Saadet Hemşireye karşı şu anda bir sıfır galip görünüyordum. “Ya devlet memuru olduğu için iddialarıma cevap vermek istemedi, ya da terbiyesi icabı susmayı tercih etti…” diye düşünürken bir de baktım yanı başımda gülümsüyor. “Sol kolunu aç, bir tansiyonuna bakalım Jale’ciğim…” dedi. Aramızda hiçbir şey olmamış gibi samimice elimi tuttu. Pek dostça davranıyordu. Ben ise muzipçe burun kıvırıyordum. Büyük bir zafer kazanmış komutan edasındaydım hâlâ.
Medeni cesaretim daha bir artmıştı. İkinci raundu almak değil, hepten nakavt etmek için fırsat kolluyordum. Kolumdan tansiyon cihazını çıkarırken yine mütebessimdi.
- Yedi on bir, maşallah iyi. Geçmiş olsun Jale Hanım. Rabbim hep iyilerle eylesin.
- Bir dakika! Bu “iyiler” dediğin de kimler ki onların üzerine duâ edip duruyorsun? Sana göre iyi olan bana göre kötü olabilir. Nereden bulacağız bu arayıp da bulamayacağımız iyileri?
- Aman Jale Hanım yine o mevzulara girmeyelim! Bak işte basit bir sözdü, uçtu gitti. Hem mesleğimiz icabı bütün hastalara duâ ediyoruz, ister inansın ister inanmasın, ayırım yapmıyoruz.
- Bilhassa bana mesaj veriyormuşsun gibime geldi!
- Güldürme beni! Duânın mesajı mı olurmuş Jale Hanım? “Yeryüzünde kimler iyiyse, kim insanlara, cemiyete faydalıysa onlarla beraber olun da rahat edin…” temennisi ve kısa bir duâ. Bundan, başka ne mana çıkarılabilir ki ha bire kaşıyıp duruyorsun? Merak etme altından kötü bir şey çıkmaz!
- Ama eskisi gibi içten davranmıyorsun, kırgınlığın gözümden kaçmıyor! Olsun, yalvaracak değilim! Verdiğin kitabı okuyorum. Beğendiğim için değil, hatalarını bulup gözünüze sokmak için! Ha şurasını itiraf edeyim bana çok yabancı şeyler… Bazı kelimeleri anlamıyorum, sözlüğe bakmak mecburiyetinde kalıyorum. Ne yalan söyleyeyim, her okuduğum cümle sarsıyor beni. Dediğim gibi ilimle hayaller örtüşemez. İlimden başka çağ dışı fikirleri, hakikat olarak kabul edemem!
Demek fena dolmuştu ki hiç beklemediğim bir çıkışla Saadet Hemşire kükredi: “Kusura bakma da çokbilmiş davranan, aslında bir şeyden haberi olmayan birisin Jale Hanım!” dedi, bir çırpıda zehir zemberek birçok cümleyi sıraladı. “Bazıları diyor ki; ‘Göremediğim, elimle tutamadığım, öpüp koklayamadığım şeylere inanamam! Aklım almıyor, zor geliyor! Ne oldu bana bilmiyorum? Çok istiyorum ama olmuyor! Bir şeyler mâni oluyor!’ Ben de böyle mazeretler üretenlere diyorum ki: ‘Bahane, bahane, bahane!’ Bilmem anlatabildim mi Jale Hanım?” deyip son noktayı koyunca bu sefer ben alttan alıyormuşum gibi başladım ama diyeceklerimi de sıraladım. Hiç pes eder miydim?
- Saadet Hanım, önce bi sakin olun lütfen! Hem kötü bir şey demedim. Tekrar edeyim; “Ben ilimden, araştırmadan, incelemeden yanayım… Bak, bu ilimler sayesinde her yan ışıl ışıl. Kullandığın modern aletler de ilmin neticesinde değil mi? Dünyanın kabul ettiği bu hakikati sesli düşünmenin, yeri geldiğinde kör gözlere sokmanın, sağır kulaklara duyurmak için haykırmanın cevabı bu içi boş konuştukların olmamalıydı! DEVAMI YARIN