Belli ki mektubu ağlayarak yazmıştı ve beni de ağlattı!

A -
A +

Meçhul birinden gelen mektup şöyle devam ediyordu:

 

“Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.”

 

Merakım daha da arttı.

 

“Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmek için koşmam lazım geldiğinde bacaklarıma ihtiyacım var.”

 

“Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler, fıkralar anlatabilmem, yeri geldiğinde duâ edebilmem için ağzıma ihtiyacım var.”

 

“Arabayı kullanmayı çok sevdiğin hâlde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için, sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, ihtiyarladığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında görülmesini istemediğin beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin, gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var…”

 

“Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip o çiçeği senin için koparırım bir tanem.” Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu.

 

Belli ki ağlayarak yazmıştı ve beni de ağlattı. Gözyaşlarım “şıp şıp” damlıyordu yazıların üstüne. Son paragrafta ise şunlar yazılıydı: “Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lütfen kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle dışarıda bekliyorum…” Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi.

 

Artık çok iyi biliyordum: Beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya bütün kalbimle karar verdim.

 

İşte bu hakiki aşktı.

 

İlk yıllarda görmeye alıştığımız aşk heyecanın, seneler sonra kaybolup gittiğini sandığımızda bile huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.

 

Şu veya bu şekilde muhabbet hep vardır. Belki artık az heyecanlı ya da eskisi gibi romantik olmayabilir. Hatta sıkıcı, tekdüze, belki yüzsüz gibi görünse de unutma ki o hep oralarda bir yerdedir.

 

Çiçekler, süslü cümleler ve romantik dakikalar iki sevgili arasındaki irtibatın başlaması için mühim olabilir. Bir zaman sonra bunlar gitse de hakiki aşkın granitten sütunu ebedî kalır.

 

İnsanoğlunun hayatı tam da böyle bir şeydir.

 

     ***

 

İnsanlar, bir kötü davranışınızla bütün güzelliklerinizi siler.

 

Allahü teâlâ bir tövbenizle, bütün kötü mazinizi siler.

 

Gelenin Tanju’dan olduğundan emindim. Boşuna olmadığını da biliyordum ama niçin gönderdiğini, bunlarla ne demek istediğini, hangi mesajları verdiğini ise hâlâ çözemiyordum.

 

“Sabah ola hayrola…” dedim, ertesi günü bunları da alıp Nefise Doktor'umu ziyarete gitmeye, ne demek isteyebileceğini birlikte çözmeye karar verdim. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.