Benim adıma bir kargo gelmişti!..

A -
A +

Dört mevsimi aynı anda yaşayan tuhaf bir ruh hâli içindeydim. Çoğu zaman kış, bazen güzdüm, baharım ve yazım azdı anlayacağınız. Dışım baharda olsa da içim hazan mevsimini yaşıyordu her daim. Boşa geçen yaşanmamış günlerimin sayısı arttıkça korkularım da depreşiyordu yeniden. Onun yokluğu, sessizliği içinde kıvranıyor, ateşli bir humma tutmuş gibi kavruluyor, yanıyordum. Gündüzüm gecem birbirine karışmıştı, geç saatlere kadar uyuyamıyordum da...

 

Hatıralarım dert ortağım oluyor, onlarla avunuyorum hep. Baş ucu defterime bir not daha düşüyorum:

 

“Yaz kalemim! Bütün hakikatleri yaz! Kalbimdeki aşkı, elemi yaz!”

 

Bakmayın böyle kendi kendime delikanlıca emir verdiğime! Aslında her şeyi yazabilseydim iyi olurdu ama eminim ki okumaya takatiniz kalmazdı! Buna rağmen kalemimi zor zapt ediyordum, yoksa neler yazardım da kalpleriniz tahammül etmez, hepten yıkılırdınız.

 

Çeşitli hislerle evin içinde dolaşırken zil çaldı. “Aha canlarım geldi…” diye derin hayallerimden uyandım, hemen koştum, kapıyı açtım. Bir de ne göreyim? İsmime kargo gelmiş. “Allah Allah! Ne ola ki?” Bu arada kurye bir kâğıt uzatıverdi imzalamam için, sonra da sarı orta büyüklükte bir zarf “Bu da sizin…” dedi. Aldım, üzerindeki yazılara baktım. Kim, nereden, ne diye göndermişti? Bütün dikkatimle inceledim ama kime ait olduğuna dair bir işaret göremedim. “Düğün davetiyesidir” diye düşünerek hemen açtım. Bir sayfalık mektup gibi kısacık yazı vardı. Başladım merakla okumaya.

 

     ***

 

Eski zamanlarda, yeni evlenen gencin biri, ilim öğrenme hevesiyle, çiçeği burnunda taze gelin hanımından müsaade isteyerek köyünden ayrılır. Uzun bir yolculuktan sonra büyük bir şehre varıp medrese ararken, işçiye ihtiyacı olan bir zenginle karşılaşır. Adamdan medresenin yerini öğrenmeye çalışırken “Seni bana Allah gönderdi. Gel benim yanımda çalış…” diye teklif gelir ve iyi para verince de, niyetini bozup onun yanında çalışmaya başlar. On dokuz yirmi sene gecesini gündüzüne katıp çalışır, üç bin dirhem para biriktirir. “Bu para bundan sonraki hayatımız için bize yeter…” deyip zengin olduğuna kanaat getirerek köyüne döner.

 

Yorulup konakladığı yerde biri; “Bende öyle bir nasihat var ki, bunu alan dünyada ve ahirette rahat eder; fakat bedeli bin dirhem…” der. Adam, “Nasıl olur, bir nasihati bin akçeye satarlar? Ben senelerce çalıştım ve sadece üç bin akçe biriktirdim…” der ama nasihati de pek merak eder. En nihayetinde daha fazla dayanamaz “Evden ilim öğrenmek için çıkmıştım, onu öğrenemedim, bari bu nasihati alayım, kalan iki bin dirhem bana yeter…” deyip adama bin dirhemi vererek, karşılığında “Kaza ve kaderde ne varsa o olur! Kaderde olandan başkası başa gelmez…” nasihatini alır. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.