"Anne hayırdır, neler oluyor?.."

A -
A +

İki katlı konak restore edilmiş, her şey ne fazla ne eksik, yerli yerine konmuştu...

 

Köşk görünümlü mükemmel evin duvarları dâhil her bir köşesi ve bilhassa eşya ve aksesuarlarının usta bir sanatçının elinden çıkmış olduğu apaçık belliydi. Kaba saba yapılmış, rastgele alınmış hiçbir şey yoktu.

 

İki katlı eski bir konak yeniden restore edilmiş, her şey ne fazla ne eksik, yerli yerine konmuştu. Asıl mühim olan Tanju ile uzun müddet gezip beğendiğimiz ve sonra da icrayla elimizden çıkıp giden eşyalarımızın neredeyse aynısı buradaydı.

 

Çatısı iki yana eğimli kırmızı kiremitliydi ve üstünde hususi yapılmış bir leylek yuvası vardı. Zemin katta her işe yarayan bir salon, dip kısmına doğru geniş, oldukça ferah mutfak, bitişikte lavabo ve banyo misafir ve hizmetçi odaları, üst katta pencerelerinden güllerin enfes kokusunun her saat içeri girdiği, uzaktan denizi gören bir ebeveyn odasıyla iki çocuk ve bir de çalışma odaları vardı. Salondan üst kata, çok eski ve oldukça kıymetli olduğunu tahmin ettiğim antika döner bir merdivenle çıkılıyordu… Ceviz oymalı dolaplar, raflar, kabinler, muhtelif kutular ve kristal süs eşyaları daha neler neler...

 

Güneş alan bahçe, çok bakımlıydı, muhtelif meyve ağaçları, çiçekli yollar ve etrafı sarmaşıklarla iyice sarılmış kamelya tam bir istirahat yeriydi. İyi de burada bizim ne işimiz vardı? Gariban bir kadıncağızdan başka kimseyi de göremiyordum etrafımda. Dadaş şoför de “Arabamın bir arızası var, şöyle bir servise gösterip geleyim…” deyip cevap beklemeden, sanki bizi yalnız bırakmak için elinden geleni yapıp koşarcasına çıkmış, gitmişti.

 

Şaşkınlığımı belli etmeden çocuklar bana, ben onlara bakıyordum. En sonunda Enes’im fazla dayanamadı. Fısıltılı bir ses tonuyla:

 

- Anne neler oluyor? İnşallah hayırdır!

 

- Bekleyip görelim! Şimdilik hayır görünüyor oğlum, bir tanem sen müsterih ol!

 

- Ben zaten korkmuyorum!

 

- Delikanlılar korkmaz!

 

İçinde bulunduğumuz küçük saray gibi evin sağına soluna bakıp bir ipucu yakalamak için biraz hayranlıkla, daha çok şaşkınlıkla inceliyordum. Çözemediğim soruların cevaplarını araştırıyordum alttan alta...

 

Bulunduğum salonun açık kapısından daha büyükçe ve aydınlık bir salona geçtik. Burada her şey olduğu gibi ayan beyan görünüyordu. Tavanı yüksek, içerisi ferah olmasına rağmen, dışarıdan gelen sıcaklık, buhar olup yüzüme vuruyordu ki, evin sahibi mi, hizmetlisi mi ne? Tam bilemediğim hanım, hareketlendi aceleyle açık kapı ve pencereleri kapatıverdi, o hızla da dışarı çıktı. İçimden “Bir bu eksikti!” dedim.

 

Saniyelerin seneler gibi geçeceği odayı incelemeye devam ettim. Girişin tam karşı duvarını dört büyük pencere süslüyordu.

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.