"Memleketimizde müthiş bir kıtlık oldu. Onun için, tahıl getirtmek üzere, birkaç adamımı, Mısır maliye nazırı olan Yusuf aleyhisselâma yolladım..."
Hazret-i Yusuf’un tavsiyelerini beğenen hükümdar; Mısır’ın hazinelerinin idare işini ona bırakmış. Yani hazret-i Yusuf'a maliye nazırlığı vazifesini vermiş. O da lazım gelen tasarrufu yapıp ve iktisat yolunu tutmuş. Yedi bolluk senesinden sonra yedi kıtlık senesi kapıya dayanınca da halk rahat etmiş. Her taraftan tahıl almak üzere insanlar gelmeye başlamış.
Bu hadiselerden bir müddet sonra Yemen’de çok şiddetli yağmur yağmış ve büyük bir sel gelmiş. Ağaçları kökünden sökmüş, binaların yıkılmasına sebep olmuş. Sular çekildikten sonra eski bir mezarın açıldığı görülmüş. Ortaya bir kadın cesediyle büyük bir servet çıkmış. Herkes kime ait olduğunu düşünürken bir kitabe dikkati çekmiş. Kitabedeki yazı okunduğunda, bu cesedin Himyeri hükümdarlarından birinin kızı olan Tace adındaki bir hanım sultana ait olduğu anlaşılmış. Tace’nin cesedinin boynunda paha biçilmez yedi inci gerdanlık, kollarında yedi kıymetli altın bilezik, ayaklarında mücevherli yedi halhal ve on parmağın yedisinde muhteşem mücevher yüzüklerin bulunduğu görülmüş. Ayrıca baş tarafındaysa çok kıymetli eşya ile doldurulmuş hazine gibi bir tabut varmış. Parlaklığıyla dikkatleri çeken bu hazine tabutun ön kısmındaki levhada yazılı olanlar pek alâka çekmiş.
Şunlar yazılıymış:
Ben Himyeri hükümdarının nazlı kızı Tace’yim. Memleketimizde müthiş bir kıtlık oldu. Onun için, tahıl getirtmek üzere, birkaç adamımı, Mısır maliye nazırı olan Yusuf aleyhisselâma yolladım. Epey bir zaman geçtiği hâlde gönderdiğim elçiler gelmeyince, adamlarımızdan bazılarına bir kantar (50 kilo kadar) gümüş verip herhangi bir yerden bununla bir kantar un alıp getirmelerini istedim. Onlar da çok aradı bulamadılar. Nihayet bir kantar altın verip tekrar gönderdimse de, yine elleri boş döndüklerinden, incileri öğütüp yemekten başka çare bulamadım. Fakat o da beni besleyemediği için, büyük bir servet içinde açlıktan ölümle yüz yüze kaldım. Benim bu acıklı hâlimi işitenler, elzem olan dersi almalı, servetine güvenmemeli, gerekli iktisat yolunu tutmalıdır. Tarihte altının, incinin, geçmediği durumlar varsa da, benden başka dünyada hangi kadın bu kadar muhteşem ziynetler içinde ölmüştür?
- Çok ibretlik hadise Behlül!
- Sultan’ım! Hazineler bu kadına fayda etmediği gibi, ahirette de para pul geçmeyecek! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helâlleşsin! Çünkü ahirette altının, malın kıymeti olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevapları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir.” Buharî-yi şerifte okuyunca bende akıl makıl kalmadı!
- Sizde akıl kalmadı değil çoğaldı! Şimdi öyle kıtlıktan ölünecek bir durum yok Behlül!
- Şimdi yok ama olma ihtimali de vardır Sultan’ım.
DEVAMI YARIN