Tâcik, Türkmen, Karakalpak ve Tatarlardan müteşekkildir. Türkistân’da Rus azınlıklar yanında Ukraynalı, Alman, Koreli, Ermeni, Gergiyan, Estonyalı ve benzeri azınlıklar da bulunmaktadır.
Türkistânlılar aynı dile (Türkçe), aynı târihe, aynı kültüre ve aynı dîne (İslâm) sâhip olmaları sebebiyle birbirlerine sıkı sıkıya bağlı bir bütün teşkil ederler.
Türkistân’ın târihi eskiden Türk devletleri, Çinliler, Moğollar; 19. yüzyıldan îtibâren de Ruslar, Çinliler, Afgânlılar ve Îrânlılarla alâkalıdır.
Türkistân’a hâkim Türk devletleri kuran Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler, Uygurlar, Karahânlılar, Gazneliler, Selçûklular ve Harezmşâhlardan sonra, orası 13. yüzyılın başında da Moğolların işgâline uğramıştır.
Moğollardan sonra da çeşitli hânlıkların idâresinde kalmıştır. Batı Türkistân 1867 yılından itibâren Rusya’nın işgâlindeyken, 1991 yılında Özbekistân ve Türkmenistân’ın öz toprakları olmuştur. Doğu Türkistân Çin’in işgâlinde, Güney Türkistân ise Afganistân’ın hâkimiyetinde bulunmaktadır. Îrân Türkistân’ı da Îrân’dadır.
Türkistân halkı, bütün Türkler gibi örf, âdet ve geleneklerine bağlı bir millettir. Dîn; bütün baskılara rağmen tesîrini sürdürmektedir. Hiçbir dîn eğitimi olmasa bile, Türkistân halkı, her vesîleyle Müslümân olduğunu göstermektedir. Dînsizlik, Türkler için çok ayıplanacak bir husûs olma özelliğini muhâfaza etmektedir. Komünizm, Türkistân sosyal yapısında ciddî tahrîbât açmış olmasına rağmen, Türk milletinin dînî inançlarını yok edememiş, bilakis dîn konusunda yeni nesiller daha da istekli yetişmeye başlamıştır.
Gerek Çarlık Rusyasının, gerekse komünist Rus idârelerinin tek gâyesi, İslâmiyeti kaldırmak, Türkistân ahâlisini Ruslaştırmaktı. Türkistân’da, bir asır boyunca, akıl almaz baskı ve işkenceler uygulanagelmiştir. Buna rağmen arzûlanan Ruslaşma yerine, millî benliğe dönüş hızlanmış ve böylece Türkistân’da bulunan Türk devletleri, tek tek hürriyet ve bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Rus komünist idâresi karşısında millî benliğin esâs kaynağını da İslâmiyet teşkîl etmiştir.
Türkistân, Müslümân bir ülkedir. Müslümân olan Türkistân nüfûsunun %94’ü Ehl-i sünnet îtikâdına mensuptur. Türklerin hepsi Ehl-i sünnet olup, Hanefî mezhebindendir. [Yarın inşâallah, bu önemli konuya devâm edelim.]
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı'nın önceki yazıları...