Bu nasıl bir rüyaydı, hakikatmiş gibi yaşıyorduk. Birçok milletlerarası kurum kuruluş, birçok devlet, hatta hayret ki hayret, bazı dindar geçinenler bile yanımızdaydı. Bu kadar alkış, bu kadar iltifat başımızı döndürüyordu. Belediye otobüslerini, bankaları, dükkânları yakmanın, o ateşlerde fotoğraf çekmenin hazzını yaşadık. Yetmedi, polisle bile çatışmayı öğrendik, Vandalizmin şehvetini tattık. Artık tazyikli su da, biber gazı da bizlere zevk verir oldu. İlk defa bir şey başarabileceğimize inandırılmıştık…
***
Tanju’yu uyutmuş, gece geç saatlere kadar Aylin’le baş başa kalmıştık, tıpkı tahsil senelerindeki gibi, çay kahve, çay kahve uykumuzu iyice dağıtmıştı.
Arka sokağa bakan küçük bir odamız vardı. Çocuğumuz olduğunda onun olacağı bir oda. Tek kanepenin üzerine yedek çarşaf, nevresimlerimizden koydum. “Aylin burada istediğin kadar uyu, ye iç ve istediğin kadar kal…” dedim. Daha çok şeyler de söylemiştim ama aklıma gelmiyordu. Defalarca teşekkür etti, memnuniyetini dile getirdi odada tek başına bıraktığımda.
Bir iki saat uyuyabilseydim iyi olurdu. Yarın işe gidecektim ve bu devirde iş bulup kaybetmek de pek hoş bir şey değildi.
Ertesi günü evden çıkmama yarım saat kalaya cep telefonumun alarmını kurmuştum. Çalar çalmaz fırladım. Elimi yüzümü yıkadım, kahvaltı yapmak aklıma bile gelmedi. Zavallı Tanju da kenarda köşede bulduklarıyla idare etmiş dışarı çıkmak için beni bekliyordu.
Dedim Aylin uyanmışsa bir hâl hatır sorayım. Duş alması için yeni havlular çıkardım. Kapıyı hafif araladım bir de ne göreyim!? Aylin’in ağzından kusmuk gibi peltemsi kan akmış, beti benzi soluk öyle gözleri kapalı… “ÖLMÜŞ” diye bir çığlık attığımı hatırlıyorum. Bayılmışım.
Yanık yanık ötme yeter,
Benim hâlim senden beter.
Yâr hasreti kalpte yatar,
Söyle benden ne istersin?
Gülün var gülizarın var.
Çemen var, çemanzarın var.
Bin yerde ahuzarın var.
Daha benden ne istersin?
Kızıl güller seyrangâhın,
Hiç dinmez mi ahın vahın?
Huzur verir her sabahın.
Bilmem kimden ne beklersin?
Bitmez mi bunca heyecan?
Her tarafın inci mercan,
Sevdiğin feryadı; can can.
Candan başka ne istersin?
Nice zaman aktı geçti
Kimi çayır, ekin biçti,
Kimi geldi yedi içti.
İbret için ne istersin?
Bahar gelir açar güller,
Durmaz söyler hakkı diller,
Duâ için kalkan eller,
İste artık ne istersin?
Sen seversen sevilirsin,
Hem bilirsen bilinirsin.
Ölsen bile yad olursun.
Hadi durma ne istersin?
Sevdan Hoca’yı yaktı gitti,
Ciğerimi püryan etti.
Maldan mülkten üryan etti,
Söyle daha ne istersin?
***
YİNE HASTANE…
Şunu iyi bil;
Elinden geleni değil,
Kalbinden geçeni yapmalı insan;
Hem de hemen!
Kalp yanılmaz ama yanılır el…
Tövbe etmelidir en evvel!
Örülmüş çorap
Görürse darp
Sökülür gider tel tel!
Şimşir tarak, lakin başı kel!
Neye yarar taştan heykel?
DEVAMI YARIN