"Bakın kar taneleri havada kelebekler gibi uçuşuyor..."

A -
A +
"Ben de candan anlatayım bari. İstanbul’da bir gün mübarek hocamın sohbetine gitmiştim. Şiddetli kar başlamıştı..."
 
Hafız Lütfü:
- Herkesin öyle unutamayacakları günleri var.
- Mutlaka olmuştur. Hocam dışarıda acayip bir kar yağışı başladı.
- Rabb'im neylerse güzel eyler. Kar deyince aklıma ne geldi komşular?
- Can kulağıyla dinliyoruz Hocam.
- Ben de candan anlatayım bari. İstanbul’da bir gün mübarek hocamın sohbetine gitmiştim. Şiddetli kar başlamıştı. Pembe evin penceresinden sokağa baktı baktı, sonra sohbete gelene döndü buyurdular ki: “Lapa lapa kar yağıyor. Pencerenin önüne oturmuş dışarıyı seyreden şairler şiir yazıyor, âşıklar muhabbet cümleleriyle sevdiklerine mektup… Fakirler odun kömür yetecek mi telaşında... Âlimler ise ibret alıyor. Bakın kar taneleri havada kelebekler gibi uçuşuyor, yumuşak bir inişle yere konuyor. Bir kar tanesini avucuma alsam; ‘Buraya gelinceye kadar neler yaşadığını öğrenmek istiyorum...’ desem, bize ne anlatırdı acaba?”
Kendisiyle akran olan bir abimiz sordu;
- Hakikaten ne anlatırdı efendim?
Buyurdular ki;
- Kar tanesi; “Madem çok meraklısın ‘Dinle öyleyse anlatayım: Birkaç ay öncesine kadar tuzlu okyanuslarda bir damla suydum. Sayılamayacak kadar çok arkadaşım vardı orada. Sımsıcak bir yaz günü, keyifle deryanın dalgalarında hoplayıp zıplayarak bir o yana bir bu yana koşturuyorduk. Kızgın güneş, nar gibi ışınlarıyla bizi öyle yakıyordu ki… Bazı arkadaşlarım yanımdan birden kayboluyordu. Böyle sürüp giderken birden değişime uğradığımı fark ettim. Meğer buhar olmuştum. Arkadaşlarımdan ayrılıp yükselmeye başladım. Kuşlar gibi uçuyordum. Beni gören peşimden geliyordu. Aralıksız peş peşe o kadar çok su damlacığı buharlaşıyordu ki tahmin edemezsiniz. Su olmaktan buhar olmaya geçince çok da hafiflemiştik. Bu sebepten durmadan yükseliyorduk. Yükseldikçe yükseliyor, deryaların üzerinden aşıp dağlara onları da geride bırakıp bütün yeryüzünden uzaklaşıyorduk. Gittiğimiz yerlerde bizim gibi olan diğer buhar kümeleri de gelip bize katılıyordu… biz onlara... Artık bulut olmuştuk. Rüzgâr, istediği gibi bizi değişik biçimlere dönüştürüp duruyordu. Gökyüzünde böyle başıboş ne kadar dolaştığımızı sayamadım. Tahmin edemeyeceğin kadar yükseklerde geziniyorduk. Çok yukarılarda havalar iyice soğuktu. Birbirimize yaklaştık artık hiç kımıldayamıyorduk. Bir bütün olarak hareket ediyorduk. Artık yağmur olup geldiğimiz yere, yeryüzüne dönmek istiyorduk. Yükseklerden yeryüzüne bakmak çok farklıydı. Bekleyiş boyunca içim içime sığmıyordu. Yağmur olarak toprağa düşecekken birden hava daha da soğudu. Hepimiz üşüdük pek fena titredik. Çevremdekilere sordum:
“Neler oluyor?”
“Şu anda üstünde bulunduğumuz yer kış mevsiminde bulunuyor. Bu soğuk bizi kara dönüştürecek haberin olsun. Bak, işte ben kar oluyorum... Aaaa! İşte sen de... Yol arkadaşım sözünü sürdüremedi. Kar olup yeryüzüne düşmeye başladı. Onun ardından ben de…"
DEVAMI YARIN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.