Jale'nin Tanju'ya yazdığı mektup, şöyle devam ediyordu:
Bu dar dünyamız, kifayetsiz ilmimiz, bu sığ bakışlarımız kâfi gelmiyor, yetmiyor işte… Apaçık görüyoruz hakikatleri ve bir şey yapamıyoruz. Büyüklerimiz derdi ki “Bir testiyse dünya, ömürler de su…” Sızar, iğne ucu gözeneklerinden zamanın, bir içim serinlik, bir yudum huzur için. Er geç bir gün ölüm hakikatiyle burun buruna geliriz, çok da pişman oluruz ama fayda vermez! Teneşirden dökülür toprağa suyumuz. Yerde biraz nem, biraz ıslaklık kalır bizden en son hatıra ve kısa bir müddet… Hesap vermeyi bilerek nasıl maksatsız yaşar insan? Geride dünyanın kalacağını bilerek nasıl ölür? Bunları bilmek bütün acıların anası değil mi?
Artık dön gel! Daha fazla dayanamıyorum! Yazacak söz de kelime de bitti, kalmadı dağarcığımda bir şey. Öyle bir gel ki şaşırt beni, sar sarmala ihata et, kuşat. Benim yazdıklarıma aykırı şeyler söyle ne olur, ya da yepyeni bir şeyler…
Bıktım usandım yol gözlemekten! Sesimi, soluğumu duy ve anla. Dolu yağmıyor, fırtına esmiyor artık! Bundan sonra da illa yağacaksam rahmet olarak dönmek istiyorum yeryüzüne Tanju.
Bu pişmanlığıma bile sanki gök sema sevindi, masmavi gülümsedi yeniden ve eskisi gibi. Hayat iniş çıkışlarla dolu biliyoruz. Biz sıfırın altına kadar inmeyi becerdik daha da aşağısı gayya… Biraz daha debelenirsek korkarım çıkamayız! Gel yükselen merdivenlere binelim. Ümidin ucunu gösteriyor usulca, iyimserliğin altın huzmeleri şavkıyor, pamuk yığını bulutların arasından. Yeteri kadar aldandık, yandık, etrafımızı da tutuşturduk! Hakikaten gördüğümüz bulutların rengi mavi mi beyaz mı? Yoksa koyu kurşuni mi külrengi mi?
Yeteri kadar süründük! Haydi yükseklere çıkalım, mesalâ bulutlara Tanju. Hayallerimde değil hakikatte çıkalım. Biliyor musun fena yoruldum bütün dertlerimi kirpiklerimde taşımaktan? “Ağlama” diyorsun ama onsuz yapamıyorum! Az da olsa içimdeki acıları kirpiklerimden damlayanlarla dışarı atabiliyorum.
Kimselerin umurunda değil acı çektiğimiz! Onlar yine kendi âlemlerinde... Elimizden tutan kalmadı lakin tekmeleyenler gittikçe çoğalmakta! Gel bir tekme de sen vurma, sana sevdalıya!
İçimde hiç kaybolmayan ümidim, ellerimde bir avuç hayal kırıntısı pare pare kalbim. Senin, benim, evladımızın hatıralarının ağırlığı altında ezim ezimim. Peşine koştuğun Jale iyice tükenmeden tut kaldır düştüğü bu çukurdan!
Hedefine ulaşamamış, yerini bulmamış bir istek, hata yapmış bir hareket, becerilememiş hürmet ve muhabbet olarak hayat tezgâhında ördüm ömrümün kumaşını ilmek ilmek. Beni hatalarımla hatırlasınlar eş dost arkadaşlar. Yeter ki sen kalpten yapılmış pişmanlığımı, tövbemi gör, bu yazılanları hafife alma!
Çok savrulduk kuru bir gazel gibi bahtımızın rüzgârında! Yaptığım hatalarımı kabul ediyorum. Bu kadarı dönmen için yetmez mi? Daha fazla ne istiyorsun? Samimice söyle onu da yapayım! Şimdiye kadar yanlış kulvarlarda koştum, biliyorum. Hem yoruldum hem de yordum. Onu da biliyorum. DEVAMI YARIN