“Ramazândan sonra, Şevvâl ayında da 6 gün oruç tutan, anasından doğduğu günkü gibi günâhsız olur.”
Aslında, bedenî ibâdetlerden olan orucu, [oruç tutulması harâm, yasak veya mekrûh olan zamanlar hâricinde] her zaman tutmak sevâptır; fakat Şevvâl ayında tutulan orucun sevâbı daha çoktur. Bir hadîs-i şerîfte, “Oruç, Cehennem ateşinden koruyan bir kalkandır” (Buhârî) buyuruldu. Ramazân-ı şerîften sonra, Şevvâl ayında tutulan oruçlar sâyesinde, insan günâh kirlerinden temizlenir. Bu oruçlar, Ramazân orucunun eksikliklerini de tamâmlar.
Şüphesiz ki, herhangi bir nâfile ibâdetin sevâbına kavuşabilmek için, îmânda ve farzlarda kusûr olmaması, harâmlardan kaçıp günâhlara tevbe etmek ve o işi ibâdet olarak yapmaya niyet etmek de şarttır. Sevgili Peygamberimiz buyurmuşlardır ki:
“Ramazân ayı orucu on aya, Ramazândan sonra tutulan 6 gün oruç da iki aya mukâbil olur ki, böylece bir yıl oruç tutma sevâbına kavuşulur.” [İbn-i Huzeyme]
“Ramazândan sonra, Şevvâl ayında da 6 gün oruç tutan, anasından doğduğu günkü gibi günâhsız olur.” [Taberânî]
Kur'ân-ı kerîmde, “Bir hasene işleyene, en az 10 sevâb verilir” buyurulmaktadır. Bunun için, Ramazân-ı şerîfte tutulan 30 gün oruca karşılık 300, Şevvâl ayında tutulan 6 gün oruca karşılık da, 60 gün sevâb yazılacağından, toplam 360 gün oruç tutulmuş gibi olur.
Bazı âlimler, bu 6 gün orucun vakit geçirmeden, bayramdan sonra hemen tutulmasının iyi olacağını bildirmişlerdir. Bu oruçları aralıklı tutmak da câizdir.
Şevvâl ayında tutulan nâfile veya kazâ oruçlarını pazartesi ve perşembe günleri tutmak daha iyidir. Zira hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Pazartesi ve perşembe, günâhların affedildiği günler olduğu için oruç tutuyorum.” [Müslim]
“Ameller, pazartesi ve perşembe günleri, (Allahü teâlâya) arz olunur. Ben de amelimin oruçlu iken arz olunmasını isterim.” [Tirmizî]
“Eyyâm-ı biyd” denilen kamerî ayların 13, 14 ve 15. günleri de tutmak iyi olur. Bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Her ay, eyyâm-ı biyd’de oruç tutan, yılın tamâmında oruç tutmuş gibi sevâba kavuşur.” [Nesâî]
Şevvâl ayında olsun, diğer mübârek gün ve aylarda olsun, tutulan oruçlar, hep nâfiledir. Ya'nî farz oruç gibi değildir. Sevâbı ne kadar çok olursa olsun, nâfile oruçların hiçbiri, farz ile kıyâslanamaz.
Şevvâl ayındaki bu “altı gün”leri tutarken, kazâya da niyet ederse, hem bugünlerde oruç tutmuş olur, hem de kazâlarını ödemiş olur. Bunun için üzerinde oruç kazâsı olanlar, Şevvâl ayında ve diğer mübârek günlerde tuttukları oruçlara niyyet ederken, kazâya kalan oruca niyyet etmelidirler. Böylece hem kazâları ödenmiş, hem de o mübârek günlerde oruç tutup va'dedilen sevâba kavuşmuş olurlar.
Oruç kazâsı olmayanların, nâfile oruç tutmaları çok sevâptır. Ama kazâları varsa, tabîî ki önce onları bitirmelidirler. Şunu unutmamalıdır ki, farz olan bir ibâdet, bir özürden dolayı vaktinde yapılamamış ise, bunu daha sonra, hemen ilk fırsatta kazâ etmelidir; edâsı farz olan ibâdetlerin kazâsı da farzdır.
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı'nın önceki yazıları...