Aradığım hususiyetlerin olduğu biriyle karşı karşıyaydım...

A -
A +
Bu kısa hasbihâlin; ayrı dünyaların iki insanı olan bizleri birbirimize yakınlaştırması ne büyük bir nimetti.
 
Zavallı kalbimin küt küt atışı daha bir şiddetlenmişti. Yavuz hırsız misali;
- Benim için sürpriz oldu. İsminizi bilmediğim gibi buraların nere olduğunu da bilmiyorum.
- O kadar da mühim değil. Ben memleketini, aileni, size ait her şeyi biliyorum ya yeter.
- Ben tam tersi, hiçbir şey bilmiyorum…
- Öyleyse başka şeylerden konuşalım.
- !!!
- Mesele ben yeşilin her çeşidini, suyu, tabiatı çok severim, anlayacağınız yeşile sevdalıyım. Evimin etrafını çevreleyen ağaçların altında oturup kitap okumak, tefekkür etmek, yorgunluğumu gidermek isterim. Böyle bir ortamda doğdum, büyüdüm. Onların hasretini çekecek bir durum olsun istemem.
- Korkma yeriniz zaten öyle!
- Elhamdülillah! Zümrütten bir Cennet sanki.
- Bizim de kalbimiz çiçekten…
- Öyledir inşallah!..
İş övünme yarışına girmeden mevzuyu değiştirmek istiyordum ama beceremiyordum. Akıllı, mahir, aradığım birçok hususiyetlerin olduğu biriyle karşı karşıyaydım. Bu kısa hasbihâlin; ayrı dünyaların iki insanı olan bizleri birbirimize yakınlaştırması ne büyük bir nimetti. Kötü bir şeyle karşılaşabileceğimi düşünüp biber gazları, sivri bıçaklarla donanımlı olarak geldiğim yerde okuduğumuz kitaplardan, sevdiğimiz hayvanlara kadar birkaç mevzu üzerinde mütalaamızı tamamlayıp muhabbetle kucaklaştık.
Samimi hava döndü dolaştı evlilik üzerine kadar geldi.
- Evli erkeklerin psikolojisi arkadaşlarla lokantaya gitmeye benzer.
Deyince o da şaşırmış olmalı ki hemen bir sualle söze başladı:
- Nasıl?
- Şöyle: Bir insan sipariş listesine bakar, inceler beğendiği bir yemeği de haklı olarak sipariş eder. Buraya kadar gayet normal. Sonra yanındakinin istediği yemeği görüp “Keşke onu isteseydim...” diyen ruh hâli işte o evli erkeğin doymak bilmeyen psikolojisidir.
- Aaa hiç düşünmemiştim! Hakikaten öyle olanlar çok olmalı!
- Dahası var. Bir davette bir hanım arkadaşına sormuş: “Alyansını yanlış parmağına takmıyor musun?” diyor. Diğer hanım ona cevap vermiş: “Evet yanlış adamla evliyim de ondan…”
- Öyle de olsa herkesi aynı kefeye koymamak lazım Jale Hanım! Annem derdi ki “Bir adam evlenene kadar eksik sayılır, evlenince tamamen bitmiş olur!”
- Yani kadınlar erkekleri tüketiyor mu demek istiyorsun?
- Eğri oturup doğru konuşmak lazım! Hata hep erkeklerde değil, bizlerde de çok... Karşılıklı oluyor bu işler. Bir genç babasına sormuş: “Baba evlenmek kaça mal oluyor?” Babası: “Bilmiyorum oğlum, ben hâlâ bedel ödüyorum da…” diye sitem etmiş hanımından.
- Kadın ne de olsa zayıf yaratılmış. Güç kuvvet erkeklerde. Bir hanım anlatıyormuş: “Evlenene kadar huzur ve saadetin ne olduğunu bilmezdim, sonra da geç oldu.
- Evlenince her şeyini kaybetmiş kadıncağız ne yapsın? Yeni evlenmiş bir kadın mesut ise sebebini hemen anlarız. On senelik bir kadın mesut ve bahtiyar ise sebebini merak eder hâle geldik. Peki suç kimin? Kadının mı, erkeğin mi?
- Her ikisinin de... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.